Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
01 Aralık 2024

​Jin, Jiyan, Azadî: Özgürlük mü, Aileye Saldırı mı?

Kürt coğrafyasından yükselen “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı, yüzeyde kadın haklarını savunan bir çağrı gibi görünse de, derinlemesine incelendiğinde bölgenin toplumsal dokusuna ve aile birliğine yönelik ciddi bir tehdit olarak karşımıza çıkmaktadır. Son günlerde Gülistan Sönük’ün aileyi hedef alan sözleri, bu sloganın ve onun arkasındaki ideolojik yapının neyi amaçladığını daha net bir şekilde anlamamızı sağladı.

Kadın hakları savunusu, her medeni toplumun desteklemesi gereken bir alandır. Ancak PKK ve onun ideolojik uzantılarının kadın özgürlüğü adı altında, aile kurumunu hedef alması ve Kürt sosyal dinamiklerini yok etmeye yönelik adımları, bu savununun gerçek niyetlerini sorgulatmaktadır. Sönük’ün, bir belediye binasındaki “Aile en kutsal değerdir” ifadelerinden rahatsızlık duyması ve bunu “şok edici” olarak tanımlaması, sadece bir ideolojik sapkınlığı değil, aynı zamanda toplumun temel değerlerine duyulan düşmanlığı da ortaya koymaktadır.

Eğer gerçekten kadın hakları savunulmak istenseydi, örgütün iç infazlarla katlettiği kadınların cesetleri aranır, binlerce kadının kandırılarak dağlara götürülmesine karşı bir duruş sergilenirdi. Oysa tam aksine, bu kadınlar üzerinden “özgürlük” propagandası yapılırken, aile gibi kutsal bir kurum hedef alınmaktadır. Amaç, kadını bireyselleştirerek toplumun temel taşı olan aileyi zayıflatmak ve parçalamaktır. Çünkü güçlü aile yapısı, PKK’nın bölgede kurmaya çalıştığı otoriter düzenin önündeki en büyük engellerden biridir.

Aile, Kürt toplumunun en temel yapı taşıdır. Kadın ve erkeğin birbirini tamamladığı, çocukların sevgi ve güven ortamında yetiştiği bir düzen, yalnızca bireylerin değil, toplumun da geleceğini şekillendirir. Ancak “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı, bu dengeyi bozarak, bireysel özgürlük adı altında kadını aileden ve toplumsal bağlarından koparmayı hedeflemektedir.

Sönük’ün, kadın politikaları adı altında aileyi hedef alması ve “aileyi yaşamın merkezine koyan” ifadeleri eleştirmesi, tam da bu ideolojik hedefin bir yansımasıdır. Aile, yaşamın merkezinde olmalıdır; çünkü aile yalnızca bireylerin değil, bir milletin kültürel ve ahlaki değerlerini geleceğe taşıyan bir yapıdır. Aileyi yaşamın dışına iten her ideoloji, toplumları kaosa ve parçalanmaya sürükler.

PKK, kadın özgürlüğü söylemiyle bir “yeni kadın” modeli inşa etmeye çalışmaktadır. Ancak bu model, intikamcı, öfkeli ve toplumsal değerlere yabancılaşmış bir kadın profilinden başka bir şey değildir. Örgütün yarattığı kadın tipi, cahil bir erkeğin kadın üzerindeki tahakkümünden hiçbir farkı olmayan bir tahakküm sistemini desteklemektedir. Erkekleri düşmanlaştırarak kadın hakları savunusu yapılamaz. Bu yaklaşım, kadın-erkek arasındaki doğal dengeyi bozarak, toplumsal kaos yaratmaktan başka bir amaca hizmet etmez.

PKK’nın kadın politikaları, kadın haklarından ziyade Kürt toplumsal yapısının çözülmesine hizmet etmektedir. Kadını bireyselleştirerek, onu aileden, gelenekten ve toplumdan koparmak, örgütün asıl hedefidir. Çünkü güçlü aile yapısı, Kürt toplumunun dayanışma ruhunun temelidir. Aile bir kez zayıflarsa, toplum daha kolay yönlendirilebilir hale gelir.

Kadın haklarını savunmak, aile kurumuna saldırmayı gerektirmez. Aksine, kadını güçlü kılmak, aileyi de güçlendirir. Kadın ve erkek arasındaki tamamlayıcı ilişki, sağlıklı bir toplumun temelidir. Aileyi yaşamın dışına itmeye çalışan ideolojiler, yalnızca bireyleri değil, toplumları da köklerinden koparmaktadır.

Gülistan Sönük ve benzeri figürlerin, “kadın özgürlüğü” adı altında aileye saldırması, aslında Kürt toplumunun temel değerlerine bir meydan okumadır. Ancak bu meydan okuma, ne kadınları özgürleştirebilir ne de toplumu ileriye taşıyabilir. Aileyi korumak, sadece Kürt toplumunun değil, tüm insanlığın ortak değeridir.

“Jin, Jiyan, Azadî” sloganı, kadın hakları savunusu maskesi altında aile kurumunu hedef alan ideolojik bir projedir. Kürt toplumunun temel değerlerini korumak, kadın ve erkeğin eşit, ancak birbirini tamamlayan rollerle aile içinde var olmasını savunmayı gerektirir. Gülistan Sönük ve onun temsil ettiği anlayış, toplumsal birlik ve beraberliği parçalamaya çalışsa da, aile gibi kutsal bir değeri savunanlar, bu mücadelede her zaman galip gelecektir. Çünkü aile, yalnızca bir yapı değil, bir milletin ruhudur.