Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 May 2022

James Bode duruşu

13 Mayıs Cuma akşamı, Amerika Birleşik Devleri’nin Pensilvanya eyaletinde James Bode adlı bir taksici Uber benzeri bir uygulama olan Lyft sürücüsü olarak görev yapmaktadır. Lehigh Valley’den bir çağrı alan Bode adrese doğru gider, Fossil’s Last Stand adlı bir barın sahibi olan Carl ve Jackie Hartford çifti onu beklemektedir. Taksici beklenen yere gelir ve onu gören kadın yolcu arka kapıdan arabaya “Sen beyaz adam gibisin. İngilizce de konuşuyor musun?” diyerek biner. Kadınının tutumundan rahatsız olan Bode, bir anlık şaşkınlıktan sonra bu ifadenin uygunsuz olduğunu belirterek, “Direksiyonda oturan beyaz olmasaydı ne farkederdi?” der. Bode, kurduğu cümlenin hemen akabinde, kadının araçtan inmesini ister ve daha arabaya binmemiş olan erkek yolcuya kendilerine hizmet vermeyeceğini sakin bir dille ifade eder. Erkek yolcu, küfrederek “senin yüzünü dağıtacağım” diyerek tehdit eder. Taksici son kez tehditlerinden ötürü onları polise bildireceğini söyleyip iki yolcuyu da aracına almaz ve yaşadığı süreci sosyal medya hesabından paylaşır. Bode’ye ilk destek, çalıştığı firmadan gelir: “Bode’ye hoşgörüsüz nefrete anında cevap verdiği ve ayrımcılık karşıtı politikalarımızı desteklediği için minnettarız.” Sanatçısından siyasetçisine her meslek grubundan binlerce kişi James Bode’yi ırkçılığa karşı tavizsiz tutumdan dolayı destekler.

IRKÇILIKLIĞA SIFIR TOLERANS

Hepi topu 1 dakika süren olaydan çıkarılacak pek çok ders var. Öncelikle kadın yolcu pek çok farklı milletten insanın yer aldığı Amerikan taksi dünyası içinde bir beyazla karşılaştığı için kendi ırkçı ideolojisini rahatlıkla paylaşma zemini olduğunu düşünerek hareket ediyor. “Sen beyaz adam gibisin” dedikten sonra, “beyaz” taksiciden benzer ifadeler duyup yol boyu Hintli, Meksikalı yahut Arap şoförlere atıp tutmayı hayal ediyordu kadın. Taksici, hiç beklenmedik bir şekilde kendisiyle aynı ten rengine sahip bir insanın yaptığı ırkçılığa karşı duvar olup tavır gösteriyor. Eleştirmekle kalmıyor fiilen onları taksiden de atarak tepkisini bir adım öteye taşıyor. Beklenmedik sarsıcı tepki, ırkçı yolcuyu abandone ediyor adeta. Irkçılığa maruz kalan bir Asyalının, Afrikalının yahut Arabın böyle bir olaya tepki vermesiyle iki tarafında beyaz olduğu bir atmosferde bu tavrın yaşanması, yaşanan olayın etkisini büyütüyor.

Taksici, aldığı yolcunun ırkçı cümlesini duymazdan gelerek işine devam edebilirdi. Kurulan cümle taksicinin dışındaki farklı ırkları olumsuzluyordu çünkü. Taksicinin tereddüt etmeden cevap vermesiyle içinde bulunduğu konforlu alanı bir an bile tercih etmediğini görüyoruz. Burada bunun anlık bir tavır olarak algılanmaması gerekiyor. Taksici Bode, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Bu her yerde ve her zaman olması gereken yoldur. Hepimiz böyle bir adam olmalıyız. Rahatsızsanız konuşun çünkü bu onları rahatsız ediyor, olması gerektiği gibi” diyor. Bir insan kurduğu cümle ile bulunduğu yeri rahatsız ediyorsa, sinip ona geniş bir ifade alanı bırakmayıp anında, dozunda ve hakettiği bir biçimde cevap vermemiz gerektiğinin müşahhas bir örneği oluyor James Bode.

Irkçılara anladıkları dilden cevap vererek onları rahatsız eden Bode, bununla da yetinmeyip onları ifşa etmekten de geri durmuyor. Irkçı Carl ve Jackie Hartford çifti ile arasında geçen 1 dakikalık kaydı paylaşan Bode’nin videosunu milyonlarca kişinin izlediğini, yaşananların tartışıldığını ve ülkede ırkçı karşıtı gündem oluşmasına vesile olduğunu belirtelim. Şunun şurasında siyahilerin beyazlarla aynı tuvaleti kullanmaya başlamasının üzerinde elli yıl geçmemiş bir ülkenin daha geniş ırkçılık atılımlarıyla mücadelesinin daha uzun yıllar alacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.

İşin ilginç tarafı yüzlerce yıldır farklı dinlerin, farklı milletlerin bir potada uyum içinde yaşadığı coğrafyanın varisi olan Türkiye’de yükselen ırkçılığın tehlikeli boyutlara ulaşmış olmasıdır. Irkçılığın besleneceği kirli bir geçmişi olmayan ülkemizde, henüz birkaç yıllık gelişmelerden ötürü ırkçılık hastalığının bulduğu karşılık korkutucu boyuttadır. Bir belediye başkanı, şehrin görünen her yerine sığınmacılara “istilacı” diyerek hedef gösterip üzerine “Artık istenmiyorsunuz, dönün ülkenize” yazan afişleri asabilme cesareti gösterebilmektedir.

Irkçılık bir çeşit iltihap gibidir. İnsanın bağışıklığı düştüğü zaman bir şekilde yolunu bulur ve vücuda yerleşir. Fark edildiği anda mücadele edilmezse vücudun geniş alanlarına olmasa da en kritik yerlerine doğru hızla yayılır. Hastalık bir anda yüksek ateş ve halsizlik gibi belirtilerle kişiyi sosyal hayattan koparır, kendi içine çevirir ve bu hastalıkla mücadele uzun ve yorucu bir süreci beraberinde getirir. Dünya yansa, cevap verecek hali yoktur insanın. Kişinin, tıbbi yardımla enfeksiyonu yenmesine karşın vücudun savaştan yorgun düşmesi günlerce sürecek dinlenmeyle ancak geçer. Türkiye’ye ırkçılık virüsü bulaşmıştır. Bu hastalıkla sıfır tolerans yoluyla hızlı ve etkin bir şekilde, James Bode gibi tavizsiz mücadele etmek ve tavır üretmek gerekir. Bu mücadele derhal yapılmazsa, yayılan ırkçılık hastalığı Türkiye’yi -bölgesindeki yakıcı gelişmeler sürerken- yorgun düşürebilir. Hem saha hem de sosyal medya ırkçıların toplumu zehirleyici, parçalayıcı ve iğdiş edici üsluplarına terk edilmemelidir. Birkaç isabetli cümlesi olan geçmiş zaman siyasetçisinin söylediği gibi: “Bir memlekette namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça kurtuluş yoktur.”

Irkçı Hartford çiftine haddini bildiren, ırkçı karşıtı gündemi tek başına oluşturan ve duruşunun arkasını dolduran James Bode’ye teşekkür ediyoruz. Dünya, böylesine insanlara dünden daha fazla ihtiyaç duyuyor.