Dolar (USD)
35.34
Euro (EUR)
36.80
Gram Altın
3009.24
BIST 100
10041.43
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Ocak 2025

​Kadın, kadının yurdu mudur?

Thomas Hobbes'un “İnsan insanın kurdudur” (homo homini lupus) sözü, insanın kendi varlığını korumak için diğer insanlarla rekabet içinde olmasını anlatır. Hobbes’in iddiasına göre bu nedenle bir insan, diğer insanı tehdit saymaktadır. Nedense bu söz/önerme/iddia zaman içerisinde evrilmiş, “kadın kadının kurdudur” olarak kullanılmaya başlanmıştır. Deyimin bu hali, kadınların birbirlerine aralarında potansiyel rekabet ihtimali olmasa bile sebepsiz yere engellemeye çalıştıklarını anlatır. Deyimin değişimi bununla sınırlı kalmamış, son zamanlarda özellikle kadın siyasiler ve önemli kadın figürlerin hitap konuşmalarında sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır.

Peki bu evrilmenin sebebi nedir ve doğru olan hangisidir? Öncelikle “homo homini lupus” üzerine konuşacak olursak insanın, öteki insanın kurdu olma ihtimal ve olasılığı olduğundan bahsedebiliriz. Özellikle ortada bir tehdit varsa bir insanın diğerine karşı nasıl düşmanca bir tavır geliştirdiğini hepimiz biliyoruz. Bununla birlikte benim dikkat çekmek istediğim esas konu, deyimin ülkemizde neden erkek kişisini devre dışı bırakarak kadınlarla sınırlanıp bu yönde bir kullanım tercihinde bulunulduğudur.

Dünyada bu önerme insan üzerinden yapılırken neden bizim toplumumuzda tehdit görüp engelleme girişimi kadınlara ihale edilmiştir? Ne doğulu ne batılı olabilmiş ülkemizde neden kıskançlık, engelleme, çekemezlik davranışları erkeklerden çekilerek kadınlarla sınırlı tutulmuştur? Bunun izlerini silmek, bertaraf etmek için kadın, kadının yurdudur değişikliği yapılmış olunsa da toplumda kaç tane kadını yurt edinen, kadına yurt açan güçlü ve başarılı kadına tesadüf ettiniz?

Hangi başarılı ve güçlü kadının başarılı ve güçlü olma potansiyeli olan kadına alan açtığını, desteklediğini gördünüz? Hangi başarılı kadının, diğer başarılı kadını onurlandırdığına, hakkını teslim ettiğine, yardımcı olduğuna tanıklık ettiniz? On bir yaşından bu yana STK alanında varlık gösteren biri olarak ne STK’da ne siyasette ne medyada bir kadının başarılı olma potansiyeli taşıyan, gelecek vadeden bir başka kadının işini kolaylaştırıp öne çıkması, kendisini gerçekleştirmesi için güç verdiğine ilişkin doneye erişemedim!

Kendi adıma ben bunca yıllık yolculuğumda böyle bir desteğe, takdire tanıklık etmediğim gibi sıklıkla tam aksi durumlara şahitliğim bulunur. Başarılı bir kadın öncelikle yakınında başarılı veya başarılı olma potansiyeli taşıyan kadınlara alan açmadığı gibi takdir etmekten de kaçınmaktadır. Eğer yanında bir kadın konumlandırması gerekirse de zayıf kimlikli, yönetilebilir, kendi iradesini kullanamayan, düşük profilli kadınları seçmektedir. Hiçbir vakit öne çıkamayacak, kimlik ve isim sahibi olamayacak kadınlara paye ve makam vererek hem kendilerini/isimlerini/güçleri korumakta hem de kadınlara destek vermiş gibi görünerek kamuoyunda ve vicdanlarında bir rahatlama mekanizması oluşturmaktadırlar.

Öte yandan medya, siyaset, STK alanlarında bir şekilde varlık gösteren kadınların en büyük yıpratıcıları da kadınlardan oluşuyor. Kadınların ortaya koydukları değerleri, hizmetleri yok sayarak, değersizleştirerek kendi üretemedikleri kimlikleri gözden düşürmeye çalışıyorlar. Arkadan dönen dedikodu kazanları, küçümsemelerle varlığını oluşturmuş, kendi yolunda ilerleyen kadınlara öfkelerini, kıskançlıklarını kusuyorlar. Umarım bir gün deyimdeki evrilme, hakiki anlamda kadınlar dünyasında yer bulur da kadın kadının kurdu olmaktan kadının yurdu olarak dünyaya anlam kazdırma yolunda bir noktaya dönüşür.