Kadem ve Sayın Yetkililer! Yanlış Yapıyorsunuz
Birçok karanlık çevreler, kadını evden çıkarıp, annelik müessesini çökertmek ve aileyi yıkmak için özel gayret içindedir. Daha önce, “kadına pozitif ayırımcılık” “kadına esnek çalışma hakkı” “dula kadına maaş” “kadının evin reisi yapılması” “erkeğe elektronik kelepçe” “evden uzaklaştırma cezası” kadın sığınma evleri” “evlilikte 18 yaş sınırı” “mal paylaşımındaki garabetler” “kadına ömür boyu nafaka” “çalışan kadının anne veya kayın validesine maaş” uygulanmaya konulmuştu. Her biri aileye dinamit olan bu uygulamalar, nice yuvalar yıktı ve yıkmaya devam etmektedir.
Sönen nice ocakların dumanı tüterken, bu günlerde kadına iyilik gibi görünen yeni bir uygulama daha başlatıldı. Çalışan kadına 650 tl katkı… Hem de çocuğu 15 aylıkta küçük olanlara. Bu uygulamanın; aileye, çocuğa ve kadının kendisine de zararı kesin… Çünkü bu uygulama da benzeri birçok uygulama gibi, kadını evden piyasaya çıkmaya hizmet edecektir. Tabi evi terk eden kadın, ne gereği gibi anne, ne de gereği gibi zevce olabilir. Kundaktaki çocuklarımızı da anne kucağından kreşe düşürecektir. Bu durum ailenin altına döşenmiş olan dinamitlere bir yenisini eklemektir.
Devlet millet için vardır. Aileye katkıda bulunması elbette önemlidir. Ama aileyle ilgili düzenlemeler, kadını dışarıya davet etmeyi değil, evine çağırmayı hedeflemeli. Örneğin evinde annelik yapan kadına şu kadar maaş dense daha iyi değil mi? Maaşı da çocukları oranında artırılmalı. Böylece kadın, dışarıda çalışan kadın değil, yuva kurup anne olan, geleceğin toplumunu, hatta ümmetini inşa eden kadın olmaya hedeflemiş olur.
Yıllardır “Aile sos veriyor” “aile yıkılırsa ümmet yıkılır” diye feryat ediyoruz ama sesimizi duyan olmuyor. Batasıca batı aileyi yıktığı için yıkılmaktadır. Yıkımı yaşayarak tecrübe ettiği için, hasımlarını da nasıl yıkacağını iyi bilmektedir. Batının silahları ve bombaları değil ama ahlaksızlık bombardımanı yıkar bizi… Hala batıdan esinli kanun ve yönetmelikler peşindeyiz.
Kadın toplumun anası, öğretmeni, ustası, hocası, bakıcısı ve muhafızıdır. Kadın erkek her fert bir kadının eseridir. Sadece her başarılı bir erkeğin değil; başarılı başarısız, kadın-erkek tüm bireylerin arkasında tabii olarak bir kadın vardır. Çünkü her insan, bir annenin yavrusudur. Yani hangi toplum olursa olsun sonuçta kadının eliyle işlenip şekillenmektedir. Ancak kadının tüm bu fazilet ve erdemleri taşıyıp nesillere aktarması, Allah (cc) ın kendisi için çizdiği sınırlar dâhilinde hareketiyle mümkündür.
İşte bu sebeple kadın önemlidir. Öyle önemlidir ki hayatı, “mide ve uçkurdan” başka bir tabirle “yatak odasıyla mutfak arasında gidip gelmek” ten ibaret gören embesillere bırakılamaz. Zina tartışmaları sırasında; “beden benimdir istediğim gibi kullanırım” pankartı açan bazı zavallı kadın müsveddelerine rağmen bırakılmamalıdır.
Bilindiği üzere şu an yaşamakta olduğumuz sosyal problemlerin hemen hepsinin temelinde ahlaki yozlaşma vardır. Ahlaki yozlaşmanın da merkezinde kadın vardır. Daha doğrusu değişik zaafları nedeniyle bu konuda alet olarak en çok kadın kullanılmaktadır.
Eskiden sadece giyim mağazalarının vitrinlerinde cansız kadın maketleri/mankenler kullanılırdı. Şimdi olur olmaz tüm işlerde; kadının endamı, sesi, cilve ve cazibesi canlı bir vitrin malzemesi olarak kullanılmaktadır. Her sektör mutlaka santraline nazik ve alabildiğine cilveli bir bayan sekreter almaktadır. Pazarlama departmanlarında yine özellikle sesi nağmeli bayanlar tercih edilmektedir.
Bu sebeple şu ilanlara sıkça rastlarız. “Diksiyonu düzgün bayan sekreter aranıyor.” Hatta kimi ilanlarda, “fiziği düzgün bayan eleman aranıyor.” Bu nasıl ifadedir. Ne demek “fiziği düzgün” “diksiyonu düzgün”? Yahu bu ifadeler, bizi ve müşterilerimizi zevke getirecek bayan aranır manasına gelmez mi? Namus için, din iman için, edep hayâ iffet için can veren şehitlerin torunları alarak bu hallere nasıl düştük. Kısacası kadın, cinsel obje olarak çıkar ve menfaatler için, göz ve şehvet zevkleri için kullanılmaktadır.
İşte bu kullanım yollarından biri de kadının olur olmaz her işte çalıştırılmasıdır. Kadın hiç çalışamaz demiyoruz. Hatta bazı işler vardır ki tam kadının fıtratına göredir; hemşirelik, çocuk, yaşlı ve engellilere bakmak, anaokulu, ilkokul, kız lisesi vb. sadece bayan içerikli bütün eğitim ve öğretim kurumları gibi.
Tabi İslami kurallara uygun olduktan sonra, yani çalışma alanı, servisi, yemekhanesi vs. ihtiyaç alanlarının tamamında erkeklerle iç içe olmayacakları (orijinal tabirle haremlik selamlık / laikçiler kızmasın) şekilde olursa, tekstil, gıda üretim ve işletme sektörü vb. yerlerde de çalışmasında şer’an bir sakınca yok. Ancak takdir edersiniz ki günümüzde ve ülkemizde İslami ahlak ve ahkâmdan bahsetmek adeta suç sayılır oldu.
Asırlardır bu İslami değerler uğruna canını kanını sebil eden bir ümmetin evlatları bu gün bu değerleri savunanları gericilik, yobazlık, çağ dışılık vb. yaftalarla yaftalamakta ve ellerinden gelse onları bir kaşık suda boğmaya kalkacaklar. Bu değerlere iman eden birçok insan da kendini bu batı kompleksine kaptırmış ve koy vermiş durumda. Akif’in dediği gibi;
Hareket yok, his yok, acı yok, leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana sen böyle değildin…
Subhaneke... Bihamdike... Esteğfiruke...