KADIN, DİŞİ DEĞİL KİŞİDİR!
Toplumumuzda bir kadın sorunu olduğunu artık itiraf ve kabul etmemiz gerekmektedir. Toplum olarak kadına nasıl davranacağımızı bilmiyoruz. Kadına nasıl davranacağını bilmeme, toplumumuzda çok ciddi sorunların yaşanmasına neden olmaktadır.
İstanbul'un en işlek ve gözde caddelerinden biri olan Bağdat Caddesinde geceleyin evine dönmekte olan 19 yaşındaki genç bir bayana tecavüz edildi, parası alındı ve tehdit edildi. Olay, her açıdan korkunç bir faciadır. Toplum olarak yaşanan bu büyük insani facia karşısında tekrar sarsıldık, insanlığımızdan utandık.
Kadına yönelik cinayetler ve tecavüzler, rutin olarak tekrarlanmaktadır. Bu cinayetlerin çoğunun farkında bile değiliz. Medyada geniş olarak yer aldığı zaman, kadın cinayetlerinin korkunçluğunun farkına varıyoruz. Mersin'deki Özgecan cinayetinin acısı hala çok taze iken, Bağdat Caddesi'nde işlenen tecavüz faciası, insan olan herkesi dehşete düşürdü.
Emniyet kayıtlarına göre 2015 yılında 369 kadın cinayeti işlenmiştir. Bu yılın her günü bir kadının veya daha fazlasının öldürülmesi anlamına gelmektedirKadına karşı işlenen cinayetler hepimizi sarmasına rağmen, kadın konusunda bir türlü olgun ve insani bir bakış açısı ve tutum geliştirme konusunda başarılı olamıyoruz. Bağdat Caddesi tecavüz olayı sonrası yapılan tartışmalar, kadın konusunda sahip olunan sefil, sorunlu ve insani değerlerden yoksun bakış açısını net olarak ortaya koymaktadır.
Kadına karşı şiddet vakaları, olay ve haber boyutunu aşıp büyük bir facia olgusuna dönüşmüş durumdadır. Büyük faciaya dönüşen kadına karşı şiddet karşısında bütün toplum olarak öğretilmiş çaresizlik halini yaşamaktayız. Kadına karşı şiddet şeklindeki büyük facianın sona erdirilmesi için kadını güçlendirmemiz, erkeğin kendisini değiştirmesi gerekmektedir. Öğretilmiş çaresizlik hali, kadına karşı şiddeti kurumsallaştırmakta, toplumsallaştırmakta, meşrulaştırmakta ve devamlı kılmaktadır. Şiddet, cinayet ve tecavüz vakaları karşısında yaşanan faciaları kader olarak nitelemek, kadın olmanın kaçınılmaz sonucu olarak görmek öğretilmiş çaresizliğin ötesinde insanlığın her açıdan tükenmişliğini, çürümüşlüğünü ve körleşmesini ifade etmektedir. Şiddet karşısında kadın ve kaderi bir araya getiren her türlü sapkın gerekçeden ve değerlendirmeden arınmamız gerekmektedir.
Bağdat Caddesinde yaşanan büyük faciayı, 19 yaşındaki bir kızın gece yarısı saat üçte orada ne işi var diyerek tecavüzü meşrulaştıran, hafife ve alaya alan söylemlerin ve anketlerin yayınlanması büyük bir iğrençlik örneğidir. Kadına belirli saatlerde belirli yerleri yaşam alanı olarak belirlemeyi kendisinin hakkı olarak gören bu yoz yaklaşım, kadının o saatte orada ne yaptığını tartışarak tecavüze haklılık kazandırabilmektedir. Sorgulanması gereken şey, gece yarısı saat üçte Bağdat Caddesinden geçen genç bir bayana saldırmaya ve tecavüz etmeye cüret eden sapığın bu çılgınlığı, sefilliği ve aşağılık durumu yapma gücünü kendinde bulmasıdır. Tecavüzcü ve soyguncu sapığın hastalıklı psikolojisini ve kişiliğini sorgulamadan kadının kadınlığını ve hayatını sorgulamak tam bir çürümüşlük halidir. Kadının günün yirmi dört saatinde istediği zaman istediği yerde güvenli şekilde özgürce yaşama hakkı vardır. Kadının güvenliğini ve özgürlüğünü, tartışma konusu yapmadan hepimizin kadının insan haklarını tam olarak kabul etme olgunluğunda olmamız lazımdır. Sorun, kadının kıyafeti veya hayatı değildir. Sorun kadının güvenlik ve özgürlük sınırlarını çizme ve belirleme hakkını kendisinde bulan, bu sınırlar çerçevesinde kadına ne zaman şiddet, tecavüz ve cinayet dahil her türlü hak ihlalinin yapılabileceğini belirleme gücünü kendisinde bulan sapkın ve patolojik zihniyettedir.
Tecavüzcü sapık, polise verdiği ifadede şeytan'a uydum diye kendini savunma yoluna gitmiştir. Ortada Şeytan'a uydumla izah edilecek bir durum bulunmamaktadır. Ortada Ben Şeytanım denilecek bir facia vardır. Kişi, kendi şeytanlığının farkına varmadıkça şeytanı suçlayarak her türlü tecavüzü, hırsızlığı ve cinayeti yapmaya devam edecektir. Kadının tecavüz sırasında giydiği kıyafeti konuşmak yerine kadına tecavüzü ve cinayeti teşvik eden ve meşrulaştıran zihniyeti konuşmalıyız. Sorun kıyafet ve cinsiyet değildir. Sorun, vahşeti ve şiddeti erkeklik olarak gören sapkın zihniyettir.
Bağdat Caddesi faciasında tecavüzcü sapığın suç dosyasının çok kabarık olduğunu emniyet kaynakları açıklamışlardır. Tecavüz ve sapkınlık, sadece suçlu kişilerle sınırlı bir sapkınlık değildir. Sanal alemde yazılıp çizilenlere baktığımızda tecavüzcülüğü bir zihniyet ve tutum olarak olumlayan birçok kişinin olduğunu görüyoruz. Kadının kadınlığını ve hayatını suçlamadan, tecavüz ve sapkınlık şeklindeki karanlık olguyla yüzleşilmelidir. Tecavüz ve sapkınlıkta kötülük ve kişiliğin özdeşleştiği karmaşık bir karanlıkla yüz yüze bulunmaktayız.
Tecavüz, cinayet ve şiddet olaylarında kadın söz konusu olduğunda kadınlığın bizzat kendisi tartışılmaktadır. Kadına olan bakış açısı tecavüze, tacize ve şiddete dair algıyı büyük ölçüde belirlemektedir. Kadına sadece dişi olarak bakan bir yaklaşım, Bağdat Caddesinde gecenin üçünde bir kızın ne yaptığını sorgulayabilmektedir. Kadına olan bakış açımızı olgunlaştırmaya ve insanileştirmeye hepimizin ihtiyacı vardır. Kadına artık dişi olarak bakma sapkınlığından kurtularak kadına kişi olarak bakma olgunluğuna ulaşmak için sahici anlamda herkesin çaba sarf etmesi gerekmektedir.