Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

17 Mart 2020

İstiklal Marşı mahzun

İstiklal Marşının kabulünün 99. yılı, 12 Mart günü kutlandı.

Maarif Vekaleti, 1921 yılı başlarında, İstiklal Marşı için, güfte yarışması düzenledi, yarışmaya 724 şiir katıldı. O sırada Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif, yarışmaya para ödülü konulduğu için, katılmamıştı. Maarif Vekili Hamdullah Suphi’nin ısrarı üzerine, o sırada ikametgâhı olan Taceddin Dergâhı'nda şiirini yazdı. Akif'in yazdığı İstiklal Marşı, 12 Mart 1921 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, Maarif Vekili Hamdullah Suphi tarafından okundu ve alkışlar arasında kabul edildi.

Akif, İstiklal harbi mücadelesine katılmaya karar verdikten sonra, on iki yaşındaki büyük oğlu Emin’i de yanına alıp, 10 Nisan 1920’de İstanbul'dan, gizlice yola çıktı. Ali Şükrü Bey’le buluşarak, Geyve’ye ulaştı. Buradan Büyük Millet Meclisi’nin açılışının ertesi günü 24 Nisan 1920'de Ankara’ya vardı. Mustafa Kemal'in teklifiyle Burdur milletvekili seçildiğinde, kendisinin haberi olmadan, Biga'da en çok oyu alarak, vekil seçilmişti. Burdur vekili olarak anıldı.

Mehmet Akif, Burdur, Konya, Kastamonu, Eskişehir, Afyon gibi Anadolu'nun bir çok şehrinde, askere gidenlere ve halka yönelik konuşmalar yaptı. Kastamonu Nasrullah Camii'nde verdiği vaaz, Sebilirürreşad dergisi vasıtasıyla, Anadolu'nun bir çok şehrine gönderildi ve halkta çok büyük bir te'sir meydana getirdi.

Akif için zor günler başlıyor

Milli Mücadele kazanılmış, Ankara'da ikinci dönem Milletvekilliği seçimlerine Akif ve O'nun gibi İslami hassasiyeti olanların, seçime girmesi engellendi. Mustafa Kemal'in oluşturduğu yeni kabine ve hükümet İslami değerlere karşı, bir mücadele başlatmıştı. Önce Halifelik kaldırıldı, ardından tevhid-i tedrisat kanunuyla, latin harfleri kabul edildi. Bütün bu gelişmelerden dolayı hayal kırıklığına uğrayan Mehmet Akif, 1923 Ekim'inde Abbas Halim Paşa'nın davetini kabul ederek, Mısır'a gitti. İki yıl kışları Mısır'da, yazları Türkiye'de geçirdi.

Milli Mücadeleye destek vermiş ve kazanılmasında büyük emekleri bulunan bir çok siyaset ve fikir adamı; yeni idare tarafından istenmeyen kimse ilan edildi. 1925 yılında Şeyh Said isyanı gerekçe gösterilerek; hükümetin yeni politikalarını benimsemeyen Hüseyin Cahit (Yalçın), Ahmet Emin (Yalman), Velid Ebüzziya ve Eşref Edip (Fergan), Kazım Karabekir Paşa gibi bir çok kimse, İstiklal Mahkemeleri tarafından tutuklanıp, yargılandılar. Mehmet Akif'in, hak ettiği emekli maaşı bağlanmadı. Polis tarafından takip altına alınması, çok zoruna gitti. Bunun üzerine 1925 yılı sonlarına doğru Mısır'a gitti. Bu gidişini Şefik Kolaylı'ya şöyle ifade ediyor:

"Arkamda hafiye gezdiriyorlar. Ben, vatanını satmış ve memlekete ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammül edemiyorum. İşte, bundan dolayı gidiyorum."

Mehmet Akif Mısır'a gitmeden önce, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki bütçe müzakereleri esnasında 21 Şubat 1925 günkü oturumunda, alınan bir karar üzerine; Diyanet İşleri Reisliği, Kur’ân-ı Kerîm’in tefsiri için Elmalılı Muhammed Hamdi’ye, tercümesi için de Mehmed Âkif’e teklifte bulunuldu. Âkif, yapılacak çalışmanın dinî ve ilmî sorumluluğunu düşünerek, uzun bir tereddütten sonra, tercüme yerine meâl denilmesi ve Elmalılı M. Hamdi’nin hazırlayacağı tefsirle birlikte basılması şartıyla, teklifi kabul etti. 1926-1929 yılları arasında yoğun bir mesai sarfedip, tercümeyi bitirdi. Fakat vefatına kadar, üzerinde çalışmaya devam etti.

Ezan, kanun zoruyla Türkçe okutulduğu yıllarda, namazların da devlet zoruyla, Kur’an’ın Türkçe tercümesiyle kıldırılacağı endişesini taşıdığından; yaptığı anlaşmayı feshedip, avans olarak aldığı bir miktar parayı, geri verdi ve çalışmasını teslim etmedi.

Âkif’, hastalanarak Mısır’dan Türkiye’ye geldiği sırada, geri dönmediği takdirde tercümenin yakılmasını vasiyet eder.1961 yılında vasiyet Kahire’de yerine getirilir.