Dolar (USD)
35.24
Euro (EUR)
36.77
Gram Altın
2968.17
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Mart 2015

Kabataş konusunda söylenecek ne kaldı ki

İdeolojik körlük/bağnazlık -bilhassa bu devirde- insanın başına gelebilecek en kötü şey olsa gerek. Bu, bilgi akışının hızlı ve yaygın olduğu, bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı bir dönemde önyargının sınırlarını çoktan aşmış, radikalizme papucunu ters giydirmiş nev' bir zihniyettiru2026

Önyargı ve radikalizm bir yere kadar kişinin düşünce kalıplarına aşırı bağlanması -hatta belki biraz zorlarsak- cem-i cümle samimiyet testlerini geçmiş olduğu şeklinde yorumlanabilse de ideolojik körlüğü hafifletecek tek neden bulunamaz.

Bu, ne menem bir durumdur anlaşılmaz, musallat olduğu şahsı kendi düşüncesine, kendisi gibi inananlara karşı şeksiz şüphesiz bir masuniyet algısına yönlendirir. Bunlar adeta bilumum yanlıştan uzak oldukları gibi ben-i Adem'in dünya üzerinde işleyeceği tüm suçlardan/günahlardan da münezzehtirler(!).

Kendilerinin arınmışlıklarına karşın dünyanın tüm suçları, günahları da kendileri gibi düşünmeyenlere -hükmen- yüklenilmiştir. Üstelik bunların kalıcı/genetik/değiştirilemez bir cehalet içerisinde yüzdüklerini belirtmeye gerek bile yoktur. Sahip oldukları meziyetler, kazanmış oldukları statü, üretmiş oldukları değer kendilerinin nazarında bir anlam ifade etmediği gibi tüm bunlar kimlik/niyet kamuflajı adına yapılmış kabul edilir...

İdeolojik körlüğün yansıması dün Yaşar Kemal'e Nobel Ödülü verilmesi önerisini kapalı kapılar ardında engelleme girişimi olarak karşımıza çıkar bu gün Kabataş vak'asındau2026

Kabataş hikayesi hepimizin malumu. Sonrasında gelişen olaylar da.

Saldırıya uğradığını ifade eden genç annenin iddialarını gündeme taşıyan kadın gazetecilerin aradan bu kadar zaman geçtikten sonra karşılaştıkları linç ve yıldırma kampanyası gerçekten ilginç! Milyonların gözleri önünde kadın gazetecilere parmak sallayarak "yalancısınız, yargılanacaksınız" tehditlerini savuranlar hangi zihniyete mensup dersiniz?

Amaç, Geziye ilişkin yalanları ortaya çıkarmaksa işe neden daha yakınlardan, kendi cenahlarından başlamazlar! Gezi olayları sırasında afili gazetecilerin twitter hesaplarından yaydıkları dezenformasyon, yalan ifadelerle halkı galeyana getirip tahrik etme girişimleri hepimizin belleğinde tüm tazeliğiyle mevcut.

Aynı fotoğrafın farklı tarihlerde, farklı haberle kullanılması, doktor diye lanse edilen eylemcinin şöhretsiz bir şarkıcı çıkması, AK Parti mitingine giden araçlara yol üstünlüğü sağlanması gibi acayip yalan/dezenformasyon dolu sayısız paylaşımlaru2026

Gazetelerin yalan yanlış haberleri de hala hafızalarımızda. Polis saldırısı sonucu hamile kadının bebeğini düşürdüğü, 12 kişinin gözlerini kaybettiği, eşinin kendisine dönmesi için işkence gördüğünü uyduran öğretmen haberi, kullanılan biber gazının "kilogram" cinsinden verilen tüm rakamların "bin ton" olarak yazılması, evinde Nobel Ödüllü eser bulunduğu için gözaltına alınma haberi, gözaltındaki İsveçli Sarah Olsson'un nezarethanede su ve tuvalet ihtiyacını gideremediği gibi niceleriu2026

Gezi eylemleri sırasında yapılan birçok yalan haber ve paylaşım, bugün kesin ve tartışmasız bir şekilde ortadayken birilerinin parmak sallama eşliğinde koro tutmuşçasına "yargılanacaksınız" temposu ideolojik körlüğe en sıcak numune!

Genç bir annenin saldırı iddialarını "cinsel fantezi" olarak yorumlamaktan imtina etmeyenlerin "hani kayıt/mobese" çıkışlarını da bu çerçevede ele almak lazım. Bugüne kadar hangi taciz/tecavüzde kamera kaydına binaen haklılık doğrulaması yapılmıştır bilemeyiz ama kadının beyanının esas alındığına tanıklık etmişliğimiz çokça bulunur.

Sadece kendisinin değil bebeğinin de saldırıya uğradığı doktor raporuyla tescilli olan bir kadının linç edilme girişiminin sebebi ise başörtülü olması değildir. Nitekim, az sayıda da olsa başörtülü kadınların Gezi eylemlerinde yer aldıkları malumumuz. Buradaki nüans, saldırıya uğradığını iddia eden kadının beyanlarının Gezi'de devirmeye çalıştıkları hükümet/AK Parti lehine bir durum ortaya çıkarmasıdır.

İnanınız, eğer başörtülü bir kadın çıkıp da AK Parti taraftarları yahut polis tarafından bu şekilde bir saldırıya maruz kaldığını iddia etse, aynı zevat, doktor raporuna dahi gerek görmeden konuyu yakın tarihimize sokmayı başarırdı!

Kabataş olayı patlak verdiğinde sosyal medyada, saldırıya uğrayan kadının ekranlara çıkıp olayı anlatmasının en iyi seçenek olduğunu söylemiştim. Bir kadın, anne ve eş olarak yaşadığı saldırının ne büyük bir travmaya yol açacağını, siyasi kimliği olan kayınpederinin zarar göreceğini bilmekle birlikte bu isteğimi dillendirmiştim. Bugün de arzumdan vazgeçmiş değilim ama bırakınız iddia sahibi olmayı, saldırıyı haberleştirenlere yönelik linç ve sistematik saldırıyı görünce genç kadının sessizliğini anlamakta güçlük çekmiyorum açıkçasıu2026

Twitter.com/sabihadogann