Kadın, kadının yurdu mudur?
Thomas Hobbes'un “İnsan insanın kurdudur” (homo homini
lupus) sözü, insanın kendi varlığını korumak için diğer insanlarla rekabet
içinde olmasını anlatır. Hobbes’in iddiasına göre bu nedenle bir insan, diğer
insanı tehdit saymaktadır. Nedense bu söz/önerme/iddia zaman içerisinde
evrilmiş, “kadın kadının kurdudur” olarak kullanılmaya başlanmıştır. Deyimin bu hali, kadınların birbirlerine
aralarında potansiyel rekabet ihtimali olmasa bile sebepsiz yere engellemeye
çalıştıklarını anlatır. Deyimin değişimi bununla sınırlı kalmamış, son
zamanlarda özellikle kadın siyasiler ve önemli kadın figürlerin hitap
konuşmalarında sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır.
Peki bu evrilmenin sebebi nedir ve doğru olan hangisidir?
Öncelikle “homo homini lupus” üzerine konuşacak olursak insanın, öteki insanın
kurdu olma ihtimal ve olasılığı olduğundan bahsedebiliriz. Özellikle ortada bir
tehdit varsa bir insanın diğerine karşı nasıl düşmanca bir tavır geliştirdiğini
hepimiz biliyoruz. Bununla birlikte benim dikkat çekmek istediğim esas konu,
deyimin ülkemizde neden erkek kişisini devre dışı bırakarak kadınlarla
sınırlanıp bu yönde bir kullanım tercihinde bulunulduğudur.
Dünyada bu önerme insan üzerinden yapılırken neden bizim
toplumumuzda tehdit görüp engelleme girişimi kadınlara ihale edilmiştir? Ne
doğulu ne batılı olabilmiş ülkemizde neden kıskançlık, engelleme, çekemezlik
davranışları erkeklerden çekilerek kadınlarla sınırlı tutulmuştur? Bunun
izlerini silmek, bertaraf etmek için kadın, kadının yurdudur değişikliği
yapılmış olunsa da toplumda kaç tane kadını yurt edinen, kadına yurt açan güçlü
ve başarılı kadına tesadüf ettiniz?
Hangi başarılı ve güçlü kadının başarılı ve güçlü olma
potansiyeli olan kadına alan açtığını, desteklediğini gördünüz? Hangi başarılı
kadının, diğer başarılı kadını onurlandırdığına, hakkını teslim ettiğine,
yardımcı olduğuna tanıklık ettiniz? On bir yaşından bu yana STK alanında varlık
gösteren biri olarak ne STK’da ne siyasette ne medyada bir kadının başarılı
olma potansiyeli taşıyan, gelecek vadeden bir başka kadının işini kolaylaştırıp
öne çıkması, kendisini gerçekleştirmesi için güç verdiğine ilişkin doneye
erişemedim!
Kendi adıma ben bunca yıllık yolculuğumda böyle bir desteğe,
takdire tanıklık etmediğim gibi sıklıkla tam aksi durumlara şahitliğim bulunur.
Başarılı bir kadın öncelikle yakınında başarılı veya başarılı olma potansiyeli
taşıyan kadınlara alan açmadığı gibi takdir etmekten de kaçınmaktadır. Eğer
yanında bir kadın konumlandırması gerekirse de zayıf kimlikli, yönetilebilir,
kendi iradesini kullanamayan, düşük profilli kadınları seçmektedir. Hiçbir
vakit öne çıkamayacak, kimlik ve isim sahibi olamayacak kadınlara paye ve makam
vererek hem kendilerini/isimlerini/güçleri korumakta hem de kadınlara destek
vermiş gibi görünerek kamuoyunda ve vicdanlarında bir rahatlama mekanizması
oluşturmaktadırlar.
Öte yandan medya, siyaset, STK alanlarında bir şekilde
varlık gösteren kadınların en büyük yıpratıcıları da kadınlardan oluşuyor.
Kadınların ortaya koydukları değerleri, hizmetleri yok sayarak,
değersizleştirerek kendi üretemedikleri kimlikleri gözden düşürmeye
çalışıyorlar. Arkadan dönen dedikodu kazanları, küçümsemelerle varlığını
oluşturmuş, kendi yolunda ilerleyen kadınlara öfkelerini, kıskançlıklarını
kusuyorlar. Umarım bir gün deyimdeki evrilme, hakiki anlamda kadınlar
dünyasında yer bulur da kadın kadının kurdu olmaktan kadının yurdu olarak
dünyaya anlam kazdırma yolunda bir noktaya dönüşür.