Dolar (USD)
32.57
Euro (EUR)
34.99
Gram Altın
2430.84
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

13 May 2019

"İzleniyoruz"

“Pentagon için yaşamsal önemdeki çeşitli coğrafyalarda halkların sosyal, kültürel ve politik olarak davranışsal tepkilerini anlamayı hedefleyen çalışmalar bütünü…”

Bu cümle ABD'nin 2008 yılında başladığı “Minerva Araştırma İnisiyatifi” ismi verilen projenin tanımı. Proje genel çerçevesi ile sayısal/dijital verilerin değerlendirilmesi” marifetiyle, bir bölgede gelişen sosyal bir hareketin başka bir bölgeye sirayet etme sürecinde “kritik kitle davranışlarının/dönüm noktalarının” nasıl geliştiğini tespit etmeyi hedefliyor. Toplumsal bir hareketin yayılması veya başka bir noktalara etki etmesinde harekete geçen kişilerin ve grupların özellikleri, ne zaman/hangi tetikleyici etkenlerden sonra harekete geçtikleri konusunda araştırmalar yapıyor ve raporluyor. Bu araştırmalarda özellikle ilgili bölge insanlarının izlediği TV programları, sosyal medya alışkanlıkları/paylaşımları ve karşılıklı diyaloglar inceleniyor. Şimdiye kadar raporlanan olaylar arasında Mısır olaylarından dünyanın birçok ülkesinde yapılan seçimlerin sonucuna kadar geniş yelpazede olaylar mevcut. Dikkat çeken hususlardan birisi incelenen olaylar arasında Türkiye’de 2013 yılında yaşanan “Gezi Olayları”nın olması…

İnisiyatif, geçen yıl ise çok ilginç bir araştırmaya daha imza attı. Araştırmanın başlığı “Kimler terörist olmuyor ve neden?” Başlığın altını ise şu içerik dolduruyor. Gelişen toplumsal hareketlerde siyasal olarak aynı görüşü paylaşan insanların bazıları neden militarizme yönelmiyor? Aynı toplumsal, sosyo-kültürel, sosyo-ekonomik şartları paylaştığı halde aşırılığa karşı meyilli olanlar ile olmayanlar arasındaki farklılıklar ve kendi içerisinde bu iki gruba dahil olan insanların ortak özellikleri ve düşünce, yaşam farklılıkları neler?

İnisiyatifin yaptığı araştırmalar şüphesiz sadece bunlarla sınırlı değil. Ancak genel hatlarıyla şu tespiti yapmak mümkün. Pentagon’un dünyayı yönetme politikasına hizmet etmek. Toplumsal olayları inceleyerek, anlamaya çalışarak yeni ayaklanmalar için planlamalarda bulunmak ve olası yeni planlamalarda hata oranını minimize etmek.

İnisiyatif içerisinde görev alanların paylaştığı senaryolardan birisinden de kısaca bahsedelim; “Kömür ile çalışan bir santralin neden olduğu hava kirliliğine karşı protestolar düzenleyen çevreci bir grup… Protestocuların ‘çözüm isteyenler’ ve ‘fitne çıkaranlar’ olarak aynı grupta ama farklı niyetli kişilerden müteşekkil olarak şekillendirilmesi ve grubun tavrının hedeflenen nokta istikametinde yönlendirilmesi, destek olmayan ‘diğerlerinin’ ise hedef gösterilmesi…” (Ne hatırlattı?)

Pentagon inisiyatife önemli oranda finansman sağlıyor ve anlaşılan o ki; 2008 yılından bu yana finansmanı devam ettirdiğine göre ciddi anlamda da istediği katkıyı alıyor. Yani kısaca; kendilerini “karar alıcılar” olarak görenler tüm dünya insanlarını özellikle gelişen teknolojinin nimetlerini de kullanarak inceliyor, gruplandırıyor, kullanıyor, yönlendiriyor, yönetiyor…

“Minerva Araştırma İnisiyatifi” gibi aynı hedef için çalışan belki yüzlerce çalışma grubu var. Yaş sınırlaması olmaksızın büyük oranda birer teknoloji bağımlısı bireyler olarak bilmemiz gereken şu ki; izlediğimiz programlarla ve kullandığımız sosyal medya hesaplarımızla, kişilik özelliklerimizi, karakterimizi, reflekslerimizi, zaaflarımızı hatta sırlarımızı kendi elimizle birilerine teslim ediyor, gönüllü olarak “izleniyoruz”. Buyurun bizler birer deneğiz, bizi analiz edin, şekillendirin ve dilediğiniz gibi “güdün” diyoruz. Sonunda ise “karar alıcıların” yazdıkları senaryolarda birer figüran oluyoruz. Tıpkı dünyanın dört bir yanında çeşitli ülke halklarının olduğu gibi…

Bu dakikadan sonra geri dönüş ne kadar mümkün bilinmez ama en azından bize gösterilene değil arkasına bakabilmeye, içimize yerleştirilmiş bizden gözüken yönlendiricileri tespit edebilmeye ve istikametimizi yolumuza konulan maksatlı yol işaretlerine uyarak çizmek yerine kendimiz çizmeye çalışabiliriz.