Dolar (USD)
35.21
Euro (EUR)
36.84
Gram Altın
2975.54
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
18 Aralık 2021

​Jeopolitik güç

Türkiye, diğer ülkelerin politik olarak yanlarına almak istedikleri bir ülke değil, jeopolitik olarak birlikte çalışmaya mecbur oldukları güçlü bir devlettir. Geldiğimiz noktada Avrupa, ABD’nin hegemonyası sonucu Türkiye olmadan savunmasını yapamaz duruma gelmiştir. Şu anda Avrupa’nın en güçlü ordusu Türk Silahlı Kuvvetleri’dir. NATO’nun Rusya sınırlarında yaptığı tatbikatlarda bu durum açıkça görülmektedir. Başta Polonya olmak üzere Rus yayılmacılığından endişe eden ülkelerin birinci derecede güvendikleri ülke Türkiye’dir.

Putin’in Rusya’yı güçlendirerek, yeniden Sovyetler dönemindeki eski güçlü konumuna getirmek istemesi bir Rus yayılmacılığına yol açmıştır. Daha önce Kırım’ı ilhak edip, Gürcistan’ın bir kısmına ve Donbas’a el koyan Rusya şimdi Ukrayna’yı gözüne kestirmiştir.

Ani bir Rus – Ukrayna savaşında her ne kadar ABD silahlı müdahalede bulunmayacağını açıklasa da uygulamalar onu göstermiyor. Rusya’nın Ukrayna sınırına yığdığı 200 bine yakın dev orduya karşı ABD de Balkanlardaki askeri yığınağını artırıyor. Dedeağaç’taki ABD üssüne gemilerin taşıdığı tank ve helikopter, oradan Balkan ülkelerindeki ABD üslerine naklediliyor.

ABD’nin Balkanlar’daki bu devasa yığınağına karşı Ukrayna’nın kendine güvenmesini sağlayan ve caydırıcı olan unsur ise Türk silahlı insansız hava araçları ve Aselsan’ın ürettiği tahrip gücü yüksek yeni mühimmatlarıdır. Bir bakıma Türkiye’nin güçlü desteğidir.

***

ABD, Türkiye’nin değerini ve jeopolitik önemini bildiği için onu her açıdan kuşatarak yönlendirmek için son 70 yılda ciddi kaynaklar ayırdı. Ancak bu çabalar, Türkiye’nin milliyetçi muhafazakâr bir yönetime kavuşmasına ve bağımsız politikalar üretmesine engel olamadı. Türkiye’yi son yıllarda güçlü kılan unsurlardan biri, 70 yıldan beri ilk kez ordusu ile bütünleşmiş sivil, muhafazakâr ve istikrarlı yönetimidir.

ABD akademilerinde eğitim alarak zihinleri ABD çıkarları doğrultusunda yıkanmış gizli FETÖ mensubu 25 bin subayın Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılmış olması, son yüzyılda ABD’ye vurulmuş en büyük darbedir. ABD’nin yıllar boyu harcadığı onca kaynak ve çaba bir anda yok olmuştur. Muhalefet partilerinin ABD’nin borazanlığını yaparak devletten tasfiye edilen bu elemanları görevlerine iade etme vaadleri de boşuna kürek çekmekten ibarettir.

Kore ve Vietnam’da aldığı darbelerden sonra kendi askerleri ile değil diğer ülkelerin askerlerini kullanarak vekâlet savaşlarına yönelen ABD çok güçlü bir kaynağını kaybetmiştir. Selçuk Bayraktar örneğinde olduğu gibi kendi kurumlarında yetiştirdiği uzmanları da elinden kaçırması ABD’nin gücünü törpülemiş, adeta sonun başlangıcı olmuştur.

***

Avrupa’nın aklı başında uzmanları, eski imparatorluk varisi ülkelerin yeniden dirilip ayağa kalktığını itiraf etmektedirler. Bunların başında da Çin, Rusya ve Türkiye gelmektedir. 1990’ların başından beri ABD’nin yürüttüğü dünya hâkimiyeti, yerini adım adım çoklu bir yapıya bırakıyor.

Türkiye, ülkeden gecen petrol ve gaz boru hatları sayesinde stratejik açıdan çok değer kazanmıştır. Azerbaycan’dan çıkarılan petrol ve gazın Türkiye’ye ulaşması ve Türkiye üzerinden diğer ülkelere taşınması, hem Türkiye’nin hem Azerbaycan’ın elini güçlendirmiştir. Diğer Türk Cumhuriyetlerinin de önünü açmıştır.

Azerbaycan’ı İran ve Rusya etkisinden kurtaran uluslararası enerji projeleri, yeni kurulan Türk Devletleri Teşkilatı’nın da temel stratejisini oluşturmaktadır. Bu teşkilatın güçlenmesi, Çin ile İran üzerinden değil, doğrudan Türk Cumhuriyetleri üzerinden yeni bir İpek Yolu’nu da gündeme getirecektir.

Türkiye’yi asıl öne çıkaran stratejik unsur ise genç kalifiye insan gücüdür. Bazılarının yaygarasına karşı üniversite eğitiminin yaygınlaşması, gençlerimizin her konuda eğitim seviyesinin yükselmesini sağlamıştır. Son günlerde ülkemizdeki yazılımcıların maaşları ikiye, üçe katlanmış, eleman bulunamaz hale gelmiştir. Türkiye’yi dünyada sözü dinlenir geleceğin güçlü ülkesi kılacak olan jeopolitik varlığının yanı sıra bu genç ve diri nüfusudur.