Dolar (USD)
35.27
Euro (EUR)
36.76
Gram Altın
2978.97
BIST 100
10031.57
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Ka Akıl!

Zaman ilerledikçe, insanlar da nimetlerin her çeşidine eriştikçe, en büyük nimetlerden birinin akıl olduğu âşikâr oluyor. Hatta hidayetten sonra ikinci sıraya yerleştirilmesinin ne kadar haklı bir hak olduğu ortaya çıkıyor. İnsanlardaki akıl tutulmasının umuma verdiği zarar görülünce vahyi emirle sürekli akletmenin, düşünerek hareket etmenin hikmet ve hakikat boyutu ufkumuzu açıyor. An şartla ki, akıl o akıl ola!

Aklın şaşmaz terazisinin, adalet yol açıcısının hikmet ve zararlarını önleyici bariyerinin terbiye olduğu yadsınamaz bir hakikattir.

Maatteessüf madde manaya hakim oldukça, Anadolu irfanının yerini batı pragmatizmi aldıkça insanımız da gönülden düşüp aklın acımasız taraklarının üzerine atıldıkça, yün tarağının dişleri arasında lime lime edilen yünler gibi her tarafından kanlar akmaya başladı. Aklın tarağında tarandıkça gönlün ikliminden uzaklaştı. Bu tarak bilhassa maddeyi elde etmek veya sürekli onun kırılmayan kalıpları arasında kalmak için hırsıyla yanıp tutuşan akılsız akıllıların eline geçtikçe, insanın acısı artmaya yaşadıkları acıyla aklının istikametini kaybederek cemiyetten cüdâ olmaya başladı.

Bir Anadolu çocuğuyum. Yün taraktan sakınılması gerektiğini bilirim. Özellikle ehil kişilerin elinde olmayan bu yün tarağın ahşabı üzerine dizilmiş sıra sıra sivri uçlu demirlerin bir yerinize battığında ne çok acı çektiğinizi bilirim. Özellikle bu sivriltilmiş çiviler uzun süre bir faaliyet yapmadan yerinde paslanıp kalmışsa onun ne çok acı verdiğini iyi bilirim. O tarağın paslanmış işe yaramaz ama yerinden de edilemez olan sivri uçlarının bedeninize temasının canınızı ne kadar çok acıttığını da bilirim.

Anadolu insanı ve onun irfanı yün tarağın sivri demirlerinin yerleştirildiği o muhteşem ormanlardan yetişmiş nadide iğde ağaçları gibidir. Her bahçede yeşerirler, her iklime uyarlar ve her insanın ihtiyacını karşılayan ruhu dahi tesiri altına alan o güzel kokusunu etrafa yayarlar. Yünleri tarayan sivri demirlerse iktidar elde etmeye çalışan akılsız insanlar gibidirler. Tahtaya aldırış etmeyip yün yerine insanın canını acıtan paslı ve faydasız sivri demirlerse değiştirildiğinde fırsat bulup insanın canını acıtan kabiliyetsiz hem de cibilliyetsiz cismi küçülmüş ama zulmü ve ayıpları haddinden tecavüz etmiş akılsız payandalardır.

İrfanî sohbetlerde bu tip insanlar için bir dil metaforu olan ka akıl deyimi kullanılırdı. Hatta iktidar olmak, sürekli orada kalmak için bin bir ayak oyunlarıyla izzet ve şerefini ayaklar altına alıp onursuzlaşan, illeti iktiran önüne geçiren, elini taşın altına koymadan taşın altındaki altınlara sulanan dalkavuklara bê/bî akıl diyerek hallerine acır ve geleceklerinden endişe duyarak aralarına mesafe koyulması tavsiye edilirdi.

Adaletin bu ülkede semamızı aydınlatacak bir şems, hatta semadaki yegane kandil olduğunu görme ümidimiz hiç kaybolmadı.

Evet kadim medeniyetler kadim milletlerin ürünü olduğu gibi milletleri kadim kılan da medeniyetlerin varlığıdır. Anadolu coğrafyası bilhassa Maveraünnehir arasında yeşeren Mezopotamya iklimi vahyin merkezileştirilmesi coğrafyanın olgunlaştırılmasıyla bugün her köşesini şereflendiren insanımızın kodlarıyla şifrelenmiştir.

İnsanımızla ne kadar iftihar etsek azdır. Son yüzyılların silindir gibi üzerinden geçtiği bu kadim millet, bütün ayrılıkçı fikirlere ötekileştirici zihni sapmalara, kaoslara yönlendirici provokatif eylem ve söylemlere akılsız akıllıların kene gibi yapıştıkları yerleri terk etmememe namına yaptıkları bed muamelelere rağmen hâlâ Anadolu irfanının gönül medeniyetinde yeşeren yürek ısıtıcı insanlar olarak bir arada yaşamaktadırlar.

İnsanımızla ne kadar iftihar etsek azdır. Her türlü mahrumiyete, sefalet ve sefahate rağmen evden sokağa sokaktan mahalleye mahalleden merkeze doğru yayılan iyilik değerleri ile bir arada yaşamanın huzurunu ve hazzını devam ettirmektedirler.

İnsanımızla ne kadar iftihar etsek azdır. Her türlü aşağılanma, tepeden bakıp nimetlerden mahrum edilme, elde ettiklerinden uzaklaştırılma hakkı olanın verilmesi yerine hak etmiyormuş gibi davranılmasına rağmen efendiliğini nezaket ve kibarlığını kaosa sürüklenmeyen protest ve anarşist davranmayan halini muhafaza etmeye devam etmektedir.

İnsanımızla ne kadar iftihar etsek azdır. İnancından milliyetine coğrafyasından elde ettiği bütün değerlerine kadar hor görülen aşağılanan ve mahrum bırakılan bu millet yine bir arada yaşamaya bir ve beraber olmaya devam etmektedir.

İnsanımızla ne kadar iftihar etsek azdır. İtaati isyana, irfanı inkâra, ihsanı bireysel bencilliğe, yardımlaşmayı yalnızlaşmaya ve dahi birlikte olmayı ayrı kalmaya tercih ederek tuzaklara düşmeden varlığını devam ettiriyor.

Acırım bu milleti hor gören zihinlere.

Akıllılarsa, bu millette aklın vahyi esintilerini görenlerdir.