Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
23 Kasım 2024

İstanbul İzmir olmasın

İstanbul’da toplu taşımayı günlük olarak kullanan bir vatandaşım. Özellikle son aylarda otobüs, metro, metrobüs istasyonlarında yürüyen merdiven ve asansörlerde yaşadığım sorunlardan kısaca bahsetmek istiyorum. Nerede ise tüm istasyonlarda vatandaş merdiven ya da asansörlerde sorun yaşıyor. Toplu taşıma sistemindeki aymazlıklar böyle devam ederse ki ediyor, bu günleri mumla arar olacağız.

Bir önceki İBB başkanının unutamadığım şu sözlerini tekrar hatırlatmak istiyorum.

“İstanbul’da seçimleri kazanan CHP hiçbir şeyi bozmaz ve bıraktığımız yerden devam ederse beş yıl boyunca herhangi bir aksaklık yaşanmaz, sistem tıkır tıkır işler ve İstanbullu rahat yaşar” demişti.

İstanbul yerelinde CHP iktidarının ilk beş yılında ufak tefek aksamalar oldu. Bazı hizmetlerde kısmi sorunlar yaşandı. Fazilet durağı yalanı dışında işler yolunda ve büyük bir sıkıntı yaşanmadan son aylara kadar gelindi. Fazilet durağı yalanı ise CHP zihniyetinin sahte yüzü için iyi bir örnek olarak vatandaşın hafızasında tazeliğini korumaya devam ediyor.

Şimdi İBB de ikinci dönem. CHP İstanbul yerlimde iktidar ve son günlerde dozu artarak devam eden ve vatandaşın yaşam kalitesini ciddi olarak bozan aksaklıkları hem yaşıyoruz hem de bedel ödemeye başladık. Büyük şehirlerin kaderi olan trafik çilesi artık çekilmez oldu. Yüzde doksanlar düzeyine çıkan trafik yoğunluğu böyle giderse yüzler seviyesine çıkacak.

Ginnes rekorlar kitabına girerek dünya birinciliği bile alınabilir.

Geçtiğimiz hafta yaşanan Üsküdar-Samandıra metrosundaki arıza nedeni ile vatandaşın yaşadığı korku ve panik için yetkililer nerede hata yaptık demek yerine hala susma hakkını kullanmayı tercih ederken, troller her zaman yaptıkları gibi topu taca atıp zeytinyağı gibi su yüzüne çıktı ve vatandaşı enayi yerine koydu.

İstanbul’da yaşam trafikten temizliğe, güvenlikten sağlığa her geçen gün giderek ağırlaşıyor ve böyle devam ederse İzmir gibi olacağımızdan korkuyorum. Yeşil İstanbul giderek grileşiyor hatta çölleşiyor. Çünkü yeşil alanlar ha bire imara açılarak ağaçlar katlediliyor.

Örnek çok ama en son örnek geçtiğimiz hafta İBB Meclisi Kâğıthane’de 86 dönüm yeşil alanı imara açtı. Geziciler uykuda olduğu için herhangi bir eylem tepki hala yok. 3-5 ağaç için Taksim meydanını kana bulayan isyan edip günlerce ülkemizi dünyaya karşı zor durumda bırakan zorbalar daha sonra meselenin ağaç olmadığını açıkladılar açıklamasına da o günden bu güne devam eden sıkıntıları vatandaş olarak hala çekiyoruz.

Üsküdar Belediyesi’nin halka ücretsiz yemek verdiği Selimiye Aşevi’nin Üsküdar Belediyesince tabelası değiştirildi ve İBB başkanı tarafından geçtiğimiz hafta Kent lokantası tabelası ile hizmete (!) açıldı ama bu sefer vatandaşa ücretli.

Üç maymuncu körler sağırlar her ne kadar örtmeye çalışsa da mızrak çuvala bir türlü sığmıyor ve yamalarda artık dikiş tutmuyor ve nerede ise her yerde kendini açık eder oldu.

Yandaşların örtbas etmeleri bir süre daha devam edecek gibi görünse de duyarlı vatandaşların sesi daha fazla kısılacağa benzemiyor.

Daha bunlar iyi günlerimiz gibime geliyor. Bir tarafta kuraklık ve susuzluk, diğer tarafta yolsuzluk derken, DEM’lenme yüzünden önümüzdeki günler bu günlere rahmet okutacak gibi.

Çünkü DEM’liler açık seçik tehditlere başladılar ve devamı da geliyor. Oturduğunuz koltuklarda bizimde hakkımız var ile başlayan cümlelerin devamı birçok yönden sakıncalı ve şaibeli.

Çare ve çözüm üretmek varken ipe un sermek, bahaneler zincirine halka oluşturmak ve topu taca atarcasına savrulmalar yaşamak hele hele vatandaşın belediye hizmetleri alanında yaşadığı mağduriyetleri sabotaj diyerek ciddiye almayıp trol suçlaması yapmak gerçekten iç acınası bir durum.

Sosyal belediyecilik yerine reklam belediyeciliği yapılıyor. Yalan her yere maymuncuk olmuş. Metal yorgunu iktidar ve bürokratik oligarşi vatandaşın çare arayışında dimyata pirince giderken evindeki bulgurundan edecek ama maalesef durum bu

İstanbul özelinde belediye hizmetlerini hiçbir aklıselim başarılı bulmaz. Kent lokantaları ile avunmak ve avundurmak bir yere kadar ama deprem gibi trafik gibi susuzluk gibi ciddi sorunların çözümü yerine lokanta açılışları aklıselim için gerçekten zül.

Ülkemizde durum böyle. Dünyada farklı mı?

Üçüncü dünya savaşına doğru hızla yol alan bir dönemin tam ortasındayız.

Vicdanlar dumura uğrasa da, insanlık son yıllarda özellikle Ukrayna ve Gazze üzerinden yaşanılanlar karşısında hem şaşkın hem de çaresiz.

Bir zamanların hayal ülkesi ABD dünya jandarması olarak hakkı hukuku rafa kaldırıp güç kullanarak çözüm üretmeyi dener olduğundan bu güne Vietnam ve Afganistan’da yaşattığı zulmün daha beterini Gazze’de de denemeye kalkınca olanlar oldu.

Hem çok azalan itibarını daha da sıfırladı hem de bundan sonra hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı bir dünyaya doğru insanlığı savurdu.

ABD ve tüm dünya, ikinci Trump dönemine hem kaygılı hem de gergin girmekte. Trump tarafından İsimleri açıklanan bakan ve bürokratlardan anlaşılacağı gibi daha iyi olacak denen günlere doğru gitmiyoruz.

ABD de durum bu, Avrupa’da farklı mı?

Maalesef al birini vur ötekine.

Zulmün zirve yaptığı zor günlerden geçtiğimiz bir dönemde her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız varken yangına körükle giden bir muhalefet ve troll ordusunun acımasız yalan ve iftiralarına maruz kalan bir savrulmanın tam ortasındayız.

Rabbim yar ve yardımcımız olsun.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.