Kadim Mana
Ülkemizde şiir yazan çok. Peki yazılanların hepsini şiir sayabilir miyiz, asla. O kadar çok sıradan hatta vasat altı şiirler yazılıyor ki, inanın okudukça üzülüyorum. Gazetelerde, dergilerde, sitelerde binlercesiu2026 Daha fecisi bazı sözüm ona şiir kitaplarına bakıyorum. İki metni okumadan kapatıp bir kenara bırakıyorum. Ustaları tanımadan, üstatlardan feyz almadan döşenenler var. Halbuki şiir de diğer edebu00ee sanatlar gibi gelenekle büyür, hoca talebe münasebetiyle gelişir.
Dikkatimi hep çekmiştir. Şiir yazan bazı gençlerimiz ve yetişkinlerimiz niçin aruz ve hece vezinlerine pek iltifat etmiyorlar? Sebep ortada. Çünkü bu iki tarzda da yazmak kolay değil. Emek ister, sabır ister, gayret ister ve biraz da bilgi ister. Serbest tarzda yazmak daha kolay gibi görünüyor bazılarına. Halbuki serbest tarzı ustaca kullanmak hiç de kolay değil. Aruz ve hece vezninde şiir yazabilen, bu hususta usta olanlar serbest tarzı da daha iyi kullanabiliyorlar. Mesela Arif Nihat Asya, Behçet Necatigil ve Attila İlhan.
Klasik şiir tarzımızı, yani aruzla yazmayı hayat düsturu edinmiş çok başarılı değerli şairler vardır. Bekir Sıtkı Erdoğan, Mehmet Turan Yarar, Abdullah Öztemiz Hacıtahiroğlu, Memduh Cumhur. Elbette başka şairlerimiz de var, aruzu kullanan. Ancak bir çırpıda aklıma geliverenler bunlar.
Yıllardan beri şiirlerini okuduğum değerli şairimiz Prof. Dr. Mustafa Tahralı'dan bahsetmek istiyorum. İlahiyat hocası olan Tahralı, 1973'te Sorbonne Üniversitesi'nde "Ahmed er- Rifau00ee , Hayatı , Eserleri ve Taru00eekatı" konulu doktora tezini tamamladı. Merhum Ahmed Avni Konuk'un Muhyiddin İbn Arabu00ee'nin eserlerinden tercüme ve şerh ettiği Tedbu00eerat-ı İlahiyye Tercüme ve Şerhi'ni, merhum Selçuk Eraydın'la birlikte Fusu00fbsu'l- Hikem Tercüme ve Şerhi' nin dört cildini yayımladı. Yine Konuk'un, Selçuk Eraydın'ın vefatıyla neşir hazırlıkları yarım kalan 13 ciltlik Mesnevu00ee-i Şeru00eef Şerhi'ni koordine ederek yayıma hazırladı.
Bugüne kadar bir çok sempozyumda tebliğler veren Tahralı, aruz ve hece ile yazdığı şiirleri Kubbealtı Akademi Mecmuası, Yüzakı ve Türk Edebiyatı dergilerinde yayımlanmaktadır. Şiirleri ve "kar-ı natık" güfteleri Cinuçen Tanrıkorur , Alaeddin Yavaşca, Ahmet Hatipoğlu, Gönül Paçacı, Süleyman Erguner, Tekin Rıza Uğurel, Salahaddin Demirtaş, Galip Çolakoğlu ve Osman Elçioğlu tarafından çeşitli formlarda bestelendi. Birkaç yıl önce "Zeytinburnu'nun Ebedu00ee Sakinleri" adıyla düzenlediğim toplantıda Ahmed Avni Konuk'u anlatmıştı.
Mustafa Tahralı Hoca'nın bugünlerde Hülbe Yayınları arasında şiir kitabı neşredildi: Kadim Mananın Rüzgarıyle. Aydın Yüksel'in Boğaz resmiyle süslenen kapağı çevirdiğimizde Tahralı'nın önsözünü okuyoruz. Burada yetiştiği muhiti anlatıyor şairimiz. Klasik şiirimizin estetik güzelliği ve manasının bu kitaba yansıdığını söyleyebiliriz. "Münacat"la başlıyor kitap: "Ya İlahu00ee, Sen'i mahlu00fbkuna Rahman biliriz / Sen'i alemlere can, canlara canan biliriz / Rahmetin bahçesi lutfeyledi rahmet gülünü / O gülün ru00fbhunu alemlere sultan biliriz".
İlerleyen sayfalarda klasik tarzın başarılı örnekleriyle karşılaşıyoruz. "Ecel", "Göç" ve "Ölüm Düşünceleri"nde ölüm temaı var. Gazel'lerde şairin gelenekle kurduğu büyük bağı görüyoruz. Geçmiş asırların zevkinden tadlar taşıyan şiirler arasında bugün gençlerimizin de çok rahat anlayabileceği birbirinden seçkin örneklerle karşılaşıyoruz. Mesela Alaeddin Yavaşça'ya ithaf edilen bir "Kıt'a"da şu mısralar bizi alıp geçmişin efsunlu devirlerine götürür: "Derdin ile giryan yine, ah, aşık-ı zarın / u00c2h eyleyen avare-i naçarı unutma / söyle dile, her nağme vü seyrinde, yavaşça / u00c2h eyle Müru00eed ah, gül-i gülzarı unutma" Ama hemen peşinden Ergun Balcı'ya adanan "Aşk Üstüne" şiirindeki heceyle yazılmış şu sade mısralar da bize tebessüm ediyor: "Gönül kuşu uçtu uçar / Gelir düşer aşk üstüne / Nice karlı dağlar aşar / Gelir düşer aşk üstüne / Arar durur özge vatan / Haber sorar uçan kuştan / Bilinmez dert imiş dıştan / Gelir düşer aşk üstüne / Bağ içinde güller görür / Kah kupkuru dallar görür / Hak'tan nişan eller görür / Gelir düşer aşk üstüne".
Eserin manevu00ee iklimden derlenmiş "İlahu00ee"leri huşu00fb içinde okunurken dostlara düşürülen "Tarih"ler vefatların ardındaki vefanın eseri olarak göz dolduruyor. Şairin gençlik şiirleri arasında yer alan "Hüzün", geleceğin iyi şairini daha 1960'larda müjdeliyor: "Gün uzaklaşırken tek penceremden / Döne döne gelir bir hüzün bana / Ateş renkler yavaş yavaş sönerken / Döne döne gelir bir hüzün bana" Eserin üçüncü bölümünde "Kar-ı Natıklar" var ki her biri mu00fbsiku00eemize adanmış ayrı birer hazine.
Bilindiği gibi Yahya Kemal Beyatlı'nın Eski Şiirin Rüzgarıyle isimli eseri var. Mustafa Tahralı'nın şiir kitabının adı merhum Yahya Kemal'in hem hatırasını yaşatıyor hem de benzer lezzetler sunuyor. Arka kapakta yer alan şu şiir 1995'te kaleme alınmış: "Sorsam a gönül derdine derman erişir mi? / Firkat-zedesin vuslata ferman erişir mi? / Bin ah ile yanmış görünen su00eenene bir gün / Hünkar dediğin, yar dediğin can erişir mi?"
Eser notlar ve sözlükle tamamlanıyor. Son yıllarda kültür hayatımıza, edebiyat alemine takdim edilmiş en güzel şiir kitaplarından biridir Kadim Mananın Rüzgarıyle. İyi örnekleri arayan şiir meraklıları ve genç şairler, bu eseri bir an önce edinmeli ve okumalıdır. Şairimizin günümüz insanlarına yol gösteren şu mısralarıyla yazımı nihayetlendireyim: "Cümle yollar Hakk'a gider / Aynı yolun yolcusuyuz / Sanma yolun başka gider / Aynı yolun yolcusuyuz / Bir varlıktan çıktık yola / Şimdi ola, sonra ola / Er geç yokluk gelir kula / Aynı yolun yolcusuyuz." (Hülbe Yayınları 0 212 5162356-5166387)