Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
12 Ocak 2019

Kadın meselesi IV

‘Erk-eksiler'

Yapı içinde salt ‘kendisi’ olarak bir değer arz etmeyen kadınların kendilerine ‘yapı’ tarafından makbul görünen sıfat ve nitelikler ekleyerek değerli olma çabalarının yolunun 'kadın kadının kurdudur' menziline çıktığının altını çizmeye çalışmıştım. Bu çaba ilginç kadın stereotipleri oluşturuyor. En çok öne çıkan üçüne kabaca göz atalım.

Erk-eksi Kadınlar: Bu kategorizasyon bir yandan erkeğe ait özellikleri 'kaba' olarak niteler görünürken, aslında 'iyi' sıfatları erkek cinsine mahsus kılar. Tanım, erkeğe mahsus ve doğrudan sosyal, ekonomik veya mental güç ve kabiliyetle ilintili, muktedirliğe vasıta olan nitelik ve sembollere sahip kadınları küçültmek üzere kullanılır. Erkek sahip olduğunda ululanan özellikler (-analitik- zeka, cesaret, liderlik) iktidarı paylaşma talebindeki bir kadın sahip olduğunda birdenbire 'kötü'ye dönüşür.

Bu kadınlar, açıktan iktidar paylaşma talebindeki, kendilerine yer açılmayan bir 'orman'da gerekirse dirsek çabasıyla yer açmayı başarmış kadınlardır. Onları bekleyen handikap, gücü ele geçirdiklerinde erkeklerden daha fazla zalimleşebilmeleridir. Bu sebeple pek çok kadından bile kadın bir yöneticiye, öğretmene veya amire sahip olmak istemediklerini duyarız. Bunlar, yerlerini korumak uğruna sürekli çabalamak, tıpkı toplumsal erkeklik kimliği gibi kendilerini ve niteliklerini mütemadiyen ispat etmek zorundadırlar ve kadın erkek hiçbir insanı öğütmekten imtina etmezler çünkü niteliklerini başkalarının gözünde 'devşirerek' kazanmış olanlar, her daim ispat için, kendi içinden çıktıkları yeri diğerlerinden daha fazla ezmek ve her fırsatta onlardan ne kadar nefret ettiklerini vurgulamak zorundadırlar. Bu onların yollarına devam edebilmeleri için aldıkları vizeler gibidir.

Bu kategorinin yapı tarafından 'olumlanır' gibi görünen ama hakikatte 'iyinin ve güzelin' tek bir cinse ait olduğunun satır altı bilgisinin pekiştiricisi rolü biçilen 'erkek gibi kızlardır'. Erkek gibi kadın sözü, genellikle mertlik ve cesaretin erkek cinsine ait bir özellik olduğunun altını çizer. Böyle nitelenen kadınların erk-eksi nitelenen kadınlar gibi, açık ve doğrudan bir hak ve eşitlik talebi yoktur. Dolayısıyla, iktidarı paylaşma anlamında bir tehlike arz etmezler. Cüretkar olmamalarının ‘ödülü’ olarak ve ileride bu cüreti göstermelerinin önüne geçilmek istenmesi sebebiyle 'muktedir', kendisine mahsus kıldığı 'iyi sıfat'ı bu alt-stereotipe bahşederek onu taltif etme suretiyle aradaki hiyerarşiyi pekleştirir ve had'din ve niteliklerin sınırlarını çizer.

Erk-eksi kadınlar, ister 'muktedir' erkeklik tarafından yerilsin, isterse taltif edilsin hep erkeklerle daha iyi anlaşmaları, çok yakın kadın arkadaşları olmaması, arkadaşlarının çoğunun erkek olmasıyla övünür. Bilinç dışında şöyle haykırmaktadırlar: 'Ben onlardan değilim, beni aranıza kabul edin ve bana bir kıymet verin'

Kadınlara dair en kötü sözleri ve sıfatları bu kadınların ağzından çokça dinleriz. Şöyle demektedirler: Kadınlar entrikacı, sinsi, güvenilmez ve kıskanç. Bu sebeplerle dürüst, doğrudan ve güvenilir bulduğum için erkeklerle daha iyi arkadaş olabiliyorum. Hakikatte, 'yapı' içinde kendilerine yer açabilmek için tüm bu sıfatları üzerine alarak yürümek zorunda kalanlar kendileridir. İster cepheden birincil bir iktidarın paylaşanı olmak talebiyle yürüsünler, isterse daha ikincil bir iktidar alanı oluşturmak üzere çabalarını sürdürsünler nefret objesi olmaktan yine de kaçamazlar.