Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Ocak 2021

Jakobenizm Hala Diri

Geçtiğimiz günlerde CHP’li Fikri Sağlar “Başörtülü hâkimin tarafsızlığına güvenemem” şeklinde bir kelam etti. Geçmişte kendisini demokrat kimliği ile tanıdığımız bu zatın ve bağlı olduğu zihniyetin meğerse sadece kendilerine ve kendi zümrelerine demokrat olduğunu bir kez daha anlamış olduk.

Oysa ki bu zümrenin iman ettiği sosyal demokrasinin gerçekte demokrasi ve özgürlüklere şeksiz şüphesiz bağlı olduğunu zannederdik. En azından kitaplarda idealize edilen sosyal demokraside toplumu oluşturan sınıfların eşitliği ve özgürlüğünden dem vurulurdu hep. Ama gelin görün ki bizdeki aslan sosyal demokratların imanında şek ve şüphe var! Bağlı olduklarını iddia ettikleri sosyal demokrasinin amentüsünde bile kafaları karışık. Bir de karşı oldukları her fikriyattan bir parça nasiplenmişler, retorikte ve eylemde sosyal demokratlık dışında her türlü tavrı sergiliyorlar. Mesela faşizme karşılar ama yeri geldiğinde en sıkı faşist kesiliyorlar! Mesela antiemperyalist olduklarını iddia ediyorlar ama şu aralar ABD’den medet umar vaziyetteler! Hatta şu an Türkiye’nin en Amerikancı partisi CHP! Özgürlüklerden bahsediyorlar ama sıra başörtüsüne gelince, dini özgürlüklere gelince bir anda başımıza jakoben kesiliyorlar! Yani anlayacağınız bizim aslan sosyal demokratlar sosyal demokrasi dışında her şeye iman etmişler, bir sosyal demokrasiyi anlayamamışlar!

Ha unutmadan rahmetli Atatürk’ten sonra icat edilen Kemalizm ideolojisi doğası gereği yukarıdancı, gerici ve faşist bir ideoloji olduğu için bizim sosyal demokratlar bugün bu durumdalar! Çağdaş dünya ile bütünleşmek yerine kafaları 1940’ların otoriter, totaliter, baskıcı Türkiye’sine takılıp kaldığı için bugünü okuyamayacak kadar geri kafalılar! Oysaki ne ülke 1940’ların şartlarını yaşıyor, ne de dünya! Köprünün altından ne sular akmış gitmiş haberleri yok! Zannediyorlar ki toplum aynı toplum. Haso’lar Memo’lar diyerek aşağıladıkları, hor gördükleri, inançlarına saldırdıkları, hakir gördükleri, hizmetçiliğe, hademeliğe, çaycılığa layık buldukları insanların çocukları bugün ülke yönetiminde söz sahibi oldular, eğri ya da doğru siyasal elit Türkiye’de aktör değiştirdi! Zaten hazmedemedikleri de bu değil mi? Haso’ların, Memo’ların dinini öğrensin diye imam-hatip liselerine gönderdikleri çocuklar nasıl olur da cumhurbaşkanı olur, avukat olur, doktor olur, hakim olur? Mesele burada. Ha ille de olacaklarsa inançlarını, geleneklerini, her şeylerini bir kenara bırakıp onlar gibi olsalar, onların iman ettiği gibi iman etseler, onların yaşadığı gibi yaşasalar, onların giyindiği gibi giyinseler hiç bir sorun olmayacaktı! Kendileri gibi inanmayan, kendileri gibi düşünmeyen, kendileri gibi yaşamayan herkesi dışlayan, ötekileştiren, iten ve ayıklayan bu çarpık zihniyet, bugün sınıfsal imtiyazını kaybettiği için feryat ediyor!

Boğaziçi üniversitesine atanan rektör yüzünden koparılan kıyamete bakın! Sanki üniversite tek bir zihniyetin tapulu malıymış gibi hareket ediyorlar. Bulundukları mecralarda başkalarının olmasını gözleri götürmüyor. Neymiş rektör daha önce AK Parti’den aday olmuşmuş! Erdoğan’ın adamıymış! Peki 28 Şubat’ın zalim rektörü Kemal Alemdaroğlu kimin adamıydı?! Bugün Kemal Kılıçdaroğlu (Allah etmesin) cumhurbaşkanı olsa ve herhangi bir üniversiteye rektör atamak istese sanki AK Parti ya da BBP ya da MHP zihniyetinde ya da o partilerden birisine yakın bir adayı mı atayacak!? Tabii ki CHP kökenli ya da en azından CHP zihniyetinde birisini atayacak! Neymiş efendim akademisyenin siyasi bağı olmamalıymış. Tamam olmasın, biz de bundan yanayız. Akademisyenin kuyruğu hiçbir siyasi oluşuma bağlı olmasın, özgür olsun, özgürce yazsın, özgürce düşünsün ve üretsin. Şahsen ben de bundan yanayım. Şahsen ben de bir akademisyenin particilik düzeyinde bir merkeze bağlı olmasını doğru bulmam ama ülkeyi siz bu hale getirdiniz. Tek parti döneminde bütün kamu örgütlenmesi resmi olarak CHP’li değil miydi? Valiler aynı zamanda CHP’nin il başkanı değil miydi? 28 Şubat’ta millete zulmetsin diye üniversitelere atadığınız rektörler CHP çizgisinde ve zihniyetinde adamlar değil miydi? Şimdi bu jakoben kafa kalkmış başörtülü hâkimi, Boğaziçi rektörünü eleştiriyor! Akademisyen de olsa hukukçu da olsa insanların bağlı oldukları bir siyasi görüş olabilir. Bu ülkede üniversite hocalarından CHP kadrolarında siyasi görev alan kişiler yok mu? O zaman önce siz onları partinizden, meclisten, il, ilçe, genel merkez teşkilatlarınızdan temizleyin. Eğer Boğaziçi’ne atanan rektör siyasi görüşünü akademik ve idari işlerine karıştırıyorsa o zaman kalkar hesap sorarsınız! Yani ayrımcılık, yaparsa, adaletten saparsa...

Bizim ülkenin jakoben-faşist “solcuları” bu memleketin dindarlarıyla, muhafazakârlarıyla ve Anadolu köylüsüyle barışamadılar. Bu kafayla barışamazlar da. Bunlar jakoben kafalı adamlardır. Kafaları 1930’lara 40’lara takılıp kalmıştır. Bunlar ancak kendilerinden olanları sever ve sayarlar. Demokratlıkları da sahtedir, halkçılıkları da! Başörtüsü meselesine gelince söyleyeceğim tek söz ise şudur: Başörtüsü acilen anayasal güvence altına alınmalıdır. Bu yapılmadığı taktirde bu jakoben zihniyetin eline en ufak bir imkan geçtiğinde emin olun her şey eskiye döner. Demedi demeyin!