İstismar
Nesepsiz bilgi ve yorumlar PARLATILARAK, ilgiyi bir mıknatıs
gibi kendine çekiyor günümüzde. Hal böyle olunca da araştırmadan, sorgulamadan
ve kritik etmeden inandıklarımız, doğru istikameti bulmamızı zorlaştırıyor.
Sonuç olarak da düşüncelerimiz, BİRİLERİNİN YÖNLENDİRDİĞİ algıya göre
şekillenmeye başlıyor. İşte tam da burada “ALGI OPERASYONU” dediğimiz olgu
geliyor aklımıza. Zira “kamuoyunu doğru
olmayan bilgilerle yönlendirmeye veya etkilemeye algı operasyonu” deniyor.
1960’larda darbeye zemin hazırlamak için, Adnan Menderes’in “12 UÇAK DOLUSU
MÜCEVHERİ KAÇIRIRKEN YAKALANDIĞI, YÜZLERCE ÖĞRENCİNİN İSE KUYULARA ATILIP,
KIYMA YAPILDIĞI” yalanlarını hatırlayın mesela. Yahut 28 Şubat’ta oynanan
oyunu, hatta AĞAÇ BAHANESİYLE kitleleri yanıltarak, hükümeti düşürmeyi
amaçlayan Gezi olaylarını… Her birinin algı operasyonuna verilebilecek, en
bariz misaller olduğunu kim inkâr edebilir ki? Sadece bu kadar da, değil
elbette… Nitekim bu mevzuda, ülkemizin bagajı öylesine dolu ki… Eğer hepsinden
bahsetmeye kalksak, bir külliyat tamamlamak işten bile olmayacaktır. Fakat
günceliğini koruması hasebiyle; PKK/YPG’nin adını anmadan, terörün
lanetlenmesinde de AYNI MOTİVASYONDAN söz edebiliriz. Tabi düne kadar “milli
yas” için tepinip, yılbaşında göbek atan zihniyet de cabası…
Anlayacağınız birileri amaca giderken, toplulukları KENDİ
ÇIKARLARI adına yönlendirmekten hiç çekinmiyor maalesef. Bunun içerisinde bir
yalanı sürekli dile getirerek inandırmak da var, yayılan asılsız bilgilerden kamuoyu
oluşturmak da… Keza bunun en son örneğine de, Süper Kupa finalinde yakından
şahitlik ettik. Nasıl mı? Çok detaya girmeyeceğim ama maçın Arabistan’da
oynanmasını isteyen İKİ KULÜP BAŞKANIYKEN, birilerinin Sn. Erdoğan’ı suçlaması tam
da bu demek değil mi? Yâda maçtan önce İSTİKLAL MARŞI provalarının yapıldığı
duyulurken, bazı seyircilerin ellerindeyse TÜRK BAYRAKLARI ve ATATÜRK resmi
taşıdığı görülürken, bunun yasaklandığı haberlerine ne demeli? Hadi onu da geçtik.
Peki, Atatürk Filmini kaldıran bir dijital platforma tek laf edemeyenlerin, şimdi çıkıp DUYAR KASMASINI nasıl okumalıyız o
zaman? Yanlış anlaşılmasın sakın! Kimsenin samimiyetini sorgulamak gibi bir
niyetimiz yok. Zaten bunu bilememiz de imkânsız. Ancak bu olayların Atatürk
istismarcılığı yapılarak, Erdoğan aleyhtarlığı, Arap düşmanlığı ve değerlerimize
küfretmeye kadar MAHİRCE EVİRİLMESİ, kafalarda soru işaretleri doğurmuyor da
sayılmaz.
Hülasa algılarımızla oynayıp, bizi içerde kaosa sevk etmeye
çalışan odaklar olduğu aşikâr. Yani Türkiye'nin çıkarlarına yönelik, sinsi bir
operasyon ve sabotaj girişimi mevcut başka bir değişle. Geçenlerde yakalanan Mossad
ajanlarının bununla ilişkisini sorarsanız, ihtimal dâhilinde görülebilir. Ama sosyal
medyadaki BOT hesaplardan, birilerinin bu işler için zemin hazırladığı da şüphe
kaldırmaz. O zaman söyleyeyim! Türk Bayrağı bizim onurumuz, gururumuz ve
kırmızı çizgimizdir. Atatürk ise Sn. Cumhurbaşkanımızın ’da belirttiği gibi “bu
ülkenin banisidir”. Tamam, İngiliz beslemesi olan Şerif Hüseyin, Osmanlıyı
arkadan vurmuştur tarihte. Lakin Kurtuluş Savaşında bizlerle aynı safta
mücadele veren, Arap kardeşlerimizin olduğunu da yadsıyamayız. Şayet iddia
edildiği gibi olmasaydı, Arabistan’ı tanıyan ilk lider GAZİ olur muydu hiç? El
hak olmazdı… O yüzden “ATATÜRK ve BAYRAK” meselesi ASLINDA YOKKEN ortada,
hadiseyi algıya dönüştürenlere karşı dikkatli olmak zorundayız kısaca. AKLINI
KİRAYA VEREN tiplerin, tahriklerine kapılmamak da elzem konuma sahip. Siz
bakmayın, bu durumdan siyaset devşirmeye çalışan malum çevrelere. Zira onlara
en güzel cevabı, SANDIKTA anladıkları dilden vermek boynumuzun borcu. Yoksa Sn.
Erdoğan’ın; “daha düne kadar 'Siz Atatürk'ün askeri değil itlerisiniz'
diyenlerle, el ele kol kola yürüyenlerin, bizim nezdimizde hiçbir kıymeti
harbiyesi yoktur” ifadeleri üzerine daha ne söylenebilir ki? Bilmem, yanılıyor
muyum? Siz ne dersiniz?