KADEM aileyi yıkıyor mu?
Geçtiğimiz Çarşamba günü Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Genel Merkezi’nin davetlisi olarak İstanbul’daydım. KADEM’in toplantı için belirlediği saat 10.00 idi ve toplantımız tam 10.00’da başladı. Bu, zaman bilincine sahip olma, katılımcıların hukukuna riayet etme ve işini ciddiye alma anlayışı ile alakalı bir hassasiyettir. Bu hassasiyetlerinden dolayı kendilerine teşekkür ediyoruz.
Kadem aileyi yıkıyor mu?
KADEM, bilhassa son dönemlerde kimi çevrelerin haksız eleştirilerine maruz kalıyor. Elbette KADEM’in eleştirilecek yönü olmuş ve olacaktır, lakin hakkaniyetle bağdaşmayan ithamlar eleştiri olarak değerlendirilemez.
KADEM’i, “Feminist muhafazakâr KADEM aileyi yıkıyor” gibi ağır bir ithamla itham etmek eleştiri olarak kabul edilemez. Konuyu bilmeyenleri geçiyorum, lakin “konuya vakıfız” diyenlerin de KADEM’i aynı gerekçe ile itham etmelerinin gerçekle bağdaşır bir yönün bulunmuyor. Önyargılarla, bilmeden ve kendimizi her konuda doğrunun merkezine koyarak değerlendirmelerde bulunmakla hakkaniyet ve adaletin yanında yer almış olmuyoruz.
Mesela;
“Aile, insanlık tarihi boyunca toplumsal hayatın en temel ve en önemli kurumu olagelmiştir. Kişiliğimizi, kimliğimizi, inancımızı, ana karakterimizi bize kazandıran kurum ailedir.”
“Bu bakımdan aile yapısının korunmasına ve güçlü aile ilişkilerinin geliştirilmesine yönelik politikalara her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır.” maddelerinin, KADEM’in düzenlediği bir zirvenin (Kadın ve Aile Zirvesi) Sonuç Bildirgesinin 2 maddesi olduğunu bile bilmeden itham ediyoruz.
Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım ve düşünelim;
Söz konusu zirveyi tertipleyen, zirvenin sonuç bildirgesini hazırlayan ve bu bildirgeye imza atan KADEM mi aileyi yıkıyor? Ailenin zayıfladığını gören ve buna karşı önlemler geliştiren bir kurum nasıl olur da aileyi yıkmakla itham edilir?
Keza,
“İnancımıza göre aile, sağlam bir misak olarak nitelendirilir. Nitekim, ilk insan Hz. Âdem eşi ile birlikte var edilerek, aile olmanın önemi bize gösterilmiştir. Bizler de insanlık tarihinden beri var olan bu sağlam birliği güçlendirme çabasındayız.”diyor Saliha Okur Gümrükçüoğlu. Ailenin karşı karşıya kaldığı zor durumun idrakinde olan, aileyi ‘sağlam misak’ olarak gören KADEM Genel başkanı Saliha Okur Gümrükçüoğlu mu aileyi yıkmak istiyor?
Bazı konularda kendisini eleştirsem de, “Derdimiz, küresel tehditler karşısında korumasız kalan aileyi kurtarmaktır.” diyen Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk mu aileyi yıkmak istiyor?
Toplantıda hazır bulunan Sümeyye Erdoğan Bayraktar’ın, “Aileyi kutsal addeden anlayışa sahip olanlar için ‘aileyi yıkıyorlar’ demenin hakkaniyetle bağdaşır tarafı yoktur” dedi. El hak doğrudur. R. Tayyip Erdoğan ve Saygıdeğer Ailesinin ‘kutsal’ bildikleri aileyi yıkmaya çalıştıklarını söylemenin insafla, iz’anla açıklanır yanı yoktur.
Bakınız,
Aile müessesesinin kudsiyetini iliklerine kadar hisseden Hanımefendi Sayın Emine Erdoğan, “Aileye dair fikir ve anlayışlar, her dönem farklılaşsa da ailenin toplumun başladığı nokta olduğu gerçeği, hiçbir zaman değişmeyecektir. Aile bir vücudu meydana getiren yapıtaşlarıdır. Bu yapıtaşları hasta ise, vücut da hasta olur” diyordu konuşmasında.
Demem o ki Cumhurbaşkanı Sayın R. Tayyip Erdoğan ve muhterem ailesinin içinde yer aldıkları ya da destekledikleri bir kuruluşun aileyi yıkacağını düşünmek aklın kabiliyet, imkân ve sınırlarını yerle bir etmektir.
İstanbul sözleşmesi ve Kadının beyanı
Mesela İstanbul Sözleşmesinin kimi maddelerini beraberce eleştirebiliriz, ama önce konuyu detaylarıyla anlamamız gerekmez mi? Evlilik, boşanma konularındaki yanlışlıkları eleştirelim, hay hay, ama Allah rızası için bunu bilerek ve önyargılarımızdan kurtularak yapalım. Böyle yapalım ki doğruyu, daha doğruyu bulabilelim.
Keza “Kadının beyanı esastır” konusu var ki bu konuda vatandaşın sahih bilgiye sahip olmadığını görüyoruz. Sadece “Kadına şiddet” konusunda (çünkü kadının hayatı riske edilemez ve kadın cinayetlerinin %73’ü aile için cinayetlerdir) geçerli olan “beyan”ın her konuda esas alındığını iddia etmek büyük bir yanlıştır.
Bir de doğrudan hükumeti hedef almayıp, KADEM’i vurarak hedeflerine ulaşmayı amaçlayanlar var ki, bunun için bize, “insaf” demek kalır.
Eleştiri inancımızda Emr-i bil maruf, nehyi’l ani’l münkerdir. Dolayısıyla hakkaniyete dayalı eleştiri dinimizin bizlere yükledikleri bir görevdir, ama hakkaniyet ölçülerinde.
İmam Ali’nin (ra) bir sözünü hatırladım, “İnsanlar bilmedikleri şeylere düşmandır.” Evet, bu söz KADEM’i ölçüsüzce eleştirenler için söylense yeridir.