İstanbul'da bir vakıf insanı
Geçenlerde Urfa'nın yaz
sıcağından biraz bunaldım. Ani bir karar verdim. Biraz da başka işlerim vardı.
İstanbul’a gittim. Bazı dostlarımla görüşme fırsatı buldum. İstanbul artık koca
bir şehir değil, âdeta bir devlet gibi.
Hem yer üstünden, hem de denizin
altından birkaç dakika aralıklarla trafiğe takılmadan, süratle geçen metro ve
tramvay olmasa, o kalabalık trafik âdeta kaplumbağanın durumuna düşer.
İstanbul’da değerli kardeşim
yazar, mütefekkir Mehmet Nuri Yardım’ın yazdığı birçok kitapta âdeta küçük bir
kütüphanenin özetini çıkardığını ve bir deste gül gibi takdim ettiğini,
kitaplarını okuyanlar son derece bu titiz ve dikkatli çalışmasının farkına
varırlar. Bence Mehmet Nuri Bey, omuzlarında ağır yükler taşıyan hizmetin bir
hamalıdır âdeta.
Her İstanbul'a gittiğimde hizmeti
kendine şiar edinmiş Mehmet Nuri Yardım Beyefendi’ye sabırsızlıkla telefon
ederim, ancak bilirim ki, O’nun hizmet ajandasında zenginlik mutlaka vardır.
Yeni Dünya Vakfı’nda gönüllü
faaliyette bulunan Sayın Mehmet Nuri Beyefendi’ye telefon açar ve kısa bir
sohbetten sonra asıl mevzuyu merak ederim.
Bu defa bana bir hafta içinde iki
etkinlik yapılacağını ve Fatih’te Hekimoğlu Ali Paşa Kültür Merkezi’nde Prof.
Dr. Sayın İhsan Süreyya Sırma Hoca’mızın Filistin konulu bir sohbeti olacağını
söyledi ve beni de davet etti.
Sohbetin yapılacağı gün ve saatte
bir araya geldik ve İhsan Hocamızı zevkle dinledik. Peygamberimiz gecenin bir
vaktinde Mirac’a yol alırken, ilk kıblemiz olan Mescidi Aksa’da yüz yirmi dört
bin peygambere imamlık yapması bizim için de vazgeçilmez bir kudsiyeti olduğunu
söyledi.
İhsan Hoca büyük bir üzüntü
içinde olduğunu, bir Müslüman olarak İsrail'e karşı cihada katılamadığı için
âdeta kendini suçladığını söyledi. Ancak Hocamıza bu Filistin ve Kudüs
cihadının ferdi olarak nerede ise imkânsız olduğunu, Müslüman Devletlerin bir
araya gelerek İsrail'e cevap verebileceğini arz ettim
Malum olduğu üzere bu savaş
devletlerin yapabileceği bir savaştır. Çünkü devletlerin uçakları, tankları,
füzeleri ve daha nice imkânları vardır.
İkinci etkinlik Eyüp Sultan
Camisi’ne yakın bir yerde Yeni Dünya Vakfı’nda yapıldı. Eski Vakıf Gureba
Hastahanesi Başhekimi olarak bir zamanlar görev yapan Sayın Prof. Sefa Saygılı
konuşmacı olmuştu. Osmanlı döneminde kurulmuş bu hastaneye gelenler bedava
tedavi ediliyor, ilaçları veriliyor ve hatta yol paraları olmadığı takdirde bu
vakıf tarafından yol paraları da veriliyormuş.
Maalesef bu hastane bugün
Üniversiteye devredilmiş ve bu muhteşem hizmet anlamını kaybetmiş.
Hâlbuki ecdadın bıraktığı bu
harika örnek olduğu gibi devam etseydi, gelecek nesillere büyük bir ders
vermekle beraber, bir medeniyetin de mirası olacaktı.
Her bir konuşmacının verdiği
bilgiler adeta bir kitabın özeti gibiydi.
Size bir şey söyleyeyim, eğer
İstanbul'a bir gün yolunuz düşerse, Sayın Mehmet Nuri Yardım Beyefendi’ye
takılın, rahatınıza bakın.
Ankara her ne kadar başkent olmuş
ise de, fikir ve medyanın başkenti yine İstanbul’dur.
Haydi, kalın sağlıcakla.