Jeremy Rifkin ve CHP'nin dönüşümü
WEF’in “büyük sıfırlamacı” ideologlarından biri olan
Rifkin’in ekrandan CHP’lilere seslenmesini “millet bu teknolojiyi görsün istedik” şeklinde izah eden
Kılıçdaroğlu, çoktan yazarlarımızın diline düştü bile.
Kimi dalga geçerek
kimi de “acıklı bir hal” olarak bu sözleri köşelerine taşımaya başladı. Bu hamallık
bir tarafa kimse Rifkin’i ve bağlı olduğu ideolojiyi derinlemesine işleme
zahmetinde bulunmadı. Abdurrahman Dilipak hariç.
Dilipak, “Habervaktin’deki” köşesinde Rifkin üzerinden
WEF’in hedeflerini ve CHP’nin geldiği noktayı anlaşılabilir bir dille kaleme
aldı.
Yalnız şu bölüm dikkat çekici; “Siyasi yelpazede hangi fikri-ideolojiyi dönüştürmek istiyorsan oraya
ait birilerini başa getireceksin. Dindarları dönüştürmek için dindarların
içinden birilerini, solu dönüştürmek için solcuların içinden birilerini,
Kemalistleri dönüştürmek için Kemalistlerin içinden birini iktidara
taşıyacaksın.”
Belli ki küreselciler şimdi de Kemalizm’i dönüştürmeyi
kafaya koydular.
Sen kalk yıllardır
“Kahrolsun ABD” de, “kahrolsun emperyalizm” nutukları at, solcu devrimci
sloganlarla bağımsızlık ideali güt sonra da Rifkin gibi dünyayı ve insanlığı
topyekûn değiştirmeyi kafaya takmış bir avuç küresel elitin hedefi
doğrultusunda kendine yeni bir yol haritası belirle!
Bu tespitimin sadece CHP için geçerli olmadığını ayrıca
söylememe bilmem gerek var mı?
Üçüncü sanayi devrimi ekonomik vizyonunun baş mimarlarından
biri olan Rifkin hakkında birkaç bilgi vereyim ki ne demek istediğim anlaşılsın.
Bu adam, Avrupa
Komisyonu'na büyük sıfırlama konusunda danışmanlık yapmaktadır. Aynı zamanda
Çin'in üçüncü sanayi devrimi vizyonunun da baş mimarlarından biridir.
2017 yılında kendisiyle yapılan bir röportajda şöyle diyor;
“Yaklaşık 18 yıl önce(tarihe dikkat)
AB'de ve dünyada yeni bir ekonomik vizyona ihtiyacımız olduğunu söyleyerek işe başladık.
Hem ekonomiyi ileriye taşımak hem de iklim değişikliğini ele almak ve onu çok hızlı
bir şekilde devreye sokmak için bir plana ihtiyacımız olduğu gördük. Bu
oldukça büyük bir görev. Oldukça zorlu.”
Bay Rifkin, “zorlu” diyor ancak Covid döneminde de gördük ki
işleri pek de öyle zor olmadı.
Diğer taraftan Rifkin, dostu Gates gibi kafayı hayvanlara
takmış bir isim. The Guardian’da
kaleme aldığı bir yazıda şöyle diyor.
“Tüm dünyada yüz
milyonlarca insan aç kalıyor çünkü ekilebilir arazinin çoğu insanlardan çok
hayvanlar için yemlik tahıl yetiştirmek için kullanılıyor. Sığırlar en verimsiz
yem dönüştürücüler arasındadır. “
Ayrıca “Gelişmekte
olan dünyada, çiftlik hayvanlarına verilen tahılın payı 1950'den bu yana üçe
katlandı ve şu anda üretilen toplam tahılın %21'ini aşıyor” diyerek de
endişesini dile getiriyor!
Ve et yemekten kaynaklı kalp krizi, felç, diyabet, kanser
gibi hastalıkların çoğaldığını dikkat çekerek insan ırkı için çeşitlendirilmiş,
yüksek proteinli, vejetaryen bir diyetin teşvik edilmesi gerektiğini öneriyor.
Peki, bu kimin fikriydi? Ülkemizin medya organlarını takip
ederseniz görürsünüz…
Jeremy Rifkin, gelecekte karbon sorunu çözmek için de özel
sektör, sivil toplum ve hükümetlerden oluşan sağlam bir işbirliğine ihtiyaç
olduğunu söylüyor.
Yakın bir zamanda Gates liderliğindeki elitler, iklim
değişikliğinin etkilerini hafifletme bağlamında, gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerden 19 hükümetle birlikte çalışacak bir planlama yaptı.
Ülkeler, temiz enerji
konusunda küresel inovasyonu gerçekleştirmeyi amaçlayan https://mission-innovation.net/ adlı
bir bildiriyi de imza attı.
Bu, Paris Anlaşması
hedeflerine ve net sıfıra giden bir yolun ilk sapağı. Şimdi bu ülkelere belli
ki Türkiye de dâhil edilmek isteniyor. Demem o ki, mesele Kılıçdaroğlu’nun
komik açıklamasından daha vahim.
Ülkedeki tüm partilerin WEF’in büyük sıfırlama politikaları
doğrultusunda hareket etmeleri bekleniyor.