İstanbul Şehrengizi
Şehir kitaplarını severim. Zira o eserlerde bilmediğimiz hususları öğreniyor, adını duymadığımız müstesna şahsiyetlerden haberdar oluyoruz. Aslında bu kitapların geleneği bizde eskidir. “Şehrengiz”lerden bahsediyorum. Hakkında en fazla şehrengiz yazılan üç şehrimiz İstanbul, Bursa ve Edirne. Yani Osmanlı şehirleri! Şehir kitapları son yıllarda bir hayli arttı. Çok da iyi oldu. Bence eli kalem tutan herkes, bilhassa doğup büyüdüğü şehri yazmalı. Sokağını, mahallesini, çarşısını, bayram yerini, mabetlerini anlatmalı. Zira değişim yaşanıyor, alışkanlıklar terkediliyor. Yeni hayatla birlikte şehirlerimiz değişiyor.
Bu sahada kıymetli eserleri kaleme alanların başında iki adaş yazarımız var: Mehmet Kâmil Berse ve Kâmil Uğurlu ağabeylerimiz. Kendi aralarında vazife taksimi yapmışlar gibi Kâmil Uğurlu Bey Anadolu şehirlerini yazarken Mehmet Kâmil Bey kalemini ve ömrünü İstanbul’a hasretmiş. Dersaadet’in iflah olmaz sevdalısı!Geçen yıl Yeni Dünya Vakfı’ndaki Bâbıâli Enderun Sohbetleri’nde “Şehrengizler”i konu alan bir toplantı düzenlemiş, iki seyyahımızı dinlemiştik. Cağaloğlu’nda yaşanan unutulmaz bir akşam olmuştu. Şehirlerimizi bütün güzellikleriyle, eski yaşayış ve kültürleriyle anlatmışlardı. Medeniyetimizin merkezlerini ilmi ve irfanıyla, örfü ve mimarisiyle dile getirmişlerdi. Mehmet Kâmil Berse, uzun yıllar Üsküdar’da “İstanbul ŞehrengiziSohbetleri”ni düzenledi. İstanbul muhipleri o sohbetlerin kitaplaşmasını beklerken eserin vakti merhunu geldi ve İstanbul Şehrengizi bugünlerde çıktı. Kalem Kitabevi’nden kültür hayatımıza kazandırılan eserin kapağını, Hasan Nasuhi Çolpan’ın İstanbul minyatürü süslüyor. Takriz, Kâmil Uğurlu’ya ait.
Her ay Şehir ve Kültür isimli güzel dergiyi tiryakilerine ulaştıran Mehmet Kâmil Berse, Kırım Türkü dedelerinin İstanbul’a yaptıkları göçü anlatarak kitaba başlıyor. Sadece bu bölüm bile başlı başına ayrı bir roman ve film konusu. Yazarımız “İstanbul’a yaptığı metafizik yolculuk”lardan bahsediyor. Başta doğup büyüdüğü ve 60 yılını geçirdiği Fatih’teki mahalleyi anlatıyor. Sonra akraba çevresi, ziyaret edilen türbeler ve dergâhlar! Bir hikâye tadında okunan eserde İstanbul’un kültürel çehresi ve maneviyat ortamı mükemmelce tasvir ediliyor. Hacı Ârif Bey’den Kâni Karaca’ya musikimizin geçit resmi… Plevne’de şehit düşen aile büyüğünün derin hüznü… Bunları, Kırım’dan İstanbul’a gelen Ömer Efendi’nin küçük oğlu Mehmet Kâmil Berse anlatıyor.
İyi bir ailenin hayat serencamı ile İstanbul’un mazisi birlikte yürüyor. Tahkiyecimiz iyi bir seyyah, âdeta modern Evliya Çelebi gibi gezip gördüğü yerler hakkında okuyucusunu bilgilendiriyor. Camiler, medreseler, mektepler, hamamlar, mescitler, çeşmeler ve surlar…Yeşil Tekke Sokağı, yoğurtçular, Sahaflar ve Süleymaniye… Bir gün Fatih’in belgeseli çekilirse ilk müracaat edilecek kaynak kişilerden biri belli. Bir yerde “Benim hayatım, İstanbul yolculuğudur.” diyor yazar. Elhak doğru! Âdeta Dersaadet’leiçiçe geçmiş hayırlı bir ömrü sürüyor. Kurduğu ve yönettiği derneğin adı Dersaadet Kültür Platformu Derneği. Torununun adı İstanbul.Kıztaşı’ndakiŞehir ve Kültür idarehanesini bir ara ziyaret ettiğimde “Bu mekânın üst katında 60 yıldan beri oturuyorum. Burada doğdum, burada yaşıyorum.” demişti. Rahmetli hocamız Mehmet Kaplan ‘mekân’ duygusunun öneminden bahsederdi derslerinde. Mekân sevgisi eserde kendisini kuvvetle hissettiriyor. Galiba İstanbul’u en çok sevenler sıralaması yapılırsa Mehmet Kâmil Bey rahatlıkla birinciliği alır.
Kitap şehrengiz ama bir ansiklopedi gibi. Fotoğraflarla bezenmiş eserin neredeyse birçok satırının altını çizdim. Bilmediklerimi öğrendim, duyduklarımı hatırladım. Yüzlerce isim! Sultanahmet, Üsküdar, Eyüpsultan ve Fatih semtleri… Eski yayınevleri ve kitabevleri kısmını heyecanla okudum. İstanbul’un 100 Yayınevi kitabını hazırlamıştım ama adını duymadığım yayınevlerini gördüm. Sonra Beyaz Saray Çarşısı’nın hikâyesi ve ailenin kurup yaşattığı Kalem Kitabevi!Bu efsane kitabevinin hikâyesi ayrı bir kitap olmalı. Beyazıt’tan Fatih Çarşamba’ya taşınan kitabevi bir kültür, muhit ve irtibat adresi. Necmettin Erbakan’dan Yıldırım Gürses’e herkes ziyaret ediyor. Yüzlerce ilim, fikir ve gönül insanının sığınağı. Ey Dersaadet’i sevenler! İstanbul Şehrengizi’niokuyun sonra dostlarınıza armağan edin. Bugünlerde yapacağınız bu zevkli seyahati, asla unutamayacaksınız. Benden hatırlatması!