İYİ Parti'nin Gelecek ve Deva formülü
Yeni yasama yılının açılmasıyla ve pandemi ile mücadelenin toplumun her tarafından kanıksanmasıyla beraber yeni normali hayatımıza oturtmaya başladık. Artık başkentteki kulisler maske ve mesafe kuralına büyük oranda riayet ederek neredeyse günlük yapılan PCR testleriyle kaldığı yerden devam ediyor.
Şubat ayından bu yana siyasetteki birikim yeni yasama yılının başlaması ile birlikte boş geçen zamanların acısını çıkarıyor gibi.
AK Parti ayrılıkçıları başta olmak üzere MHP’nin “Askıda Ekmek” uygulamasına siyasetçilerden gelen eleştirilere Devlet Bahçeli tarafından ağır bir tonda cevap verildi.
İYİ Parti’de parti yönetiminde yer alan değişim sonrasında ayrılıkçı milletvekillerinin başını çeken Ümit Özdağ’ın İYİ Parti’nin İstanbul İl Başkanı hakkındaki “FETÖCÜ” çıkışına Meral Akşener, “Sayın Buğra Kavuncu, Sayın Ümit Özdağ’ın sözlerini, iddialarını, sizin tabirinizle imalarını ispatlayabilmesi için bir imkân sunuyor” diyerek konuyu zamana yaydı.
“Fakat benim, arkadaşlarımızın ne konuştuğu değil AK Parti Grup Başkanvekili Sayın Bülent Turan’ın ne konuştuğu önemli..” ifadesini kullanarak ilgiyi dağıtmayı hedefleyen Akşener’in Doğru Yol Partisi’nde (DYP), genel başkan yardımcılığı ve bakanlık görevinde bulunduğu 1997-1998 yıllarını hatırlatarak, “O dönemde 43 milletvekilinin DYP’den hangi şartlarda nasıl ayrıldığını biliyorum. Türkiye’ye nelere mal olduğunu da biliyorum” açıklamasını yaparken CHP’den hülle yoluyla gelen milletvekillerinin unuttuğu ortada...
İYİ Parti, MHP’den ayrılırken “çoğulcu” bir parti olmayı hedefleyerekmiş DYP, ANAP, Demokrat Parti ve DSP’lilerin de yer aldığı bir oluşuma gitmişti.
Seçimlerde MHP’den ayrılan küskünler dışında kayda değer bir oy gelmemesi bu isimlerin bir katkısının olmadığı düşüncesine neden oldu. Bu nedenle önce Lütfü Türkkan ile Aytun Çıray’ın önüne geçirildi. Ardından partinin kendi tabanına bağlı kalınması politikasının adımları atılmaya başlandı.
İlk kurulduğu zamanlarda geniş tabanlı bir parti olmak için söylem farklılığını da benimseyen İYİ Parti’nin zamanla milliyetçi söyleme geri döndüğünü görüyoruz.
Akşener ve eski ülkücüler, MHP’den gelen ve MHP yönetimiyle gönül bağı olan tabanına yoğunlaşmış durumda.
Parti içi dengeleri kabul etmeyen ve bu saatten sonra başka bir yer bulamayacağını bilen siyasiler ise “orman bizim değilse yakalım” anlayışını benimseyerek kılıçları çektiler.
İYİ Parti’nin ayrılıkçı vekillerinin parti kurma ihtimali oldukça az, istifa etmeleri de pek olası değil.
Bu durumda İYİ Parti’yi giderek yıpratacak ve parti yönetiminin ihraç konusunu gündeme getirmesine neden olacaklar.
Akşener’in parti içindeki bu gelişmeleri “demokratikleşme” olarak tanımlaması sürecin bu şekilde yürütülmesini kabul ettiği anlamına geliyor.
İYİ Parti’nin milliyetçi oylara dönmesinin sağlaması ise Akşener’in “HDP ile iş birliği yapılacağı” iddialarına verdiği sert yanıtta gizli.
Daha önce Selahittin Demirtaş’ın “kahvaltı” çıkışına sıcak yaklaşan Akşener’in Grup toplantısı sonrasında yaptığı açıklamalarla bu kapıyı HDP’nin suratına çarpması İYİ Parti’nin yeni ittifak arayışları içinde olduğunu da gösteriyor.
Hülle nedeniyle Kılıçdaroğlu’na “ahde vefa” gösteren Akşener’in Kılıçdaroğlu’nun merkeze aldığı “Erdoğan karşıtlığında birleşelim” politikasında gedik açacağı şimdiden görülüyor.
Demokratikleşme ve tek adam yönetimi eleştirileri ile AK Parti’den ayrılarak kurulan Deva ve Gelecek Partilerinin vatandaş üzerinde bir hikâye yazamaması Akşener’in planlarını boşa çıkarabilir.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “yuvaya dönün” çağrısı İYİ Parti’nin küskünleri için kabulü zor bir adım olsa da İYİ Parti’deki çatırdamalarla birlikte cesur girişimlerin görülme ihtimaline göz ardı edilmemeli.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın “Grup bile kuramayacaklar” söylemi bu senaryo ile büyük oranda gerçeği yansıtıyor olabilir.
Geçtiğimiz gün Milat’ın 10.yılını kutladığımız bir iklimde siyasetin sıcak nabzını Milat okurları için daha nice 10 senelerce tutmaya devam edeceğiz.