İstanbul'un en büyük kütüphanesi Rami'de açılıyor
58. Kütüphane Haftası yarın başlıyor. Beyazıt Devlet Kütüphanesi Müdürü Ramazan Minder, her mahallede kütüphane kurulması gerektiğini söylüyor.
İbadet ettiğimiz mabet ve mekânlardan sonra en çok sevdiğimiz mekânlar kütüphanelerdir. İnsanın ilmî ve kültürel bakımdan yetişmesinde en büyük rolü kütüphaneler üstleniyor. Yarın başlayacak olan ve 3 Nisan’a kadar sürecek olan 58. Kütüphane Haftası münasebetiyle İstanbul’un en köklü ve büyük kütüphanesi olan Beyazıt Devlet Kütüphanesi Müdürü Ramazan Minder ile kütüphaneleri ve kütüphaneciliği konuştuk.
Tarihî bir irfan ocağı olan Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin tarihinden ve hususiyetlerinden bahseder misiniz? Kütüphanede kaç kitap var, kaç süreli yayın var? Günde ortalama kaç okuyucu istifade edebiliyor? Kütüphane herkese açık mı? Yoksa belli bir yaş grubuna mı hitap ediyor? Yüzbinlerce kitabın kataloglarını hazırladınız. Bu çalışmalar nasıl gidiyor?
Beyazıt Devlet Kütüphanesi ülkemizin en köklü ve eski kütüphanesidir. Kuruluş tarihi 1884. İlk millî kütüphanemiz. Kütüphane-i Umumi-i Osmani adıyla Sultan Fatih’in oğlu ikinci Bayezid tarafından yaptırılan külliyenin imarethane kısmında Sultan ikinci Abdülhamid tarafından açılmış. 1934 yılında çıkarılan 2527 sayılı Basma, Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu’nda, basılan her bir eserden bir nüsha da İstanbul Umumi Kütüphanesi’ne verileceğine hükmedilmiş. BDK bir derleme kütüphanesi. Hâlen ülkemizde altı tane derleme kütüphanesi vardır ve birisi de biziz. Bu nedenle BDK Ankara’da bulunan Milli Kütüphane gibi çalışan büyük bir kütüphanedir. Kitap sayımız 1.300.000’e ulaştı. Bunun haricinde yüz binlerce ciltten oluşan gazete ve dergi koleksiyonlarımız, harita ve afiş koleksiyonlarımız da bulunmaktadır. Bu kütüphane eser satın almıyor, kanun gereği yayınlanan her bir gazete, dergi, kitap, afiş vb. yayıncısı tarafından bize gönderilmek zorunda. Biz de bu gelen eserleri muhafaza edip gelen okuyucuların hizmetine sunmakla mükellefiz. Atatürk Kitaplığı 1939 yılında İstanbul Belediyesi tarafından Beyazıt Medresesine kurulmuş ve 1980’den sonra da Taksim’de Atatürk Kitaplığı içinde çalışmaya başlamış. Atatürk Kitaplığı her eseri satın almak zorunda. Bu en önemli farklılık. Bir derleme kütüphanesi değil. Fakat Belediye Kütüphanesi olarak kurulduğu ilk zamanlarda Osman Nuri Ergin, Muallim Cevdet, Tarık Zafer Tunaya, Talat Albayrak gibi önemli bağışçıları olmuş. Bu şahıs kütüphanelerindeki yazma eserler, kart postallar, haritalar ve nadir eserler Atatürk Kitaplığı’nı çok özellikli hâle getirmiştir. Sonraki yıllarda devam eden satın almalar ve okuyucu hizmetlerinde kullanılan gelişmiş teknolojiler ve imkânlarla Atatürk Kitaplığı ülkemizin en saygın kütüphanelerinden biri olmuştur. Son zamanlarda duyduğumuz olumsuzluklar bu kütüphane adına bizi üzmekte olsa bile yine tarihi güçlü kökleri üzerine yeniden dirilecektir.
Kütüphanemiz salgın hastalık öncesinde 7/24 hizmet veriyordu. Şimdi gece saat 23:00’kadar açık. Günde ortalama 200 kişiye hizmet veriyoruz. Bunların bir kısmı kendi kitabını getirip ders çalışanlar bir kısmı ise araştırmacılar. Bu araştırmacılar bizim kaynaklarımızdan yararlanıyorlar. Kütüphanemizde çocuklar hariç bir yaş kısıtlaması yok, dileyen gelip çalışmasını yapabilir. Online katalogtan erişilebileceği gibi gelen okuyucularımız kart katalogtan veya bilgisayar ortamında mevcut katalogtan da yararlanabiliyor. Biz sadece ödünç kitap veremiyoruz. Bu da derleme kütüphanesi olmamızdan kaynaklanıyor. Kütüphanemizde yedi katlı bir depo mevcut, okuyucumuz bir yayını istediği zaman görevli personelimiz depodan yayını alarak okuyucuya teslim ediyor. Okuyucumuz işi bitince yayını teslim ediyor ve yayın tekrar eski yerine konuyor. Depomuzda yayınlarımız demirbaş numarasına göre yerleştirildiğinden yayınları bulmak ve karışmasını önlemek daha kolay oluyor.
Kütüphaneye muntazaman devam eden ilim, fikir ve sanat adamlarından bahseder misiniz? Yaptığınız araştırmaya göre tanınmış müdavimler kimlerdir?
Eskiden kütüphaneleri kullanan ilim ve fikir adamları sayısı zannedersem daha fazlaydı. Şimdi de üniversitelerden gelen hocalarımız olduğu gibi araştırmacı dediğimiz bir kuruma bağlı olmayıp çalışma konusu için gelen kişiler de mevcut. Günümüzde veri tabanlarının yaygınlaşması, dijital yayınların çoğalması ve kütüphanelerin bir kısım dermesini internete açması nedeniyle araştırmacılar ve hocalarımız daha çok bu mecraları kullanıyor gibi. Ama yine de Beyazıt Devlet Kütüphanesini en yoğun kullananlardan Dursun Gürlek, Beşir Ayvazoğlu, Ilgaz Zorlu, Tahsin Yıldırım, İbrahim Öztürkçü, Turgay Anar ve Müslüm Yılmaz gibi isimleri sayabilirim. Bir de tabi bizleri arayarak dergi veya gazetelerden görüntü isteyen hocalarımız ve araştırmacılarımız oluyor. Çoğu il dışından olduğu için böyle bir hizmeti de onlara sunmaya çalışıyoruz.
“Görme Engelli vatandaşlarımız için Sesli kitap okuma” programlarınız da var. Bu kültür hizmeti nasıl yürütülüyor?
Evet, kütüphanemizde görme engelli okuyucularımız için bir bölüm var. Bu güne kadar yaklaşık 6 bin kitap seslendirildi. Talep eden görme engelli okuyucularımıza sesli kitapları ücretsiz cd ortamında göndermekteyiz. Bu bölümü daha aktif edebilmek için akıllı telefonlar için bir uygulama yapmayı planlıyoruz. Bunu daha önce Atatürk Kitaplığı’nda yapmıştım. Kullanılması da çok kolay oluyor. Uygulamayı telefonuna yükleyenler istediği kitabı oradan dinleyebiliyor. Burada sesli kitap üretmek için gönüllü okuyucularımızdan faydalanıyoruz. Seslendirmeyi yapan gönüllü kişinin seçtiği bir kitabı veya görme engellilerin talep ettiği kitaplar buradaki kayıt stüdyomuzda seslendirilmektedir.
Beyazıt Devlet Kütüphanesi kültürel faaliyetleriyle de öne çıkmış bir kurum. Kütüphane sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte müşterek faaliyetlere imza atmaya devam ediyor mu?
Kütüphanelerin temel fonksiyonu dermesini çeşitlendirip zenginleştirmek ve okuyucusuna daha fazla kaynak sunabilmektir. Bunun yanında çağdaş dünyada kütüphaneler başka işlevleri de bünyelerine katmaktadırlar. Konvansiyonel kütüphanecilikten modern kütüphaneciliğe geçişte ilave işlevler de ortaya çıkmaktadır. Kültürel ve eğitim amaçlı paneller, söyleşiler, konferanslar, sergiler, dinletiler bu işlevlerden başlıcalarıdır. Beyazıt Devlet Kütüphanesi, bulunduğu kültür ve eğitim havzası sebebiyle de ayrıca bir cazibe merkezidir. Bu hem tarihte böyleydi hem de şimdi. Salgın hastalık dolayısıyla bu etkinlikler sekteye uğramışsa da yine de bazı etkinlikleri bu dönemde yapabildik. Mehmed Âkif Ersoy’la ilgili panel ve sergi, Hakkı Tarık Us’la ilgili panel ve sergi, İsmail Saib Sencer’le ilgili de panel düzenledik. Bunları dinleyici katılımıyla ve çevrimiçi gerçekleştirdik. STK’larla ortak program yapmak veya STK’lara yer tahsis ederek program tertip edilmesine açığız. Geçen ay Yurt Dışı Türkler Ve Akraba Toplulukları başkanlığı kütüphanemizde geniş ve üst düzey katılımlı bir kitap tanıtım toplantısı tertip ettiler.
Bir ara kütüphanede gece boyunca devam eden, yazarların da iştirak ettiği toplantılar yapıldı. Bu programlar hangi amaçla düzenlendi, ilgi gördü mü? Sanırım salgın dolayısıyla o hizmete ara verildi. Salgının bitmesiyle yeniden başlayacak mı?
Salgın öncesinde kütüphanemiz 24 saat açıktı. Bundan istifadeyle bazı geceler kütüphanede etkinlikler yapıldı. Kütüphanemiz tekrar eski çalışma düzenine geçince bu programlar da devam edecek.
Ortalama İstanbul’da ve Türkiye genelinde kaç kütüphane var? Kültür Bakanlığı’na, İBB’ye, ilçe belediyelerine bağlı olanlar ile özel kütüphanelerin sayısı tam olarak kaçtır? Bunlar 20 milyonluk İstanbul için yeterli midir? Daha da artması gerekiyor mu? Artık belediyeler de birçok kütüphane kuruyor. Fatih Belediyesi de son dönemde 12 yeni kütüphane kurdu. Bu gelişmeleri nasıl buluyorsunuz?
Kültür ve Turizm Bakanlığı’mıza bağlı ülkemizde 1.182 il ve ilçe halk kütüphanesi bulunmaktadır. Buna ilave olarak Büyükşehir Belediyeleri, il ve ilçe belediyelerinin açtığı kütüphaneler de var. Ayrıca STK’lar bünyesinde açılmış özel kütüphaneler ve üniversite kütüphaneleri de bulunmaktadır. Tam net sayıyı maalesef bilmiyorum. Bu konuda yapılmış bir çalışma da yok. TÜİK’in sunduğu bilgiler de yetersiz ve eksik. İstanbul’la ilgili şunları söyleyebilirim; Marmara Belediyeler Birliği ile beraber yürüttüğümüz bir çalışma vardı, orada Marmara Bölgesindeki illerdeki kütüphane sayılarını tespit etmiş ve yayınlamıştık. Dileyen kurumun sayfasından bu bilgilere erişebilir. İstanbul’da Bakanlığa ait 39, yerel yönetimlere ait 183 kütüphane bulunmaktadır. Fatih Belediyesi son üç yılda 12 kütüphane açarak bu alanda çok ciddi bir başarı sağladı. Yine Zeytinburnu Belediyesi, Üsküdar Belediyesi, Sultanbeyli Belediyesi ve Beylikdüzü Belediyesi de yeni kütüphaneler açarak kütüphane çalışmalarına katkı sunmaktadırlar. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Rami Kışlası’nı “Şehir Kütüphanesi” olarak restore ediyor. Bu yılın sonunda kütüphanenin bitmesi planlanıyor. İstanbul’un en büyük kütüphanesi bu olacak. Kütüphanelerde sayı önemli ama daha önemlisi keyfiyettir. Mevcut kütüphanelerin binalarını, mefruşatını yenilenmesi, dermelerinin zenginleştirmesi ve bünyelerinde çeşitli kültürel, sanatsal ve sosyal faaliyetlerin de icra etmeleri gerekiyor. Son yirmi yılda vatandaşımızın bu alandaki beklentileri çoğaldı, bunun sonucunda da gerek mahalli idareler gerekse de merkezi yönetim kütüphaneler konusunda çok ciddi atılımlar gerçekleştirdiler. Umarım bu çabalar devam eder.
İhtisas kütüphaneciliğindeki durumumuz nedir? Sadece gazete ve dergilerin bulunduğu kütüphaneler de kurulabilir mi?
İhtisas kütüphanesi işi çok mühim. Uzmanlarına yönelik çalışma yapan bu nitelikli kütüphane sayısı maalesef yetersiz. Mimarlık kütüphaneleri, sanat kütüphaneleri, edebiyat kütüphaneleri vb. çok sayıda alanla ilgili kütüphanelerin açılması ve buralarda uzmanlıklarla ilgili özel arşivlerin de bulundurulması gerekmektedir. Buraların bir araştırma merkezi, bir enstitü gibi çalışabilmesi için finansal güce ve eğitimli uzman personellere ihtiyacı olacaktır. Süreli yayınlar kütüphanesi konusu ülkemizde araştırmacılarımızın en çok arzu ettikleri bir konudur. Değişik illerde ve değişik kütüphanelerde ayrı ayrı bulunan gazete ve dergi koleksiyonlarından yararlanmak araştırmacılar için zor ve zahmetli olmaktadır. Derleme Kanunu’na tâbi kütüphanemizin gazete ve dergi koleksiyonlarının çok büyük bir kısmını okuyucularımız maalesef kullanamıyor. Sebebi ise depolarımızda yeterli alanın olmayışıdır. Bu nedenle Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin Süreli Yayınlar Kütüphanesi’ne dönüştürülmesi için bazı çalışmalarımız var. İstanbul yakın bir zamanda Süreli Yayınlar Kütüphanesi’ne kavuşacak. Rami Kütüphanesi çalışmaları bir noktaya gelince bu konuyla alakalı gerekli bilgilendirmeler kamuoyuna yapılacaktır.
Rami’de kurulacak olan büyük kütüphanenin çalışmaları nasıl gidiyor? Bu mekânda nasıl bir kütüphanemiz olacak?
Orada hummalı bir çalıma yürütülüyor. Yılsonunda bitirilmesi planlanıyor. Depolama alanları, okuyucu salonları, çalışma odaları, etkinlik salonları ve daha birçok faaliyet burada yapılabilecek. Detaya benim şimdilik girmem doğru olmayabilir. Bakanlığımız gerekli açıklamaları yapacaktır.
Teknoloji artık hayatımızın her safhasında yer alıyor. İnsanlar internet üzerinde kitapları görmek istiyor. Bu konuda bazı hizmetleri vermeye başladınız. İstediğiniz noktaya ulaştınız mı?
Burada iki hususu birbirine karıştırmamak gerekiyor; birincisi kitap ve süreli yayınların katalog bilgilerine erişmek, ikincisi de bu yayınların içeriğine yani tam metnine erişmek. Her kütüphanenin temel görevi kitapların ve süreli yayınların öncelikle kataloglarını hazırlamaktır. Kataloğu hazırlanmamış eseri okuyucunun istifadesine sunmak mümkün olmaz. Kütüphanelerimiz neredeyse tamamı bu katalog bilgilerini internetten hizmete sunmaktadır. Bilgisayardan ve akıllı telefonlardan bu yayınların künyelerine erişilebilir. Bu anlamda BDK’nın tüm katalog bilgilerine internetten erişmek mümkün. Yayınların tam metnine erişmek ise ayrı bir konu. İnternette erişime açacağınız kitap veya süreli yayının öncelikle telif hakkının olmaması gerekir. Yani yazarının ölümünden yetmiş yıl geçmiş olması lazım.
Kütüphaneciliğin daha mükemmel hâle gelmesi ve toplumun kütüphanelerdeki kitaplardan daha çok faydalanması için ne gibi çalışmalar yapılmalıdır? İdealinizdeki hedefler nelerdir?
İstanbul’da kütüphane sayıları ve içerikleri konusunda önemli bir seviyeye gelmiş olsak da ülkemizde tüm illerimizin bu seviyede olmadığı malum. Merkezi yönetimin ve belediyelerin bu anlamda yapacağı daha çok iş var. Cumhurbaşkanımızın bahsettiği “Şehir Kütüphaneleri”ni kurmamız gerekiyor. Bu kütüphanelerde şehir arşivlerini de muhafaza etmeliyiz. Hiçbir kültürel, sanatsal ve ilmî değerimizi, bilgimizi ve belgemizi kaybetmeden koruma altına alıp araştırmacıların hizmetine sunmalıyız. Kütüphanelerde daha çok kütüphaneci personeli istihdam etmeliyiz. Okul kütüphanelerini çoğaltmalı ve buraları okulun en aktif mekânlarına dönüştürmeliyiz. Kütüphanesi bulunan okullara öğretmen kadrosu gibi kütüphaneci kadrosu da tahsis etmeliyiz. Özellikle okul öncesinde ve ilkokullarda okuma alışkanlığını geliştirmek için bu yaşlara dönük çalışmalıyız. Her mahallede bir kütüphanemiz olmalı. Bakkala ulaşma rahatlığında kütüphanelere de ulaşmamız gerekiyor. Unutmamalıyız ki bilgi çağında yaşıyoruz. Bilginin en doğru elde edilebileceği yer kütüphaneler ve kitaplardır.