Jin, Jiyan, Azadî: Özgürlük mü, Aileye Saldırı mı?
Kürt coğrafyasından yükselen “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı,
yüzeyde kadın haklarını savunan bir çağrı gibi görünse de, derinlemesine
incelendiğinde bölgenin toplumsal dokusuna ve aile birliğine yönelik ciddi bir
tehdit olarak karşımıza çıkmaktadır. Son günlerde Gülistan Sönük’ün aileyi
hedef alan sözleri, bu sloganın ve onun arkasındaki ideolojik yapının neyi
amaçladığını daha net bir şekilde anlamamızı sağladı.
Kadın hakları savunusu, her medeni toplumun desteklemesi
gereken bir alandır. Ancak PKK ve onun ideolojik uzantılarının kadın özgürlüğü
adı altında, aile kurumunu hedef alması ve Kürt sosyal dinamiklerini yok etmeye
yönelik adımları, bu savununun gerçek niyetlerini sorgulatmaktadır. Sönük’ün,
bir belediye binasındaki “Aile en kutsal değerdir” ifadelerinden rahatsızlık
duyması ve bunu “şok edici” olarak tanımlaması, sadece bir ideolojik sapkınlığı
değil, aynı zamanda toplumun temel değerlerine duyulan düşmanlığı da ortaya
koymaktadır.
Eğer gerçekten kadın hakları savunulmak istenseydi, örgütün
iç infazlarla katlettiği kadınların cesetleri aranır, binlerce kadının
kandırılarak dağlara götürülmesine karşı bir duruş sergilenirdi. Oysa tam
aksine, bu kadınlar üzerinden “özgürlük” propagandası yapılırken, aile gibi
kutsal bir kurum hedef alınmaktadır. Amaç, kadını bireyselleştirerek toplumun
temel taşı olan aileyi zayıflatmak ve parçalamaktır. Çünkü güçlü aile yapısı,
PKK’nın bölgede kurmaya çalıştığı otoriter düzenin önündeki en büyük
engellerden biridir.
Aile, Kürt toplumunun en temel yapı taşıdır. Kadın ve
erkeğin birbirini tamamladığı, çocukların sevgi ve güven ortamında yetiştiği
bir düzen, yalnızca bireylerin değil, toplumun da geleceğini şekillendirir.
Ancak “Jin, Jiyan, Azadî” sloganı, bu dengeyi bozarak, bireysel özgürlük adı
altında kadını aileden ve toplumsal bağlarından koparmayı hedeflemektedir.
Sönük’ün, kadın politikaları adı altında aileyi hedef alması
ve “aileyi yaşamın merkezine koyan” ifadeleri eleştirmesi, tam da bu ideolojik
hedefin bir yansımasıdır. Aile, yaşamın merkezinde olmalıdır; çünkü aile
yalnızca bireylerin değil, bir milletin kültürel ve ahlaki değerlerini geleceğe
taşıyan bir yapıdır. Aileyi yaşamın dışına iten her ideoloji, toplumları kaosa
ve parçalanmaya sürükler.
PKK, kadın özgürlüğü söylemiyle bir “yeni kadın” modeli inşa
etmeye çalışmaktadır. Ancak bu model, intikamcı, öfkeli ve toplumsal değerlere
yabancılaşmış bir kadın profilinden başka bir şey değildir. Örgütün yarattığı
kadın tipi, cahil bir erkeğin kadın üzerindeki tahakkümünden hiçbir farkı
olmayan bir tahakküm sistemini desteklemektedir. Erkekleri düşmanlaştırarak
kadın hakları savunusu yapılamaz. Bu yaklaşım, kadın-erkek arasındaki doğal
dengeyi bozarak, toplumsal kaos yaratmaktan başka bir amaca hizmet etmez.
PKK’nın kadın politikaları, kadın haklarından ziyade Kürt
toplumsal yapısının çözülmesine hizmet etmektedir. Kadını bireyselleştirerek,
onu aileden, gelenekten ve toplumdan koparmak, örgütün asıl hedefidir. Çünkü
güçlü aile yapısı, Kürt toplumunun dayanışma ruhunun temelidir. Aile bir kez
zayıflarsa, toplum daha kolay yönlendirilebilir hale gelir.
Kadın haklarını savunmak, aile kurumuna saldırmayı
gerektirmez. Aksine, kadını güçlü kılmak, aileyi de güçlendirir. Kadın ve erkek
arasındaki tamamlayıcı ilişki, sağlıklı bir toplumun temelidir. Aileyi yaşamın
dışına itmeye çalışan ideolojiler, yalnızca bireyleri değil, toplumları da
köklerinden koparmaktadır.
Gülistan Sönük ve benzeri figürlerin, “kadın özgürlüğü” adı
altında aileye saldırması, aslında Kürt toplumunun temel değerlerine bir meydan
okumadır. Ancak bu meydan okuma, ne kadınları özgürleştirebilir ne de toplumu
ileriye taşıyabilir. Aileyi korumak, sadece Kürt toplumunun değil, tüm
insanlığın ortak değeridir.
“Jin, Jiyan, Azadî” sloganı, kadın hakları savunusu maskesi
altında aile kurumunu hedef alan ideolojik bir projedir. Kürt toplumunun temel
değerlerini korumak, kadın ve erkeğin eşit, ancak birbirini tamamlayan rollerle
aile içinde var olmasını savunmayı gerektirir. Gülistan Sönük ve onun temsil
ettiği anlayış, toplumsal birlik ve beraberliği parçalamaya çalışsa da, aile
gibi kutsal bir değeri savunanlar, bu mücadelede her zaman galip gelecektir.
Çünkü aile, yalnızca bir yapı değil, bir milletin ruhudur.