İstanbul Barosu Seçimleri
13-14.10.2012 tarihinde Haliç Kongre Merkezinde İstanbul Barosu Genel Kurulu yapıldı. 28.884 üyesi ile Avrupa'nın en büyük Barosunun seçim yarışını mevcut başkan ve grubu kazandı. %76,23 ile yüksek bir katılım vardı. Kazanan grup %58,30 ile tarihinin en yüksek oyuna ulaştı. 3 grup 4 aday ile yarışta temsil edildi. Önce İlke Çağdaş Avukatlar grubunda bir önceki başkan ile mevcut başkan aday olmuştu. Çağdaş Avukatlar, Katılımcı Avukatlar ve Özgürlükçü Avukatlar seçime ortak aday ile girmişlerdi. Hukukun Üstünlüğü Platformu (HÜP) ise Sayın Av. Rıza Saka'yı aday olarak göstermişlerdi.
Yarışı kazanan aday ve grubu Baroyu 6 dönemdir yöneten grup, daha önce de Baroyu uzunca bir süre Çağdaş Avukatlar grubu yönetmişti. Mevcut başkanın kazanmasından daha da önemli olanı sandıkta seçmenin iki adaydan bir tanesine teveccüh ederek sandıkta birleşmeyi gerçekleştirmesi oldu. Oyların büyük bir kısmını alan Önce ilke grubu 2 seçimdir tavanda sağlayamadığı birlikteliği sandıkta sağlamış oldu. Çağdaş, Kav, Özgürlükçü avukatların ortak seçim çalışması geçen seçim aldıkları toplam oyun yarısında kaldı. Burada ise tavandaki birleşmenin tabanda kabul görmediğini gördük.
HÜP ise bu seçimlerde 14 Hukuk Derneğinin desteğini almış sağdan çıkan tek adaydı. Yılların biriktirdiği sorunları, birbirinin devamı olan yönetimlerin çözemediğini ve hiç denenmemiş olan Hukukun Üstünlüğü Platformunun bu sorunları çözeceği iddiasını dillendirdi. Grup oylarını 500 kadar artırmakla birlikte bu güne kadar aldığı en üst oy oranı olan %21'i barajını aşamadı. Alınan oy %21,12 ile mevcudun koruduğunu gösteriyor. Ancak tarihinde ilk defa grup 2. olma başarısını gösterdi. Sistem gereği mevcut yönetimin yedeği olan HÜP bu anlamda ciddi bir başarı göstermiş bulunmaktadır. Ancak bu durum 1. İle aradaki 8.000 civarındaki oy nedeni ile kesinlikle Baro Yönetiminin alınmasının bu şartlarda çok uzakta olduğunu görülmektedir.
Seçimde konuşulan konular mevcut baro başkanının Avukatlara servis sağlaması, 8 trilyona mal edilen baro bahçe, Çağlayan Adliyesindeki Baroya tahsis edilen odaların kimlere ve hangi şartlarda tahsis edildikleri, Baro başkanının Ergenekon ve Balyoz davaları ile ilgili aldığı tutum,"darbeci baro" söylemi, HÜP adayının siyasi geçmişi, meslek sorunları (özellikle HÜP adayı tarafından dillendirilen), baroda siyaset yapılmalı mı, üzerinde olmuştur.
Netice itibari ile Baroda yine bir grup yönetim, denetim, disiplin ve Türkiye Barolar Birliğin de temsil imkanının tek başına sahibi olmuştur. %58 oy ile %100 temsile sahip olunmuş %42 ise % 0 ile temsilsiz bırakılmıştır. İçinde Hukuk konuşulan (seçimlerde ne yazık ki konuşulamamıştır) bir kurum ne yazık ki seçim sistemi ile çoğunluğun azınlığa hükmettiği kanuni ancak hukuksuz bir yapının neticesidir. HÜP grubu tüm çabalarına rağmen demokratik bir sistem olan nispi temsil sistemine geçilmesi için kanun değişikliğini sağlayamamıştır.
Adaletin savunucusu olan avukatlar kendi meslek örgütlerinin oluşturulmasında sisteme dahil olamamakta, kendilerini ifade edememekteyken bu sıfata layık olmalarını onlardan beklemek, baroda farklı düşünce ve fikirlerin ifadesini seslendirmek iç denetimi, mali konuları konuşmak ve bu hususta görüş beyan etmek ne yazık ki başka bir seçime kalmıştır.
Halkın büyük bir kısmının hoşuna gitmekle birlikteAdalet Politikaları ne yazık ki bu seçimde ters etki yapmıştır. Molierac'ın ünlü sözü; "Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime hele ne iktidara tabiiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiç bir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin, en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı" Son 10 yıldır çıkartılan her kanun ile mesleğin sorunları daha da artmış yetkileri de azaltılmıştır. Avukatlar bir toplumun devlet karşısındaki en önemli kalelerinden bir tanesidir. Bu kaleleri güçlendirmek devletin şeffaflaşması, bireyin devlet karşısında özgürlüğü, toplumun kendini ifade edebilme özgürlüğü anlamında çok önemlidir. Ancak siz bunlara yatırım yapmaz adalet sistemini sadece yargıç-savcı olarak kabul ederseniz o zaman hem toplum hem devlet kaybeder. Bunu fırsat bilen kişiler de bunun üzerinden hak etmedikleri unvanlar alırlar. HÜP bu seçimlerde her platformda hükümet yanlısı olmakla suçlanmış bu da sandıkta beklenen etkiyi yapmıştır. Bunun yanında HÜP yetkili organları önümüzdeki 2 yıllık süreçte nerelerde hata yaptıklarını gözden geçirmek, özellikle nispi temsil ve genç avukatlar ile ilgili çalışmaları yapmak ve bu topluma yakışır bir baro başkanını kazandırma borcunu bu ülkeye karşı ödeyecektir.