Jeopolitik güç
Türkiye, diğer ülkelerin politik olarak yanlarına almak istedikleri bir ülke değil, jeopolitik olarak birlikte çalışmaya mecbur oldukları güçlü bir devlettir. Geldiğimiz noktada Avrupa, ABD’nin hegemonyası sonucu Türkiye olmadan savunmasını yapamaz duruma gelmiştir. Şu anda Avrupa’nın en güçlü ordusu Türk Silahlı Kuvvetleri’dir. NATO’nun Rusya sınırlarında yaptığı tatbikatlarda bu durum açıkça görülmektedir. Başta Polonya olmak üzere Rus yayılmacılığından endişe eden ülkelerin birinci derecede güvendikleri ülke Türkiye’dir.
Putin’in Rusya’yı güçlendirerek, yeniden Sovyetler
dönemindeki eski güçlü konumuna getirmek istemesi bir Rus yayılmacılığına yol
açmıştır. Daha önce Kırım’ı ilhak edip, Gürcistan’ın bir kısmına ve Donbas’a el
koyan Rusya şimdi Ukrayna’yı gözüne kestirmiştir.
Ani bir Rus – Ukrayna savaşında her ne kadar ABD silahlı müdahalede
bulunmayacağını açıklasa da uygulamalar onu göstermiyor. Rusya’nın Ukrayna
sınırına yığdığı 200 bine yakın dev orduya karşı ABD de Balkanlardaki askeri
yığınağını artırıyor. Dedeağaç’taki ABD üssüne gemilerin taşıdığı tank ve
helikopter, oradan Balkan ülkelerindeki ABD üslerine naklediliyor.
ABD’nin Balkanlar’daki bu devasa yığınağına karşı
Ukrayna’nın kendine güvenmesini sağlayan ve caydırıcı olan unsur ise Türk silahlı
insansız hava araçları ve Aselsan’ın ürettiği tahrip gücü yüksek yeni mühimmatlarıdır.
Bir bakıma Türkiye’nin güçlü desteğidir.
***
ABD, Türkiye’nin değerini ve jeopolitik önemini bildiği
için onu her açıdan kuşatarak yönlendirmek için son 70 yılda ciddi kaynaklar
ayırdı. Ancak bu çabalar, Türkiye’nin milliyetçi muhafazakâr bir yönetime
kavuşmasına ve bağımsız politikalar üretmesine engel olamadı. Türkiye’yi son
yıllarda güçlü kılan unsurlardan biri, 70 yıldan beri ilk kez ordusu ile
bütünleşmiş sivil, muhafazakâr ve istikrarlı yönetimidir.
ABD akademilerinde eğitim alarak zihinleri ABD çıkarları
doğrultusunda yıkanmış gizli FETÖ mensubu 25 bin subayın Türk Silahlı Kuvvetleri’nden
atılmış olması, son yüzyılda ABD’ye vurulmuş en büyük darbedir. ABD’nin yıllar
boyu harcadığı onca kaynak ve çaba bir anda yok olmuştur. Muhalefet
partilerinin ABD’nin borazanlığını yaparak devletten tasfiye edilen bu elemanları
görevlerine iade etme vaadleri de boşuna kürek çekmekten ibarettir.
Kore ve Vietnam’da aldığı darbelerden sonra kendi
askerleri ile değil diğer ülkelerin askerlerini kullanarak vekâlet savaşlarına
yönelen ABD çok güçlü bir kaynağını kaybetmiştir. Selçuk Bayraktar örneğinde
olduğu gibi kendi kurumlarında yetiştirdiği uzmanları da elinden kaçırması ABD’nin
gücünü törpülemiş, adeta sonun başlangıcı olmuştur.
***
Avrupa’nın aklı başında uzmanları, eski imparatorluk
varisi ülkelerin yeniden dirilip ayağa kalktığını itiraf etmektedirler.
Bunların başında da Çin, Rusya ve Türkiye gelmektedir. 1990’ların başından beri
ABD’nin yürüttüğü dünya hâkimiyeti, yerini adım adım çoklu bir yapıya
bırakıyor.
Türkiye, ülkeden gecen petrol ve gaz boru hatları
sayesinde stratejik açıdan çok değer kazanmıştır. Azerbaycan’dan çıkarılan
petrol ve gazın Türkiye’ye ulaşması ve Türkiye üzerinden diğer ülkelere
taşınması, hem Türkiye’nin hem Azerbaycan’ın elini güçlendirmiştir. Diğer Türk
Cumhuriyetlerinin de önünü açmıştır.
Azerbaycan’ı İran ve Rusya
etkisinden kurtaran uluslararası enerji projeleri, yeni kurulan Türk Devletleri
Teşkilatı’nın da temel stratejisini oluşturmaktadır. Bu teşkilatın güçlenmesi,
Çin ile İran üzerinden değil, doğrudan Türk Cumhuriyetleri üzerinden yeni bir
İpek Yolu’nu da gündeme getirecektir.
Türkiye’yi asıl öne çıkaran stratejik unsur ise genç kalifiye
insan gücüdür. Bazılarının yaygarasına karşı üniversite eğitiminin
yaygınlaşması, gençlerimizin her konuda eğitim seviyesinin yükselmesini
sağlamıştır. Son günlerde ülkemizdeki yazılımcıların maaşları ikiye, üçe
katlanmış, eleman bulunamaz hale gelmiştir. Türkiye’yi dünyada sözü dinlenir
geleceğin güçlü ülkesi kılacak olan jeopolitik varlığının yanı sıra bu genç ve
diri nüfusudur.