Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Nisan 2023

​Kaderini seç

Bu gece-ler kutsal zamanlar algısına kısaca değinmenin de yıl dönümü.

Kimi zamanların diğer zamanlardan daha kıymetli, kutsal oluşunu kim belirliyor? Dünyada kimi güçlerce dayatılan takvimler ve kutlamalarla ne yapılmaya çalışılıyor? İnsanın kendine normal bir yaşam için zaman bırakmayan, hayat çalan bu furya da nedir? Zamanın hepsi birden ve insan ömrü kendiliğinden kıymetli değil mi?

Tamam bazı günler ve anlar diğerlerinden daha kıymetli. Fakat bunun dayanağı ne?

Elbette kutsallık, bir zaman dilimine anlam yüklemek her toplum veya bireyin kendi değer algılarına göre belirlenir. Ötekinin kutsal zamanı saygıyı hak eder fakat deli gibi sahiplenilip ondan öte kutlamak kendi olmaktan çıkmak değil midir?

Kadir gecesi Kadir suresinden kaynaklanan anlamlara göre bizzat Allah’ın belirlediği çok özel bir gece. Son on güne saklanmış. Tam olarak belirgin bir gün ve saati yok. Neden saklanmış? Aransın diye… İnsan bütün ömrünce sıkı bir anlam arayışçısı olsun diye. Hayatı gittikçe daha anlamlı olsun diye…

Zaman “kuyruğunu ısıran kertenkele” ise, şu kelimelerle çemberi çevirelim mi?

Zaman -hayat-ömür, üç aylar, on gün, son üç gün, son bir gün, bir an, ansızın, aniden, anlık, an be an, anı… derken çemberi çevirdiğimizde kuyruk başlangıcını, kendi başını öpecektir. Yeniden an’dan zamana, hayata çıkarız. Tohum patlar. Bu döngü içinde sakin bir şekilde kıymetlice yaşanmış ömürler ne güzeldir…Fakat iki de bir yerli yersiz her güne ayrı bir değer adı konularak, emrivaki olarak kutlanılan ve af edersiniz katır tepinmesi etkisi yaratan abartılmış günler ve kutlamalar ertesi gün sönüverecek olduğunu iyi bildiğimiz birden yükselen alevlere dönüyor. Halbuki sakin, içselleştirilmiş ve anlamlı geçirilmiş her zaman kelebek etkisi ile bir ilk bahar gününe dönüşüyor. Bana öyle geliyor ki belli sektörleri de zengin eden ve iyi bir zaaf pazarı olan çoğu kutlama yeterince kıymeti bilinmeyen değerlerden özür dileme mahiyetinde ve gelecek ihmallere karşı ön alma, göz boyama şeklinde gerçekleşebiliyor. Sözgelimi bizi Kadir gecesine götüren Kandil gecelerinin kutlanması iyi bir gelenekken, Sultan ay olan Ramazan’a atılan güçlü adımlarken, yozlaştırılıp abartıldığında tek celsede toptan kulluğa ve bütün bir yılın kötüye isyan, iyiye itaat eden kul olma, insan olma bakımından çok sönük geçmesine dönüşebiliyor. Dini veya dini olmayan kıymetlendirilmiş bütün günler gerçekten o şekilde kutlamalarla geçmeli midir? Bize dayatılan kutlama takvimi bizim hayatımızı istemediğimiz şekilde ele geçirmiş olmuyor mu? Bunları sorduğumuz bir gecedeyiz. Bu gecenin kutsallığını inananlar için Allah ilan ediyor. Sembolik olarak Kadir gecesine saklanan bir an var. O ana karşı inananlar olarak çok hassasız. Yakalamak istiyoruz. Arıyoruz. Belki böyle böyle aramayı buluyoruz. Hatta öyle bir an geliyor ki aramanın belki müstakil bir eylem değil, kalbin kendisi olduğuna inanacak kadar oluyoruz. Akıllı bir kalbin tek ifadesi…

Bir kalbi olan arar, arayışçı olur. Aramayansa ölmüştür.

Zaman bisikletini sürüp gidiyor, rüzgarını estiriyor. Kadir suresini anlamaya, gecenin anlam ve önemini idrak etmeye çalışırken başka bir sure oradan söz alıyor. Asr, zaman suresi diyor ki: nasıl bir ömür geçirirsen geçir şu dört kurala dikkat et! Bunlara dikkat et ve özgürce kaderine koş!

Nihayet Kadir gecesi bir anlamda kader gecesi. Kaderimizi gözden geçirdiğimiz, sil baştan af dilediğimiz, ömrümüzü yenilediğimiz, kaderimizi seçtiğimiz özel bir yıl dönümü…

Kadir gecesi zamanın tohumu gibi, çok nadir bir an. Öyle böyle değil; Kitab’ın inişi ile insana bir kader teklifinin yapıldığı gece… Oku denilen, anla, ara, keşfet denilen bir gece.

Kutlu olsun.