İyi ki Dergiler Var: Ay Vakti
İyi ki dergiler var, edebiyat
dergileri…Edebiyat ve kültür dünyamızda kendine has şair ve yazarları yetiştiren
edebiyat dergileri; çağa, mekâna, iktisadî-ekonomik sıkıntılar, değişen
anlayışlara inat ayakta kalmaya devam ediyor.
İstanbul’dan Ay Vakti, Birnokta
dergileri sürekli gelirken ara sıra Yedi İklim, Dil ve Edebiyat dergisi de
posta kutumuzda nadiren bulunmuştur. Ankara’dan Hece dergisi ve Hece öykü mutad
zamanlarda posta kutusunda aldığım dergidir. Çorum’da Şehir Defteri sürekli
gelirken, Erzurum’dan Hüma dergisini ancak Giresun’da iken alabildim. Burada
PTT’ye taşra dergilerini kollamak ve korumak işi düşer. Bizim muhite de yine
Gaziantep’ten BengiSU dergisi de Tayyip Atmaca üstadımızın yönlendirmesiyle
posta kutumuzdan alıp severek okuduğumuz dergilerden biri oldu. Bu arada
Maraş’tan Tayyib Atmaca üstadımızın öncülüğünde çıktığı Hece Taşları ve
Açıkkara dergilerinin de pdf şekilleri e-postamıza geliyordu.
Dergilerin son sayılarına bir bakalım.
Ay Vakti dergisi, Eylül-Ekim 2021
sayısı, 194. Sayıya ulaşmış. Kapak dosyası: Aforizmalar. Editör yazısı “Sana
Bana Gündeme Dair” ismini taşıyor. Altını çizdiğim cümleler şunlar. “Eleştiri
ve müstehzi almış başını gidiyor. Kölelik, illa boynunda zincir taşımak demek
değildir. Kabil’den özgürlüğe (!) kalkan uçaklardan düşenler, “onlar” için bir
tişört baskısına malzeme olacak kadar değerlidir sadece. Körler sağırları
ağırladıkça ağırlaşıyor yükümüz.”
Ay Vakti dergisinde bu sayıda yedi
şiir var. Nurettin Durman, Selami Şimşek, Ali Yaşar Polat, Ziya Karatekin,
Yavuz Ertürk, Ferhat Öksüz ve Güven Fatsa’nın şiirleri var. Nurettin Durman,
Yaralı Kimsesiz ve Üzgün şiiriyle okuyucuyu selamlıyor. Teberrüken şu mısraları
paylaşalım.
Yaralı kimsesiz ve üzgün
Bırakmak için ütopyalar
El ele vermiş çalışıyorlar
Şu gözünü sevdiğim dünya
Giderek küçülüyor gibi
Kendine çekiyor kendini
…
Şair Selami Şimşek de hemen her sayıda
Ay Vakti’nde şiirine rast geldiğim iki ü. şairden birisidir. Takip ettiğim
diğer dergilerde şiirleri çıkmıyor. Diğer başka dergilerde çıkıyor mu
bilmiyorum. Bunu niçin söylüyorum. Bir şair için gözünü ilk açtığı dergi, onun
için adeta bir mekteptir. Selami Şimşek, “Mürekkep Yazıyla Konuşur Yalnız”
şiirinden de birkaç mısra alalım. Dergiye ulaşamayanlar buradan okusun.
“bak mürekkep yazıyla konuşur yalnız
Gerçek şu ki darağacı aşk uçurtması
hallâc’a
Irmaklar yağmurlar dalgalar vahdetin
sesi”
Denemenin üstadı yazar Necmettin Evci,
“Kara Delikler, Kör Bakışlar” yazısıyla bize selam göndermiş. Bu denemede de altını
çizdiğim şifreli-kozmik cümleler var. Bu cümleleri okuyunca eminim sizler de
yazıyı iştiyakla okuyacaksınız. Şair–yazar Mevlana İdris, bir söyleşisinde
“psikolog gitsin kendi kitabını yazsın” dediği sözün karşılığını bu denemede
buldum desem yeridir. Necmettin Evci’den şifreli cümleler… “Yıllarca bakıyoruz,
bir şey göremedik. Bir şey görememek, bir şeyin görünmediğini bilmek de bir
şuur seviyesini ifade eder. Bir yanlış, çok ve çoğunluk tarafından tekrar
edildiği için doğruya dönüşmez. Görmek için yıllarca bakmak mı gerekir? Nereye
bakarsak bakalım kafamızdakileri görürüz. Görmeyi, görmenin usulünü bilenler
için bir anlık bakış yeterlidir. Arzumuz, temennimiz hiç olmazsa aydınların,
sanatçıların kör bakışla, körelmiş, büyülenmiş bakışla bakmamasıdır.”
Salih Uçak da Ay Vakti dergisinde
imzası tanıdık yazarlardan. “Göçmen” adlı denemesiyle bu sayıda dergide yerini
alıyor. Çok hızlı okuduğum denemesini bir defa daha okumalıyım. Gurbet elinde,
gurbet ilinde yazdığı bir deneme olsa gerek ki yazısı “göçmen” ismini almış. Şu
cümleleri de “Göçmen” denemesinden derledim. İzahı yok zamansız kesilmiş
biletlerin. Gecenin bir uçurumuna evrildiği saatleri yalnız ben bilirim. İrem’den
çöle düştük. Ne az sılam var ne çok gurbetim… Tarihin takvimlerde kaç
gösterdiğini hatırlamıyorum.
Derginin emektarı, yöneteni Şeref
Akbaba da “Harim-i İsmet” denemesiyle kendine dergide yer bulmuş. M. Akif için
“duasında kendini unutan adam” derler. Bu söz Şeref Akbaba için söylense de
yeridir. Varsa yoksa Ay Vakti dergisi… Şeref Akbaba hep arkada kendini
saklamıştır. Üstadımız Şeref Akbaba’dan da birkaç cümle paylaşalım. “ Bize
emanet edilen, bizden istenen nedir? Emin olmak, emniyet edilen olmak her daim
erdemdir. Aile ve diğer değerler harim-i ismetimizdir.”
Ay
Vakti dergisi, Yahya Kemal’in tabiriyle İstanbul’un fethini gören Üsküdar’da
çıkıyor. İstanbul’dan Anadolu’ya göz kırpan, Anadolu ruhunu taşıyan ve
Anadolu’dan beslenen bir dergi olarak yoluna devam ediyor.