İşte gerçek sendikacılık…
Sanırım
bu hafta başıydı. Sosyal medyada bir habere denk geldim. Eğitimciler adına
oldukça önemli ve köşeme taşıdığımdan anlaşılacağı üzere
benim açımdan da ilgi çekici bir haberdi. Haber sendika şubesi ile üniversite
arasında yapılan işbirliği protokolünden bahsediyordu.
Dicle
Üniversitesi Rektörü ile Eğitimciler Birliği Sendikası Diyarbakır Şube Başkanı
arasında imzalanan protokolün konusu, sendika üyelerinin
tezli/tezsiz yüksek lisans yapmasına olanak sağlamak. 2023 vizyonu çerçevesinde
üyelerin bilgi ve becerilerini arttırmak, akademik deneyim kazandırmak,
mesleki anlamda alanlarında ilerlemelerine yol açmak gibi imzalanan protokolün
birçok hedefi var. Rektör Mehmet Karakoç ve Şube Başkanı Ramazan
Tekdemir’in böyle güzel bir çalışmaya ortak imza atmaları Diyarbakır adına
oldukça önemli. Diyarbakır’ın terörle, kaosla, kavga ve gürültü ile gündeme
geldiği tarihsel süreç içerisinde eğitime dair çaba ile adının anılmasını
önemsiyorum.
Bu
haberi okurken ilk gözüme çarpan şey “eğitimsel çaba”
oldu. Yani hiçbir emel gözetmeksizin, perde arkasında hiçbir beklenti olmaksızın
tamamen iyi niyet ve halis duygular ile eğitimcilerin merkeze konup, onları
önemseyip, onların geleceği düşünülerek imzalanması oldu. İşte gerçek sendikacılık
budur dedim.
Nitekim
“Çalışanların sosyal, ekonomik hak ve çıkarlarını korumak, sorunları çözme
amacı ile kurulmuş ekonomik değer taşıyan, devlet, siyasi parti ve iktidar
örgütlenmelerinden bağımsız örgütlerdir” şeklinde tanımlanır Sendikalar.
Oysaki baktığınızda sendikaların çoğunluğunun neredeyse siyasallaştığı, siyasi
erk gibi davranıp birilerinin göreve gelip görevden alınması için koşturduğu,
ter akıttığı kamuoyunca malum iken, bir sendika şubesinin tüm bunlardan arınıp
üyeleri için koşturup ter dökmesi, üniversite rektörünü bu çalışmaya ortak
etmesi çok kıymetli ve anlamlı. Diyarbakır belki de ilk defa eğitim camiası
içerisinde kendini bu kadar anlamlı bir yerde buluyor, sendikal bağlamda… Bu
çalışma ya da imzalanan bu işbirliği protokolü bir tetikleyici görevi görüp,
beraberinde birçok güzel çalışmaya daha imza atılmasını sağlayabilir mi, ne
dersiniz?
Rektör
Bey için de aynı şey geçerli. Yıllardır siyasetle uğraşan
rektörlerin yanı sıra göreve geldiği günden beridir eğitime dair çaba içinde
olan, koşturan bir rektör olduğunu sıkça duyduğumu söyleyebilirim. Rektör
Bey’in kampüs ve akademik eğitim ile ilgili çalışmalarının da olduğunu duydum. İlerleyen
günlerde üniversite öğrencileri için de belki güzel haberler alacağız.
Köşem
her zaman eğitime dair kaygıları, çabaları olan ve çalışmaları olanlar
için açık. Kalemimin ucunu kalemtıraş değil, bu güzel çalışmalar sivriltir.
Yazmaya her zaman hazırım. Yeter ki eğitime dair kaygılarımız, çabamız olsun.
Ulaşabildiğim
bazı detayları siz değerli okurlarımla paylaşayım: Üniversite ile sendika arasında imzalanan işbirliği protokolüne göre ön
başvurular 21 Haziran ile 21 Ağustos arasında alınacak, akademik eğitim ise
Eylül ayı içerisinde başlayacak. Sendika üyeleri ekonomik olarak %50 indirimle
bu eğitimden faydalanabilecek. İsteyen üyeler tezli, arzu eden üyeler tezsiz
yüksek lisans yapabilecek.
Günümüz
koşullarında yüksek lisanını tamamlamış öğretmenlerin meslek hayatı
içerisinde birçok avantaja sahip olduğunu söylemek mümkün. Yöneticilikte artı
puan getirdiği, ekonomik olarak ek derslerin farklı hesaplandığı başta olmak
üzere lisansüstü eğitime sahip öğretmenlere sağladığı birçok yarar var. Bu
nedenle böyle bir protokolün imzalanması birçok üniversiteye ve birçok şube
başkanına örnek teşkil etmesi gerektiğine inanıyorum. Bence gerçek sendikacılık
budur; üyelerin ekonomik, sosyal haklarını korumak veya iyileştirmek için çaba
sarf etmek…
Eğitimde
kalitenin ve niteliğin artmasını istiyorsak, bunu sadece öğretmenlerden beklemememiz gerekiyor. Evet, öğretmenler tek başlarına
belki bu yükün altından kalkabilirler, ama bu süreç uzun sürebilir. Ama STK’ları,
üniversiteleri, dernek ve vakıfları, yerel yönetimleri başta olmak üzere tüm
kesimler hep birlikte omuz omuza verip birlik olurlarsa, o vakit eminim ki eğitime
dair sorunlarımız oldukça minimize olacak, başarı ve kalite çıtası ise oldukça
yükselecek. Buna gönülden inanıyorum.
İşte bu
nedenle, her gün bilgisayar başında yüksek lisans duyurularını dört
gözle bekleyen, yıllarca yüksek lisansa yerleşme hayalini kuran öğretmenler adına
imzalanan bu işbirliği protokolü hayati derecede öneme sahip.
Bu öğretmenlere umut ve ışık oldukları için Ramazan Tekdemir ve Mehmet Karakoç Beyleri yürekten ve binlerce kez tebrik ediyorum…