İstiklâl ve istikbâlimize bomba
Eski Türkiye’deki karanlık günleri
tekrar hatırlatmak isteyen eli kanlı teröristler dün İstiklâl’de bir kez daha
düğmeye bastı. Bu bombayla sadece canlarımıza değil, hem İstiklâl hem de
İstikbâlimize kastettiler.
Uzun bir sessizlikten sonra
İstanbul’un göbeğinde eyleme gecen eli kanlı hainler dün saat 16.20’de dünyanın
kalbinin attığı, 72 milletin ziyaret ettiği Beyoğlu İstiklâl Caddesi’nde Suriye
uyruklu Ahlam Albashır isimli bir
kadın teröristi kullanarak sansasyon oluşturacak çok yönlü bir propaganda için
harekete geçti.
Caddedeki bir bankta uzun süre oturan
kadının beraberinde getirdiği çantayı bırakarak harekete geçmesinden kısa bir
süre sonra bomba patlatıldı. Her zaman olduğu gibi yine, yeniden masumlar hedef
alındı: 2’si ağır 81 yaralı, 8 ölü. Talimatın perde önündeki adresi belli: Kobani. Perdenin arkasındaki gözükmeyen
elin ise ABD olduğuna neredeyse hiç şüphe yok. 24 saat geçmeden derdest edilen eli
kanlı bombacı sorgusunda, PKK/PYD/YPG terör örgütünce istihbarat elemanı olarak
yetiştirilen Ahlam Albashır her şeyi
birer birer itiraf etti.
Son yıllarda hem dağda, hem de
uluslararası arenada kan kaybeden terör örgütü PKK/PYD/YPG, bu kanlı eylemle
çok yönlü bir propaganda yapmayı amaçladı.
Hem de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere Endonezya’nın Bali Adası’na
hareket edeceği seyahatin saatler öncesinde... Amaç; bombanın patlatılmasından
sonra oluşacak panikle Cumhurbaşkanı bu toplantıya katılımı engellenerek,
dünyaya mesaj verilecekti. Olmadı.
Hem de uzun bir süredir resmi görüşme
gerçekleştirmeyen AK Parti ve HDP’nin “başörtüsüne
anayasal güvence teklifi” için müzakere masasına oturmasından sonra...
Hem de PKK’ya destekleri açık seçik
ortada olan İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine başvurması sonucu,
Türkiye’nin “kırmızı çizgi” olarak
öne sürdüğü desteğinizi çekin ültimatomunun karşılık bulmasından sonra...
Hem de 8 Kasım’da Türkiye’yi ziyaret
eden İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’un,
Türkiye, Finlandiya, İsveç tarafından NATO Madrid Zirvesi’nde 28 Haziran’da
imzalanan Üçlü Muhtıra’nın taahhütlerini yerine getireceklerini açıklamasından
sonra...
Hem de Nisan ayında başlayan ve ara
vermeden devam eden Pençe-Kilit Operasyonları sonucu inlerinin kullanılamaz
hale getirilmesinden, 455 teröristin etkisiz hale getirilmesinden sonra...
Cudi’yi, Tendürek’i, Kandil’i,
Mahmur’u, Sincar’ı, Kobani’yi, Beka’yı, Gabar’ı PKK/PYD/YPG’ye dar eden
Türkiye, uluslararası arenada eli kanlı teröristlere yardım ve yataklık eden
ülkelere geri attırmasından sonra...
Nefes alamayacak hale gelen PKK/PYD/YPG
bombayı patlattı.
Amaç; en başta toplumu paniğe sevk
ederek huzursuzluğu artırmak. Ardından da 50
milyon turist, 44 milyar dolar gelirle dünyanın cazibe merkezi olan
Türkiye’nin güvenli ülke olmadığı yalanını yaymak. Nasıl?.. Medya ve sosyal
medya aracılığı ile.
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı
aldığı tedbirlerle hem yazılı, hem de dijital medya üzerinden “bomba” propagandası yapılmasına,
yayılmasına izin vermedi. Fakat dış basında zil takıp oynayanların haddi hesabı
yok. Bunlardan birisi de ABD merkezli yayın organı New York Times. İstiklâl
Caddesi’ndeki bombalı saldırıyı sosyal medya hesabından paylaşan New York
Times, “Her yıl dünyanın dört bir yanından
Türkiye’yi ziyaret eden on milyonlarca turistin çoğu, Pazar günkü bombalamanın
gerçekleştiği bölgede vakit geçiriyor” ifadeleriyle alçaklığını gösterdi.
Yetinmedi ardından da bir tweet atarak, “Türkiye
turizm sektörü koronavirüs pandemisinden kurtulmak için çalışırken, patlama
yıllarca süren sakinliği paramparça etti” vurgusuyla kinini turizm algısı
üzerinden kustu.
Alçaklık, algı ve dezenformasyonda
sınır tanımayan, doğrudan ve dolaylı olarak teröre destek veren ABD ve Avrupa
ülkeleri, patlamanın ardından “Türkiye’nin
yanındayız” açıklama ve bildik tepkileriyle bizi yine şaşırtmadı.
Sakın unutmayın!..
İstiklâl Caddesi’ndeki sivillere
yönelik kanlı patlama, bazı ülkelerin terör örgütlerine verdiği desteğin
doğrudan ve dolaylı neticesidir. Yapılan kötülük kimsenin yanına kâr kalmaz.
Gün gelir bu terör bumerang gibi sizi de vurur.
***
BİR ÖLÜR, BİN DİRİLİRİZ
Pazar günü İstiklâl Caddesi’nde
gerçekleştirilen menfur saldırı ilk değil, son da olmayacak...
Haksızlıklar karşısında susmayan
ümmetin hamisi Türkiye; nerede bir
mazlum görse hepsini ana şefkatiyle bağrına basıyor. Sessizliği bozuşunun
bedeli olarak da; kâh FETÖ’yle, kâh PKK’yla, kâh canlı bombalarla, kâh ekonomik
darbelerle terbiye(!) edilmek isteniyor. Pusuda bekleyen “korku imparatorluğu”nun eli kanlı kiralık katilleri FETÖ, DEAŞ,
TAK, PKK birer birer sahaya sürülüyor.
12 Ocak’ta İstanbul Sultanahmet’te 11,
17 Şubat’ta Ankara Çankaya’da 29, 13 Mart’ta Ankara Kızılay’da, 38, 19 Mart’ta
İstanbul İstiklâl Caddesi’nde 5, 28 Nisan’da Bursa’da 1, 1 Mayıs’ta Gaziantep
Şehitkamil’de 4, 7 Haziran İstanbul Vezneciler’de 13, 28 Haziran’da İstanbul
Atatürk Havalimanı’nda 45, 15 Temmuz’da genelde Türkiye özelde İstanbul ve
Ankara’da 246, 20 Ağustos’ta Gaziantep Şahinbey’de 57, 26 Ağustos’ta Cizre’de
13, 9 Ekim’de Şemdinli’de 17, 16 Ekim’de Gaziantep Şahinbey’de 4, 10 Aralık’ta
İstanbul Beşiktaş’ta 46, 17 Aralık’ta Kayseri Melikgazi’de 15 insan “canlı bomba”lar tarafından katledi.
Türkiye’nin Suriyeleşmesi için düğmeye basanlar, 2016’da tam 17 kez milleti yasa
boğdu.
Uzun bir sessizlikten sonra dün yine
ortaya çıkan eli kanlı PKK/PYD/YPG terör örgütü masum 8 insana kıyarken, 2 ağır
81 canımızı yaraladı.
Fakat nafile!.. Dün başaramadılar,
bugün de başaramayacaklar.
Biz millet olarak “bir ölürüz, bin diriliriz” amma;
canımız çok acıyor.
Bıçak kemiğe çoktan dayandı; “Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek
Devlet” ruhunu artık sözde değil özde ve her nefeste hissetmek zorundayız.
Onun için emrolunduğu gibi olmalıyız; düştüğümüz yerden kalkıp, “Hak” ile “bâtıl” mücadelesinde Hak’tan yana tavır koymalıyız.
Hayatını kaybedenlere rahmet,
yaralılara şifâ diliyoruz.