Kabusa dönüşen 'pandemi sosyolojisi' ne zaman bitecek?
Pandemi öncesine gidelim…
Önceki yıllarda dil döküp okulun ve eğitimin önemini
anlatmaya çalışan öğretmenler, her ne hikmetse toplum nezdinde bir karşılık
bulmuyor, anlatmak istedikleri anlaşılmıyordu. Pandemi ile birlikte hem
öğrenciler, hem veliler, hem iş ve siyaset dünyası, hem sanat ve diğer meslek
grupları nezdinde öğretmenlerin ne anlatmak istedikleri anlamlı hale geldi;
okulun ve eğitimin ne denli önemli olduğu ortaya çıktı. Eğitimciler nezdinde,
pandeminin getirdiği tek yarar belki de bu oldu…
Önceki yıllarda bir hafta rahatsızlanan öğrencilerin öğrenme
eksikliklerini gidermesi ve diğer akranlarına yetişmesi oldukça zor iken şu an
günümüzde sosyolojik olarak 2 yıllık kaybın telafisini gidermeye, 3’ncü yılda
da acaba okullar açılır mı kapalı mı kalır konusunu tartışıp çözüme
kavuşturmaya çalışıyoruz. Sınırları ve koşulları ne kadar zorladığımızı
anlatmaya çalışıyorum.
Pandemi döneminde veliler, öğretmenler, öğrenciler nezdinde
çok ayrı sosyolojiler ortaya çıktı. Öğrenciler
nezdinde; teneffüs zili çalmasıyla birlikte okuldan hızla kaçıp uzaklaşan
öğrenciler şu an gönüllü olması koşulu getirilmesine rağmen okuldan çıkmıyorlar,
çıkmak istemiyorlar. Okulun kendi iç dünyaları için ne denli önemli olduğu,
varlıklarının tamamlanması için önemli bir yapboz parçası olduğunu fark
ettiler. Üzücü olan ise, genelleyemesek de öğrencilerin kahir ekseriyeti okulu
ders çalışmak için değil, sosyalleşmek için açılmasını istiyor olmaları. Burada
eğitim üzerine kafa yoran uzmanlar ve yetkililer veya işin ehli kişiler için
çıkarılması gereken büyük bir ders var esasında. İki yıl gibi uzun bir süre
ayrı kalmalarına rağmen öğrencilerin derslerden ziyade sosyalleşmeyi tercih
ediyorlar ise, ne yapıp etmeli dersleri bir şekilde sosyal oyun alanlarına,
sosyal temalarla ilişkilendirmeye, sosyalite ile iç içe geçirmeye ve bu yönde
yeni inovatif şeyler ortaya koymaya çalışmalıyız. Eğitimde kalitemizin artması;
dersleri, müfredatı sosyal alanlar ile bütünleştirmemize bağlı olduğu gerçeğini
unutmamalıyız.
Veliler
nezdinde ise; kendileri ile birlikte zaman geçiren
çocukların sosyal gelişimi için yeterli olmadıklarını, eksik kaldıklarını fark
ettiler. Ya kendilerine çok özel ve çok uzun vaktiler harcayıp öncelikle
kendilerini geliştirecekler ya da öğrencilerin doğal yapılarına uygun
geliştirilmiş sosyal alanlar keşfedecekler; ki okul bu sosyal alan için en
önemli ve en gelişmiş ortam olduğu bilimsel bir gerçeklik. Çocukları için okulun,
akranlarının, oyun oynamanın ve sosyalleşmenin ne denli önemli olduğunu pandemiyle
birlikte fark eden veliler, bu eksiklikleri mahallede komşu çocuklarıyla bir
araya getirerek telafi edemeyecekleri, sadece ve sadece bir tek okul
sosyolojisi içerisinde çocuklarına kazandırabileceklerini gördüler. Tabii bir
de kendileri baş edemedikleri, sözünü geçiremedikleri çocuklarını öğretmene
teslim edip yetiştirmenin önemini kavrayıp önceki yıllarda öğretmenlere neden
değer vermedikleri için vicdan yaptıklarını da söylemek mümkün. Pandemi
sayesinde değeri daha da anlaşılan öğretmenlere, uygulanan şiddet, bu vesile
ile azalır mı, ne dersiniz?
Öğretmenler
nezdinde ise; çocukları gibi görüp bağırlarına
bastıkları öğrencilere olan özlemleri gün geçtikçe artıyor. Evli olan
öğretmenler belki bir nebze çocukları sayesinde bu duyguyu yaşıyorlardır diye
düşünenler olabilir ama yanılıyorlar; okuldaki öğrenci kokusu, sevgisi, hasreti
ile kendi öz çocuklarına olan bu duygular çok daha farklı; birbirlerinin yerine
geçemez ve dolduramazlar. O nedenle önceden belki rutin bir hale gelen okul-ev
gidiş gelişleri, şu günlerde çok daha özlenir ve çok daha anlamlı hale gelmiş
durumda. Okul artık eskiden taşıdığı anlamdan çok daha fazla bir anlam taşıyor
öğretmenler dünyasında. Eminim ki okulların açılmasıyla birlikte, biten pandemi
sosyoloji sonrası, öğretmenler öğrencileri ile iletişimlerini ders programları
ile sınırlı tutmayacaklardır.
Yöneticilerin de okulların boş kalması nedeni ile çok zorlu
bir psikolojiyi yaşadıkları ve öğretmenleri özlediklerini biliyoruz, duyuyoruz.
Acaba, pandemi sonrasında yöneticiler ile öğretmenler arasındaki iletişim
farklı bir boyut kazanabilir mi? Daha içten, daha samimi, resmiyetten uzak… Ne
dersiniz?
Kabusa dönüşen pandemi sosyolojisi bir an evvel bitmeli…
Bitmeyecek olsa da, bu sosyolojiye rağmen okullar açılmalı, hasret bitmeli…