İt ürür, kervan yürür
İşler ne zaman çetrefilli bir hâl alsa, patron maiyetindekileri etrafına toplar “size bir iyi, bir de kötü haberim var” diyerek meramını anlatmaya başlar.
Dün de Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan, Kabine Toplantısı’nın ardından kameraların karşısına geçip
önce Kovid-19 salgını yüzünden inim inim inleyen milyonlarca esnafa verecekleri
destek paketini açıkladı. Ardından ise kötü haberi verdi. Erdoğan’ın kötü
haberi “Ülkemizin içinden geçtiği kritik
dönemde tüm vatandaşlarımızdan birikimlerini dövizden Türk Lirası’na çevirerek
üretim ve istihdama katkı sağlayacak yatırımlara yönelerek mücadelemize destek
vermelerini bekliyorum...” çağrısıydı. Erdoğan ne zaman bu türden bir çağrıyı
yinelese arkasından Türkiye’yi sarsan itibar suikastları vukû bulur.
Zor
şartlarda ayakta kalmaya çalışan esnaf, Erdoğan’dan aldıkları müjdelerin
keyfini yaşayamadan gece yarısı jet hızıyla kötü haber ABD’den geldi.
ABD Hazine Bakanlığı,
Rusya’dan S-400 Hava ve Füze Savunma Sistemleri’nin satın alınması nedeniyle
Türkiye'ye yönelik yaptırımlarını açıkladı. S-400 yaptırımı kapsamında 12
maddelik yaptırım listesi, gece yarısı gündeme bomba gibi düşerek tartışmaların
seyrini değiştirdi.
Sürpriz mi
oldu? Hayır.
Çünkü
Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belliydi. 10 Aralık’ta Türkiye’yi ameliyat
için yaptırım masasına yatıran “Haçlı
İttifakı” AB(D), “ölümü gösterip sıtmaya razı etmek” için kararını Mart
ayına bıraktı. Her zaman pusuda bekleyen “Küresel
Haydut”ların baş aktörü ABD ise çekmecede hazır beklettiği S-400 dosyasını piyasaya
sürdü.
*
Oysa ABD
Başkanı Donald Trump, 2019’da Osaka’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la
yaptığı 35 dakikalık görüşmesinin ardından düzenlediği basın toplantısında bir
itirafta bulunarak, “Obama yönetimi
sırasında Türkiye bizim Patriot füzelerimizi almak istedi, fakat satmadılar.
Türkiye müttefikimiz olmasına rağmen bu hiç adil değildi. Sürekli ‘hayır’
dediler. Türkiye’ye haksızlık yapıldı. Onlar da gitti Rusya’dan S-400 Hava
Savunma Sistemi’ni aldı...” ifadelerini kullanmıştı.
Hani
Türkiye’ye haksızlık yapılmıştı!..
“Karakolda
doğru söyler mahkemede şaşar!..” sözünün “ABD
üst aklı”nda vücut bulmuş haline bir kez daha şahitlik ediyoruz.
CAATSA
yasası kapsamında alınan bu hukuksuz ve skandal yaptırımların hedefinde hiç
şüphesiz yıldızı parlayan Savunma Sanayii Başkanlığı, Savunma Sanayii Başkanı
İsmail Demir ve 3 yoldaşı var.
Bu yaptırım
karlarıyla Türkiye’ye açık açık “fazla
oluyorsunuz” deniliyor.
Bizde bir
atasözü der ki: “İt ürür, kervan yürür”.
ABD’nin
yediği bu türden herze bir değil, iki değil, son da olmayacak.
*
ABD Hazine
Bakanlığı, 2018 yılında da papaz Andrew Brunson’ın “haksız tutukluluğu” gerekçesiyle Adalet Bakanı Abdulhamit Gül ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya karşı yaptırım kararı aldığını açıklamıştı. Bakanları
ABD’deki mal varlıklarıyla tehdit etmiş, bütün ilişkilerini askıya almıştı.
Halkbank davasını
hâlâ başımızda Demokles’in kılıcı gibi sallıyorlar.
Diğer
taraftan çıkıp da darbe yaptırdıkları, milletin kanını akıttırdıkları FÖTÖ ile ilgili bir milim adım atmıyorlar.
Bunların “adalet”i bu!..
*
Bu yaptırım
kararları AK Parti Hükümeti’ne karşı değil, Türk milletine yapılmıştır.
Bu onursuz
davranış karşısında bir tek bile çatlak sese tahammülümüz yok.
Onun için
tek yürek olmalıyız.
Vatan
hamasetle sevilmez;
Dövizciler
cephesi...
Siyasetçiler
cephesi...
Finansçılar
cephesi...
Sanayiciler
cephesi...
Halk
cephesi...
Anlayın artık; Küfür Tek Millettir.
Hamiş:
ABD’nin bu
hukuksuz yaptırımına en hızlı tepki Can Azerbaycan, Cive Pakistan, S-400’ü
satan Rusya ve ezeli düşman İran’dan geldi. Türkiye’yi bir kaşık suda boğmaya
çalışan Yunanistan’ı da unutmayalım; şimdilik AB’den alamadığı güzel haberi ABD’den
aldığı için sevindirik krizine girdi!..