İstanbul kanalı Trablus-Garp’tan geçer
Kanal-İstanbul’u istemezük diye feryadü figan edenler Türklüğün bekasına, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu M.Kemal Atatürk’ün manevi şahsiyetine bilerek veya bilmeyerek hakaret ediyorlar.
Türklükle, Atatürk ile Kanal İstanbul’u, Trablusgarp’ı aynı cümle içinde kullanılmasına kel alaka diyecek birçok aklı evvelin çıkacağından eminim. Önce şu kanal işini halledelim. Türklüğün bekası için Don-Volga ırmaklarını birleştirerek Karadeniz ve Hazar denizini kardeş yapacak Osmanlı projesini anlamadığı için destek vermeyen Kırım Han’ının ülkesi ve evlatları bugün Rus esaretinde. Şayet bu kanal tamamlanabilse idi Sarıkamış’ta 90 bin vatan evladımızı general kışa şehit vermeyecektik. Hazar’ın doğusunda Müslüman-Türk halkların tamamına yakını yıllarca zulüm altında ezildi. Doğu Türkistan ise Müslüman kardeşleriyle irtibatının sıfıra yakın olması sebebiyle Çin zulmüne uğruyor. Uygurların mazlum çığlıkları Almanya veya ABD’nin emperyalist çıkarları arasında yok olup gidiyor.
Yine Osmanlı projesi olan Süveyş kanalının önemini göremeyen Mısır, daha sonra kanalın İngilizler tarafından yapılmasıyla Kuzey Afrika ve Arap yarımadasının İngiliz-İsrail-ABD emperyalizminin oyun alanı haline gelmesinden bire bir sorumludur. Kuzey Afrika’yı Osmanlı’dan kopartarak bir Türk gölü olan Akdeniz’de barbar batının borusunu öttürecek süreçte Trablusgarp dönüm noktasıdır. Barbar batıya insanını köle olarak ve tabii zenginliklerini soyduran Afrika’nın kurtuluşu ise o gün olduğu gibi bugün de İstanbul’dadır. Kanal İstanbul’dadır. Tarih ve Coğrafya yoksunu kişilere Atatürk’ün İstanbul’un işgal edilmemesi için Trablusgarp’ta savaştığını anlatmak deveye hendek atlatmaktan bin kat daha zor.
Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakata bile evet diyemeyen, emperlazimin resmen emrine girmiş siyasi yapıların karşı koymasına rağmen milletimiz, devletimiz, islam alemi, hatta hatta bütün mazlumların elini kolunu bağlayan Sys Picot, Sevr, Londra anlaşması gibi açık ve gizli bütün anlaşmaları yırtacak projeleri desteklemek hepimizin görevidir. Terörist Şahin Cilo’yu general diye süsleyerek DEAŞ kahramanı ilan edenlerin, Halife Hafter üzerinden Libya’yı esir alma girişimini Türkiye kendi bekası için def etmek mecburiyetindedir. Ne Doğu Türkistan’ın, ne Afganistan, ne Arakan’ın, ne Kırım, Irak, Suriye, Yemen, Libya’nın sorunları İstanbul olmadan çözülmez. Çünkü burası baştır. Diğer yerler ise uzuvlar. Kanal İstanbul yapıldığında boğazlar üzerinde uluslararası vesayetin kalkması ihtimali bile Kraliçeyi harekete geçirdi. Chatham House’da Ekrem İmamoğlu’na Kanal İstanbul’u engellemesi için talimatlar iletildi.
Türkiye varlık mücadelesini, sadece Irak’ta, Suriye’de, Kıbrıs’ta, Akdeniz’de vermiyor. Asya’da, Afrika’da, Amerika’da Libya’da bütün İslam coğrafyasında veriyor. Adam aldırmada geç git dediği an bir dostunu, bir kardeşini, bir uzvunu kaybedecektir. Bunu anlamak için Beyaz Saray’ın, Kraliçe’nin, Merkel’in, Macron’un, açıklamalarını izlemeniz yeter de artar. Beyaz Saray, Türkiye’deki Nükleer santrallerden endişeli olduğu gibi, Libya ile vardığı mutabakattan da endişeli. S-400’den endişeli olduğu gibi Suriye’de Milli Ordu’ya desteğinden de endişeli. Kendisi savaş suçu işleyerek Suriye-Irak’ta terör ve teröriste yardım eder. Mısır-Suudi Arabistan-BAE eliyle ajanı Hafter’e tank ve uçak dahil her türlü desteği verir, Libya’da meşru hükümete verilecek destekten de endişeli. Marmaray’dan, köprülerden, yollardan, madenlerin çıkartılmasından, Tank Palet fabrikasında Altay’ın yapılmasından, milli savaş sanayimizden endişeli.
ABD ve dış düşmanların söylediğinden çok daha fazlasını onların ağzıyla bizim muhalefet söylüyor. İstanbul, İstanbul olalı işgal dönemlerinin ardından CHP’den gördüğü zulmü başka dönemlerde gördüğüne şahit misiniz? Taksim Camii, Çamlıca Camii, Marmaray, 1,2,3. Köprüler, Havalimanları, Melen projesi hep CHP’ye rağmen yapılmadı mı? Haliç CHP’ye rağmen kurtarılmadı mı?
Kanal İstanbul’un da dış düşmanlar ve onların borazanı olan iç uzantıların yaygaraları arasında yapılacağından eminiz. Suriye Çalıştayı ile Türkiye karşıtı bütün unsurlara sözcülük yapan CHP’nin Kanal İstanbul Çalıştayı’nda karşımıza bilim, filim diye çıkartılacak raporların ne demek olduğunu anlatmak için İstanbul ile ilgili bir anekdot paylaşacağım. Raporları eski Başkan Bedrettin Dalan’dan almıştım. Malum, İstanbul’da ilk raylı sistem çalışmalarını Bedrettin Dalan başlattı. İlk eseri de Aksaray-Esenler tramvay hattı. 1989 seçimlerinde yerine gelen sosyal demokrat Nurettin Sözen, Dalan’ın bütün projelerini durdurdu. Hattın Esenler’den Havalimanı’na uzanması işi de Sözen’in kazma vurduğu Taksim-Levent Metrosu da Tayyip Erdoğan’ın Başkanlığı döneminde tamamlandı. Sözen, Dalan’ın projesi yerine Eminönü-Topkapı tramvay hattına başladı. Dalan’a, sunulan Aksaray-Havalimanı hattının İstanbul trafiğini kurtaracağı yönünde raporun altına imza atan 5 profesör bilim-filim adamının, Sözen döneminde bu hattın gereksiz olduğuna dair rapora imza atması beni şaşırtmıştı. Kalemlerini Sözen’in arkasındaki güçlere satan Proflar gibi Kraliçe-İmamoğlu’nun emirleri doğrultusunda yazdığını yalayacak çok bilim-film adamı çıkar diyerek, Kanal İstanbul’lu, Topçu Kışlalı günlerde buluşmak üzere saygılar sunuyorum.