İstanbul Sevdası
Mehmet Nuri Yardım
Edebiyatçılar İstanbul'u çok sever. Şiir, hikaye, deneme, roman yazıp da İstanbul sevgisinden bahsetmeyen şair ve yazar hemen hemen yok gibidir. Dünyanın en güzel şehirlerinden biri olan İstanbul'a elbette kalem erbabı da lakayt kalamazdı, nitekim kalmadılar. Geçmişte Divan şairlerimiz İstanbul sevdasıyla yanıp tutuşmuşlardır. Yeni edebiyatın filizlendiği Tanzimat devrinden sonra da bu ilgi artarak devam etmiştir. Yahya Kemal'de bu alaka zirveye çıkmıştır. Abdülhak Şinasi Hisar, Ahmet Hamdi Tanpınar, Ziya Osman Saba, Samiha Ayverdi, Safiye Erol ve Faruk Nafiz'de bu sevgi derinleşir.
Günümüzün iyi yazarlarından Selim İleri de İstanbul'a gönülden bağlı olan hikayeci, romancı ve deneme yazarlarındandır. Everest Yayınları'ndan çıkan kitaplarına baktığımızda bu bağlılığın neredeyse kara sevdaya dönüştüğünü görüyoruz. Öyle ki bu tutku, kitap adlarında bile kendisini rahatlıkla gösteriyor. İstanbul, İlk Romanımda Leylak, Yaşadığım İstanbul, Yıldızlar Altında İstanbul, İstanbul Seni Unutmadım, İstanbul'un Sandık Odası, İstanbul Hatıralar Kolonyası, İstanbul Lale ile Sümbülu2026 İleri'nin bugünlerde de İstanbul Mayısta Bir Akşamdı isimli eseri okuyuculara yine Everest'ten ulaştı. Tek kelime ile adeta İstanbul'a bir güzellemeu2026 Bölüm başlıkları kitabın muhtevası hakkında fikir veriyor: İstanbul Sonsuz Şehir, İstanbul'da Edebiyat, Gelmez Günler, Unutulmayanlar, Mutfaktan.
Selim İleri'yi başkaları da benzetmiş Abdülhak Şinasi Hisar'a. Ben de doğrusu yakıştırıyorum. Evet İleri, bir bakıma günümüzün Hisar'ı. Kendisi de zaten bunu reddetmiyor. "Ortaokulda,ders kitabımızdaki seçme parçayı,FahimBey'in elbiselerini okuduğum günden beri, Abdülhak Şinasi'ye bağlanıp kaldım." diyor. Kendnisiyle bir konuşmamızda en çok sevdiği edebiyatçının Abdülhak Şinasi Hisar olduğunu belirtmişti. Selim İleri de Hisar gibi kitaplarında dönüp dolaşıp mevzuu İstanbul'a getirir. İstanbul yazarları, İstanbul yemekleri, İstanbul terbiyesi, İstanbul Türkçesi, İstanbul yaşama biçimiu2026 Selim İleri çocukluğunun ve ilk gençlik yıllarının geçtiği Cihangir'e, Kadıköy'e çok bağlı. Ama diğer semtlere olan sevgisini de her halü karda ifade ediyor. Öyle ki İstanbul'dan bahseden yazarlardan en çok söz eden yine İleri'dir diyebiliriz. Selim İleri, Romancılar Konuşuyor kitabıma da aldığım uzun röportajda, eserlerinde İstanbul'dan en çok bahseden başlıca romancılarımızı tek tek anlatmıştı.
Elbette hep huzur şehri İstanbul anlatılmıyor kitapta. İşgal altındaki İstanbul, yoksullukla, yangınlarla, tabii afetlerle boğuşan şehir de sözkonusu ediliyor. Boğaziçi, Üsküdar, Kadıköy, Fatih ve Beşiktaş elbette farklı ve başat semtler. Samiha Ayverdi'nin İstanbul Geceleri'ni sık sık anar yazar. Onun şehre o derinden bakışını yakalar ve bu ilgiyi okurlarıyla paylaşır. Hanım yazarlar arasında Samiha Ayverdi'nin ve Safiye Erol'un, Selim Beyin gönlündeki yeri başka. Abdülhak Şinasi'nin muhteşem medeniyetimizi anlattığı Boğaziçi Mehtapları da elinden düşürmediği kitaplardandır. Ruşen Eşref'in Boğaziçi Yakından ayrı bir kıymet. Safiye Erol ve Kadıköyü'nün Romanı çok özel. Çünkü Safiye Erol, bu romanında Selim İleri'nin çok sevdiği Kadıköy'ü yüzyıl öncesiyle anlatır. Bu derin nostalji İleri'nin adeta başını döndürür. İstanbul'dan bahseden bütün edipler, yani Hüseyin Rahmi'den Ahmet Rasim'e, Yakup Kadri'den Refik Halit Karay'a, Sermet Muhtar Alus'tan Güzide Sabri'ye, Midhat Cemal Kuntay'dan Reşat Enis'e, Nahid Sırrı Örik'ten Salah Birsel'e kadar herkes bu hatırlayışlardan, anışlardan, özleyişlerden nasibini alır. Zaten Selim İleri daha ziyade bir vefa adamıdır. Herkesin unuttuğu bir çok şair, yazar, sinema ve tiyatro sanatçısını, ressamı o yazılarında ve kitaplarında hatırlatmıştır. Günümüzde popüler kültüre esir olan kuşaklara ikazlarda bulunmuştur. Bu bakımdan edebiyat dünyası, Selim İleri'nin hakkını zor öder.
Yazarın ilgisi edebiyatçılarla sınırlı değil elbet. Süheyl Ünver, Ekrem Hakkı Ayverdi, Sedat Hakkı Eldem, Turgut Cansever gibi İstanbul'un imarında, mimarisinde ve özüne kavuşmasında emeği, alınteri olan herkesten sitayişle bahseder. Hizmetlerini saygıyla anar, hatırlatır. Mesela Attila İlhan'ın Dersaadet'te Sabah Ezanları'nı andıktan hemen sonra Saba'ya sözü getirir ve şöyle der: "Çok erken yitirdiğimiz Ziya Osman Saba, bütünleyebilseymiş, Değişen İstanbul'unda birbirinden hem bağımsız hem de birbirine eklemlenen bölümlerle bir anı-roman yazmak istiyormuş. Kendi çocukluğunun, yeniyetmeliğinin ve gençliğinin, İstanbul odaklı anı romanı. Değişen İstanbul bu yarım kalmış haliyle de İstanbul'a dair pek çok incelikle donanmıştır."
İlerleyen sayfalarda yine anar Saba'yı. Şu satırları okuyoruz: "Ziya Osman Saba'nın o şiirini çok severim. (Gerçi Ziya Osman Saba'nın bütün şiirlerini severim. Kısacık bir ömre sığdırılmış bu şiirler birçoğumuzu bugün de etkiliyor. Sevgi, şefkat ve merhamete ihtiyacımız dinmeyeceğine göre, bu şiirler bize yarın da seslenecek.) O şiirin adı, 'Çocukluğum', 1936'da yazılmış, artık yetmiş altı yaşında. Fakat ne kadar genç! Çocukluğum, çocukluğumu2026/ Uzakta kalan bahçeler. / O sabahlar, o geceler/ Gelmez günler çocukluğum.
Saba 1910'da doğmuş, 1910'ların İstanbul'unu düşlemeye çalışın. Şairin birbirinden güzel öyküleri de tanıklık eder: Yüzyıl öncesinin İstanbul'u bir deniz şehri olduğu kadar, bir bahçe şehridir. Kadıköyü'nde kılıç artığına dönüşmüş 'son' bahçeleri hatırlıyorum. Bütün İstanbul'da hatırlıyorum. Oysa bahçeli evde doğmamışım. Çocukluğum, Bahariye Caddesi'ndeki Geren Apartmanı'nda geçtiği için bahçeler hep biraz uzağımda. Yine de hepsine vurgunumu2026"
İstanbul'un eski semtleri, mahalleleri, sokakları, Boğaziçi, mutfak kültürü, gelenekleri, kısacası yaşama biçimi bütünüyle İstanbul Mayıs'ta Bir Akşamdı'da gözümüzün önüne geliyor. Gönlümüzü de okşayan bu eseri edebiyat tutkunlarına bilhassa İstanbul sevdalılarına tavsiye ederim. (Everest Yayınları, Ticarethane Sk. No. 15 Cağaloğlu-İst. 0 212 5133420-21 everestyayinlari.com)