İstanbul âşığı bir şehrengiz(*)
“Şehrengizler
bir ‘kent monografisi(*)’
değildir. Bu sebeple bazı bilgilerde ve hatırlayışlarda hata da olabilir. Çünkü
o subjektif bir seyahatnâmedir. Şehrin rûhunu keşfetmek üzere yola çıkılmıştır…”
ifadeleri not düşülmüş “İstanbul
Şehrengizi” kitabının son sözünde.
Mehmet Kâmil
Berse beyefendi tarafından kaleme alınan ve Kalem Kitabevi tarafından
okuyucuyla buluşturulan “İstanbul Şehrengizi”
kitabının birinci cildinden bahsediyoruz.
“Bu şehirde, her asırda muhterem ve muhteşem
insanların yaşamış olması tesadüf değildir...” sözünün derinliğinde
nefeslenen bir insanın varacağı nokta, muhakkak ki o insanların yaşadığı yere
bıraktıkları gölgelerin serinliğidir.
*
Soğuk ve
karlı bir Şubat’ta İstanbul’un kalbi Fatih’te doğan Berse, “şehrengiz” bir ruh hâliyle yürümüş bu
kadim şehrin sokaklarını. Dedesinin dedesinden tutun da günümüze kadar Dersaadet’e
dair efsaneleri, hikâyeleri ve tarihî olayları unutulmasın diye zabt-u rabt
altına almış.
Heybesinde
biriktirdiği hayat dolu sözcükleri paylaşıp, bereketlendirdikten sonra; biriktirdiklerinin
zekâtını sahibine teslim etmeyi yeğlemiş, cimrilik etmeden...
*
Türk Edebiyatı’nın
ilk şehrengizi Mesihî’yi rahmetle anarak, Zatî’nin Hayretî’nin ve dahi
Taşlıcalı Yahya’nın ruhunu şâd etmiş.
Bu
memleketin Edirnesi güzeldir...
Bursası
da...
Fakat
şehrengizlerin, “Sana dün bir tepeden
baktım aziz İstanbul” dizelerinde ölümsüzleştirdikleri ve “Beş Şehir”in içine kattıkları İstanbul’un
mânâsı başkadır. Ne anlatmakla, ne de yazmakla bitirilemez...
O anılınca
ilham gelir gönüllere...
Bir Mevlânâ
torunu (Kâmil Uğurlu) ortaya çıkar, ilham verir kâmillere...
Kalem
yazmaya başlayınca, kelâmın tâcı “İstanbul
Şehrengizi” olur.
“Şehir ve Kültür” âşığı Mehmet Kâmil
Berse, bu eserde İstanbul’la ilgili hikâyeleri, menkîbeleri, tarihî olayları,
kişileri, şiirleri, şarkıları millî bir nesir türü olarak okuruyla buluşturmuş.
*
Kitabın
kapağını “Bismillah” deyip
çevirdiğinizde, karekod marifetiyle Münir Nureddin Selçuk’un “Aziz İstanbul”a dair tınıları zevk-i
selimle satırlara eşlik ediyor. Saf İstanbul Türkçesi hem kulağınızın hem de
gönlünüzün pasını siliyor. Ve İstanbul’a metafizik bir yolculuk başlıyor...
Nesli
tükenmiş bir çelebinin mihmandarlığında;
Rûha...
İnsana...
Mekâna...
Kültüre...
Sanata...
Hiç
eskimeyen geçmişe...
Dahası bu
şehre dair ne varsa bütün çirkinlikleri örterek paylaşılıyor...
Çağlar
öncesine giderek, bu kadim şehrin kurucusu Hz. Süleyman’a (a.s.) dokunup, Hz.
Muhammed (s.a.v.) müjdesine nail olmuş bir neslin torunlarının halini fâş
ediyor.
İstanbul
âşığı Berse, bu şehri ve bu şehrin kaderini, kederini hiç eskimeyen kelâmlar
eşliğinde anlatıyor. Sırf anlatmakla kalmayıp, bir kalem efendisi, bir seyyah
bilgeliğiyle gezdiriyor.
“İstanbul Şehrengizi”yle uçsuz bucaksız bir deryaya dalıp, marifet incilerini gönüllere nakşetmeye ne dersiniz...
Hamiş:
(*) Şehrengiz: Farsça şehir karıştıran manasına gelir. Yani bir şehirle ilgili
güzellikleri ve bu güzelliklerle ilgili efsane, hikâye ve olayları anlatan mesnevî
tarzı bir nazım şekli.
(*) Monografi: Türkçe’ye Fransızca’dan geçmiş olup, bilimsel alanlarda özel bir konu, problem ya da kişi üzerine yazılmış, kendi başına bir bütün oluşturan kitaplara verilen isim.