İstihdam mı enflasyon mu seçilecek
Türkiye ekonomisinde ara formülleri bulmak epey zor.
Emtianın ve aramallarının bir kısmının yurt dışından gelmesi
kur şoklarının yaşandığı dönemlerde ön görülemez enflasyon artışlarını
beraberinde getiriyor.
Geçtiğimiz hafta Ticaret
Bakanı Mehmet Muş, ihracat rakamlarını dünyada kullanılan farklı
uygulamalardaki duruma göre kapsamlı bir şekilde açıkladı.
Böyle bir açıklama takdire şayan doğrusu.
Bakanlarımızın birçoğu şifahi açıklamayı tercih ediyor.
Çok az bakan alanıyla ilgili parasal verileri kamuoyuyla
paylaşıyor.
Vatandaşların toplanan vergilerin nerede kullanıldığını
öğrenme hakkı çoğu zaman unutuluyor.
Türkiye için bir siyaset alışkanlığı olsa da toplanan
vergilerin nerede harcandığı çok açık bir şekilde anlatılmalı.
Yani hesapverilebilirlik olmalı.
Sayıştay milletin ortak aklı olan TBMM adına vatandaşın
menfaati için gerekli denetlemeleri yerine getiriyor.
Ortaya çıkan usulsüzlükler ise savcıların görev alanına
giriyor.
Hemen bir kamu davası açılarakkamunun hakkını aranıyor.
Teorikte bu şekilde yürütülmesi gereken sistemde aksaklıklar olduğunu
söylemek malumun ilanı olur.
Yargının bu meselelerle daha fazla ilgilenmesini sağlayacak 4.Yargı Paketi TBMM’de bu hafta görüşülecek.
Yargı paketleriyle yavaş yavaş ilerleyen yapısal reformların
daha da hızlanması gerekiyor.
Hızlanmaya en büyük gerekçe iseTÜİK tarafından açıklanan
haziran enflasyon oranlarıyla oldu.
Tüketici Fiyat
Endeksi (TÜFE), bir önceki aya göre yüzde 1,94 oranında artışla haziran
ayında bir önceki yıla göre yüzde 17,53 olarak
gerkçekleşti.
Beklentileri bir puan aşıldı.
Merkez Bankasının yüzde 19 fonlama faizine rağmen normalleşmeyle
beraber iç piyasada artan talebin enflasyonu artırdığına inanılıyor.
Ama asıl sorun üreticilerin artan maliyetinde saklı.
Yurt İçi Üretici
Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) bir önceki aya göre yüzde 4,01 artış sergileyerek
haziran ayında önceki yıla göre yüzde 42,89
seviyesinde ölçüldü.
Pandemiyle küçülen ekonomileri dengede tutmak isteyen
devletler bol para arzıyla harcamaya devam edilmesini sağlayarak ekonomilerinin
küçülmesini engellemeye çalıştılar.
Fakat piyasaya verilen bu paraların büyük çoğunluğu finansal
piyasalara aktı.
Pandemide işsiz kalan insanlar da finansal piyasalara ilgi
gösterince üretim artışını sağlayacak kaynakların finansal araçlara
yönelmesinin zengini daha zengin fakiri daha fakir hale getirdiği görüldü.
Tüm dünyada aşılamanın etkisiyle bir anda artan talep
patlaması, emtia ve aramallarında maliyetleri yükseltti.
Bir de üstüne TL’nin yabancı paralara karşı değer kaybetmesi
üreticilerin maliyetlerini bir yılda yüzde 43’e yakın oranda artırdı.
Buna rağmen tüketiciye yansıyan enflasyon oranı ise ancak yüzde
18 sınırında kaldı.
Üretici bu farkı bir şekilde kapatacaktır.
Üretici maliyetlerindeki artış nedeniyle yapılacak zamları
frenlemek için ithalatın sıfırlanması iç piyasanın üretim iştahını düşürecek bu
da istihdam verilerine olumsuz yansıyacaktır.
Bir asgari ücretlinin işverene maliyetinin bugünün kuruyla
485 ABD doları (4.203,56 TL)olması aynı ücretin Çin’de 531 ABD Dolar,
Vietnam’da ise 250 ABD Doları bulması Türkiye aslında avantajlı bir dönemeçte
bulunduğunu gösteriyor.
Ticaret Bakanlığı ithalat ve ihracat kalemlerini kamuoyuna
bir bir ilan edecek bir sistem geliştirir bunların maliyet ve satış fiyatlarını
da bu sisteme işlerse bir de buna Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile teknoloji
desteği Hazine ve Maliye Bakanlığı ile de vergi kolaylığı getirilirse ihracatta
artışın önünü hiçbir şey almaz.
Üstelik yabancı yatırımcıya bile ihtiyaç duymadan
yapılabilir.
“Gerçekten olur mu?” diyen kıymetli okuyucularım. Kesinlikle
olur...
Bunların yanına bir de;
Etik yasası, Kopenhag Kriterleri ve Mali Kural
zorunlulukları eklenirse bak sen gör o zaman...
Kamu yatırımlarının (stratejik ve istihbarat içerikli
olanlar hariç) şeffaf, anlaşılır ve ulaşılabilir veriler çerçevesinde
kamuoyunun denetimine sunulması sistemde üreyen/üretilen paranoyaları yok eder.
Ben bir de bunlara Anayasa Değişikliği ile iktidarlarin (Merkezi ve Yerel Yönetimler) ancak yönetim sürelerinde ödeyebilecekleri kadar borçlanması eklenirse bu iş tamamdır.