Kadın düşmanları afacan ve yaramaz değildirler!
Ayda
ortalama 20 ile 30 kadının öldürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz. Kadına karşı sürdürülen
savaş, pandemi, yangın ve kriz dinlemeden tüm hızıyla devam etmektedir. Kadına
karşı cinayetlerde özellikle karanlık bir isim sürekli olarak gündemdedir. Aleyna
Çakır’ın öldürülmesinde cinayetin baş şüphelisi olan Ümitcan Uygun isimli kadın
düşmanı, Esra Hankulu isimli kadının ölümünde de baş şüpheli olarak öne
çıkmaktadır. Esra Hankulu’yu tuzağa düşüren Ümitcan Uygun’un evinde adı geçen
kadın, şüpheli bir şekilde hayatını kaybetti. Tuzağına düşürdüğü kadınların tek
tek hayatını kaybetmesine neden olan Ümitcan Uygun, her açıdan kadın düşmanı ve
kadın kırımcısı profili için gerekli bütün özellikleri taşımaktadır.
Ümitcan
Uygun, kendisinde tolere edilebilir düzeyde “afacanlık tınısı” veya “kabul
edilebilir oranda yaramazlık tınısı olan” biri değildir. Ümitcan Uygun, buzlaşmış
ve donmuş bir nesnenin soğukluğunu, katılığını ve korkunçluğunu taşıyan bir mahluktur.
Ümitcan isminin kendisinde sempatik bir afacanlık ve yaramazlık tınısı aramak
yerine, resimlerindeki o ruhsuz, donuk, donmuş ve buzlaşmış korkunç ve karanlık
yüze odaklanmak lazımdır.
Donmuş,
donuk ve taşlaşmış bir mahluk olarak Ümitcan Uygun, hayata dair her şeyi
kullanma, sömürme ve yok etme konusunda hiç tereddüt etmemektedir. Hayat ve
insan düşmanı bu mahluk, en çok kadından nefret etmektedir. Kadını tuzağa
düşürme, kadını kullanma, kadını sömürme, kadını kullanıp atma ve kadını
tüketmeyi donmuş ve buzlaşmış varlığının tek faalliyeti haline getiren bu
hilkat garibesi, kadın ölümleri karşısında duyarsızlığını, duygusuzluğunu ve
düşüncesizliğini tutum ve davranışlarıyla ortaya koymaktadır.
Ümitcan
Uygun denilen kadın düşmanının en önemli özelliği, kadını istediği şekilde
kullanma, sömürme ve yok etme imtiyazı şeklinde bir hakka sahip olduğunu sanmaktadır.
Kadın düşmanı bu profil, kadını sahip olunan bir mal ve nesne olarak
görmektedir. Kadını kullanma şeklindeki bir düşüncenin bir hak değil, sapkınlık
olduğu konusunda erkeklerin duygu ve düşünce dünyasının yeniden aydınlanması
gerekmektedir. Kadının erkeğin malı olduğu sapkınlığından kurtulmadıkça erkeklerin,
bir Erkek Rönesansını gerçekleştirmeleri mümkün değildir. Kadının erkek
tarafından istenildiği şekilde kullanılabileceği ve sömürülebileceği
sapkınlığıyla mücadele etmeden, kadına karşı sürdürülen savaş, şiddet ve
kırımla mücadele etmek mümkün değildir.
Kadın
düşmanları, akıldan, adaletten ve ahlaktan arınmış donmuş vahşi yaratıklardır.
Donmuş vahşi yaratıklarda şefkat, merhamet, nezaket ve zerafet adına hiçbir şey
bulunmamaktadır. Aşağılık ve vahşi mahluklar, bütün karanlık, kirli ve kanlı
taraflarını kadına düşmanlık şeklinde ortaya koyarlar. Rahmet Peygamberi, karanlık,
kirli ve aşağılık kişilerin en önemli özelliğinin kadın düşmanlığı olduğunu şu
şekilde ifade etmektedir: "Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse
değer verir. Onları ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür." İki
kadının ölümünde baş şüpheli olan malum mahluk ve çevresinin, kötü ve aşağılık
kimseler olarak kadını hor ve hakir görmekte sınır tanımadıklarını
söyleyebiliriz. Esra Hankulu cinayetinden sonra Ümitcan Uygun’un kardeşinin bütün
toplumu hakir gören ve tehdit eden sözlerini, kadın ve insan düşmanlığının en
kaba ve vahşi ifadesi olarak değerlendirebiliriz. Kadını kullanılacak değersiz
nesneler olarak hor görenler, bütün insanları bir hiç düzeyine indirgemekte
tereddüt etmemektedirler. Tevfik Fikret’in “Elbet sefil olursa kadın, alçalır
beşer” sözündeki derin gerçekliği hiçbir şekilde unutmamak lazımdır. Kadın
düşmanlarına karşı insanlığımızı alçaltmamak için kadına değer vermeli, kadını
güçlendirmeli ve kadını el üstünde tutmalıyız.
Kişiler, tek
başlarına kadına karşı düşmanlık ve kadın kırımı (femicide) yapmamaktadırlar.
Malum mahlukun örneğinde olduğu gibi kadın düşmanları, içinde bulundukları aile
çevreleri, sosyal ve suç ağları çerçevesinde kadınları tuzağa çekmekte,
kendilerine mahkum hale getirmekte ve sonlarını hazırlamaktadırlar. Kadın
düşmanları, kadını kullanma ve yok etme şeklindeki derin bir sapkınlık içindedirler.
Kadın düşmanları, kadını kullanmak sayesinde güç, zevk, çıkar, kadının ve mekanın
esas sahibi şeklindeki sapkın ihtiraslarını tatmin etmeye çalışmaktadırlar.
Kadın
düşmanlığı şeklinde bir sapkınlığın ve vahşetin doğmasına neden olan bataklığın
kurutulması için insan hayatına saygıyı her şeyin üstünde tutan, kadını kişi
olarak gören, kadının onuruna ve kişiliğine saygı duymayı ahlaki ve manevi
değer olarak içselleştiren insani bir erkek kimliğinin inşasına ihtiyaç vardır.