İstihbarat Zafiyeti
Olay: Suruç'ta bomba patladı. 32 ölü.
Açıklama: ABD menşeili düşünce kuruluşu Türkiye raporu yayınladı. Terör olaylarının Batı illerine sıçrayabileceğini açıkladı.
Açıklama: HDP Eşbaşkanı Demirtaş: "Zannediyor musunuz ki Bodrum Cizre'ye çok uzak? Uzak değil. Her yer birbirine çok yakın. Cizre yanarken Bodrum'daki mutlu olabilir mi? Cizre yanarken İstanbul'daki, Edirne'deki sessiz kalırsa yarın kardeşlikten nasıl söz edecek?"
Olay: Ankara, İstanbul ve İzmir'de bombalar patladı.
Açıklama: HDP Eşbaşkanı Demirtaş: "Ankara'da patlayan bombanın faili devlettir."
Analiz: ABD'li düşünce kuruluşu: "Türkiye'nin Batısı yeni bir çatışma alanına dönebilir"
Olay: İstanbul'da çevik kuvvet otobüsüne bombalı tuzak. Ardından Muş'ta 1 ton bomba yüklü araç yakalandı. Ertesi gün Mardin Midyat'ta bomba yüklü araçla emniyete saldırıldı.
Soru: Bombayla yüklü bir otomobil nasıl oluyor da güvenlik güçlerine görünmeden İstanbul'un orta yerine getirilip bırakılıyor?
Soru: Son günlerde artış gösteren terör olayları bilindiği halde çevik kuvvet grubunu taşıyan midibüsler neden tek tek değil de arka arkaya hareket ediyor?
Daha sorayım mı?
Canlı bombalar bilindiği halde neden yakalanamıyor, bombalar neden ardı ardına patlıyor, Türkiye'de neler oluyor?
Soruları sayfalar boyu sıralayabiliriz. Hepsiyle ilgili emin olun ki devlet sessiz ama kararlı şekilde soruşturma yapıyor.
Güvenlik güçlerinin moralini bozmadan sorumlular görevlerinde bir aksama meydana getirdi mi getirmedi mi hepsi araştırılıyor.
Dolayısıyla cevabını şu aşamada öğrenemeyeceğimiz sorularla uğraşmak yerine ben başka bir soru soruyorum.
Türkiye'nin içine çekilmek istendiği cendereyi halen görmediniz mi?
Terör eylemlerinde artık dış bağlantı gizlenemez şekilde açığa çıktı. Bizimle derdi olan ülkelerin ipini tuttuğu taşeronlar nemalarını arttırabilmek için kanımızı döküyor.
Hainlere yol gösterense bizzat bu büyük devletlerin ajanları.
Eski istihbaratçı Bülent Orakoğlu'nun geçenlerde ifade ettiği önemli bir iddia var. "Yabancı ajanlar son zamanlarda gerçekleştirilen eylemlerde birebir planlama hatta bizzat eyleme katılma şeklinde rol oynamıştır."
Bülent Orakoğlu bu iddiasını güçlendirirken şu cümleyi de sarf etti: "İstanbul'daki çevik kuvvet saldırısı PKK'yı aşan bir saldırıdır."
O zaman durum sandığımızdan vahim.
Biz teröre karşı klasik cümlelerle taziye mesajları verirken oyunun çok ama çok daha büyük olduğunu dehşetle izliyoruz.
Yabancı ajanların ülkemize diz çöktürmek için kanlı palanlar yaparak bunu taşeron hainlere uygulattığı bir süreçteyiz.
Bu durumda sokaktaki vatandaş olarak bize her zamankinden daha çok iş düşüyor. Öncelikle çevremizde olan biteni anlamalıyız. Sonra da şüpheli gördüğümüz durumları güvenlik güçleriyle paylaşmalıyız.
Bunları yaparken günlük yaşantımızdan asla ödün vermemeliyiz. Bunların amacı zaten bizi eve kapatıp sokak hakimiyetini ele geçirmek. Ve böylece hayalini kurdukları darbeyi gerçekleştirerek milli iradeyle iş başına getirilen hükümeti devirmek.
Burada mevcut hükümeti sevse de sevmese de, desteklese de desteklemese de her vatandaşın birlik beraberlik düşüncesiyle hareket edip hainlere en sert cevabı kanunlar ölçüsünde vermesi gerekiyor.
Yok öyle, iki bomba patlatıp Türkiye'yi hizaya sokmaya çalışmak.