Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Kadın, hayat, özgürlük

Dünyanın her tarafında kullanılan, öldürülen, dövülen, istismar edilen, sömürülen, değersizleştirilen, aşağı görülen varlık kadındır. Kadın olmak, sürekli olarak travmalar, acılar, baskılar, sömürüler yaşamaya maruz kalmak demektir. Kadına, bütün insanlık dışı hukuksuzlukları, onursuzlukları ve ahlaksızlıkları yaşatan erkektir. Kadının erkeğe karşı korunması, en varoluşsal sorun haline gelmiş bulunmaktadır. Erkeğin kadına ölümü, şiddeti, baskıyı, hiçliği layık görmesi, erkek egemenliğinde bir dünya kurmak içindir. Erkeğin egemenlik sapkınlığı uğruna kadını onurundan, özgürlüğünden ve hayatından etmesi, dünyayı ataerkil bir cehennem haline getirmiştir.

Kadına çok erken yaşlarda evlilik reva görülür. Kadın, çok eşlilik denilen bir yapıya mahkum edilir. Kadına psikolojik, ekonomik, fiziksel ve sosyal şiddetin bütün çeşitleri layık görülür. Trafikteki bütün olumsuzlukların kadın sürücülerden kaynaklandığı iddia edilir. Kadının ekonomik özgürlüğü inkar edilir. Kadın, feodal ve ataerkil bütün yapıların kölesi haline getirilir. Kadın güzelliği, en kaba, ilkel ve vahşi şekillerde kullanılır ve tüketilir. Çalışan kadına mobbing yapılır. Kadının düşünmesinin ve öğrenmesinin gereksiz olduğu düşüncesiyle kadının eğitim hakkı gasbedilir. Kadının düşünmesine izin verilmez, kadından öğrenilecek çok şey olduğu gerçeği bir türlü kabul edilmez. Kadına her fırsatta tecavüz ve taciz etmenin mazeretleri ve imkanları üretilir.Töre denilen hastalıklı gelenekler adına namusu korumak ve temizlemek maskesi altında kadın vahşice öldürülür ve toprağa gömülür.Kadının hayatı, şiddetle, ölümle, eşitsizlikle, barbarlıkla ve vahşilikle dolu hikayelerden oluşmaktadır.

Kadına dair insan onuruna, özgürlüğüne ve hayatına uygun yeni bir anlayışla bütün kirlerimizden ve karanlıklarımızdan arınmalıyız.Kadını erkekten aşağı gören bütün anlayışlar, yapay, yalan ve yanılsamadır. Doğal olan kadın ve erkeğin eşit olmasıdır. Kadının hayat ve özgürlüğün kaynağı olarak görülmesi, yeni anlayışın temeli olmalıdır. Kadını hayat ve özgürlük kaynağı olarak görmeden, dünyada barış, özgürlük ve adalet alanlarında sahici gelişmeler ve yenilenmeler gerçekleştirmek mümkün değildir. Kadına esareti ve ölümü layık gören her türlü anlayış, gelenek, kalıp, doğma, yapı, kural ve kaynak, aslında ölümsevici olup insandan nefret etmektedir.Kadın, hayat, özgürlük üçlüsü çerçevesinde yeni bir hayat, yeni bir insan ve yeni bir kültür inşa etme şeklinde çetin bir meydan okuma önümüzde durmaktadır. Kadının özgür olmadığı bir insanlık, özgür ve onurlu olamaz.

Özgür bir hayat, ancak kadının özgür bir hayata kavuşmasıyla gerçekleşebilir. Kadın, yaşamsız olmaz. Kadın, ancak özgürlükle yaşayabilir. Özgürlük, kadın için hava ve su kadar gereklidir ve vazgeçilmezdir.Kadını kapatan, karartan ve kahreden bütün anlayışlar, gelenekler ve pratikler, bütün insanları esarete ve köleliğe mahkum etmektedir.Kadına rağmen kadına şekil vermeye kalkmak, hiçbir erkekin, gücün ve yapının hakkı ve imtiyazı değildir. Kadın, sadece kendine şekil vermelidir.Bireyin kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olması, bütün toplumsal eşitsizliklerin neden olduğu bataklıklardan çıkması, ulus, erkeklik, kabile, mezhep ve gelenek adına kurgulanan otoritelerin ve güçlerin ötesinde demokrasiye, çoğulculuğa, doğaya, eşitliğe dayanan duyarlı bir insanlık tecrübesi, ancak kadının kendi hayatını belirleme hakkına ve özgürlüğüne sahip olmasıyla mümkün olabilir.

Kadının biyolojik, psikolojik ve sosyal varlığına hiçkimsenin el uzatma hakkı yoktur. Kadın, bedeni, psikolojisi ve sosyal hayatı üzerinde sadece kendisi söz sahibi olmalı ve karar vermelidir. Kadının saçının tek teline dokunmaya dahi kimse cesaret etmemelidir. Kadın, saçının telini özgürlüğün, onurun, üretkenliğin, yaratıcılığın, estetiğin, eşitliğin ve yaşamanın sembolü olarak görmektedir. Kadın için bir saç telinin ifade ettiği anlamı idrak etmeden, kadın, hayat ve özgürlüğe dayanan felsefeyi ve zihniyeti anlamak imkansızdır.

Kadın, canlı olan varlık olarak hayatın kendisidir. Canlılık ve hayatı, kadından ayırmak, aslında insanlığı ve doğayı çölleştirmek, çoraklaştırmak ve yokluğa terk etmek demektir. Kadın üzerinde hiçbir otorite kurmadan, hiçkimseyi kadına efendi yapmadan, kadını hiçkimsenin tapulu malı ve mülkü düzeyine indirgemeden kadını, özgür ve onurlu hayatın sahibi birey olarak anlamak ve kabul etmek lazımdır.