Kader (ölçü) bunun neresinde?
Deprem, kısaca yer kabuğunun hareket etmesi, yer kabuğu sarsıntısıdır. Ve yine deprem, sünnetullah dediğimiz, Allah’ın kainat yasalarından biridir. Allah’ın tabiatın fıtratına koyduğu kanunlardandır. Tıpkı yağmurun yağması, güneşin ısı ve ışık kaynağı olması, bitkilerin fotosentez yapması, arıların bitkilerden polen toplayıp bal yapması, yaşam fonksiyonunu kaybedip kalbi duran bir insanın ölmesi gibi deprem de doğal bir olay, kanundur. Yani deprem de kainat kitabının bir ayetidir. Ayet, Allah’ın varlığına, birliğine, sünnetullahına bir delil, işaret demektir. Deprem de sünnetullahın yani kainat kitabının bir kanunudur.
Tabiat
kanunlarını, kurallarını Allah’ın bize bir nimet olarak verdiği “akılla”
okuyup, keşfedip bunlarla yaşamayı öğrenmemiz gerekmektedir. İlk emir “oku”
idi. Böyle istiyordu yaratıcı. Kainat kitabını oku, insan kitabını oku, Kur’an
kitabını oku. Bu kitaplardaki ayetleri (işaretleri) keşfet ve böylece bunları
yaratanı tanı. Allah kainat kitabının ayetlerini aklımızla okumamızı ve
keşfedip buna göre yaşantımızı düzenlememizi istiyor. Sorumluluk sahibi
Müslümanlar olarak, Allah’ın kainat kitabındaki yasalarını okuyup, keşfedip
buna göre yaşamımızı kolaylaştırmamız gerekmektedir. Bizler ne yaptık? Evet
deprem ayetini okuduk, bununla ilgili fay hatları haritası oluşturduk. Buraya
kadar aklını kullanan ve sorumluluk sahibi Müslüman duruşu sergiledik. Fakat
bundan sonrasında işler karıştı. Çünkü aklımızla bulup keşfettiğimiz deprem fay
hatlarının üzerine, bozulmuş ahlakımızla; çürük, malzemesinden çalınmış,
korunaklı olmayan binalar yaptık. Allah’ın sünnetullahına meydan okurcasına
akıl dışı işler yaptık. Sorumsuzca davranışlarımızın neticesinde felaketlere
yol açtık. Ama tüm bunlara rağmen akıllanmayıp suçu Allah’a atarak bütün bu
felaketlerin yaşanmasını tek bir cümle ile açıklamayı kendimize yakıştırdık:
“Allah’ın takdiri, kaderi”…..
Deprem,
Allah’ın yeryüzünün fıtratına koyduğu bir kader (ölçü)dir. Allah her şeyi bir
ölçüye, dengeye göre yaratmıştır: “Şüphesiz
biz her şeyi bir ölçüyle yarattık.” (Kamer/49) Hiçbir şey tesadüf sonucu
oluşmamıştır. Fakat burada şu ayrımı yapmakta fayda görüyoruz: Depremler
Allah’ın yeryüzüne koyduğu bir kader(ölçü)dir. Ama depremlerin sonucunda
meydana gelen yıkımlar, ölümler, hasarlar vs bunlar Allah’ın kaderi, takdiri
değildir. İkisini karıştırmamak gerekiyor. Depremin var olması bir kaderdir ama
depremin sonucunda meydana gelen ölümler, yıkımlar vs bunlar ihmal,
tedbirsizlik ve sorumsuzluktur. Allah, ilk emir ile “oku” derken, aslında
insana sorumluluğu da yüklemiştir. Ey insan! Kâinat kitabının ayetlerini de
aklınla oku ve keşfet buna göre kendi hayatını dizayn et demiştir. Yani
aklınızı kullanarak bilimle bulduğunuz fay hatlarının üzerine çok katlı, sağlam
olmayan, malzemesinden çalınmış yapılar inşa etmeyin. Bunu yaparsanız depremin
sonucunda o yapılarda büyük yıkımlar meydana gelir. Sorumsuzca, aklı devre dışı
bırakarak atılan adımlar neticesinde meydana gelen olayları, Allah’ın takdiri
buymuş şeklinde açıklamaya kalkmak da Allah’ın sünnetullahına bir iftıradır.
Her
yaşantı, olay ilk başta düştüğü yeri etkiler ve acıtır. Biz depremden etkilenen
kardeşlerimizin yarasını hafifletmek için ne söylersek söyleyelim, ne yaparsak
yapalım hep eksik kalacaktır. Yüce Yaratıcımızdan vefat edenlere rahmet,
kalanlara da sabrın en güzelini vermesini temenni ediyor, umud ediyorum ki
bundan sonrasında her türlü konuda Allah’ın sünnetullahını okuyup, işlerimizde
ahlakı ön plana alabilecek bilinç ve sağduyu ile kalabiliriz. Sorumluluk sahibi
her bireyin, yaşanan bu olaylardan bir ders çıkarması, herkesin kendi etki
alanında doğru, dürüst ve vicdanlı işler yapabilmesi duası ile.
Sorumluluğunuzun
bilincinde kalın sayın okur.