Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
21 Kasım 2023

​İstanbul 3.Eğitim Zirvesi'nde neler konuşuldu?

Hafta sonu, Türkiye Maarif Vakfının düzenlediği 3.İstanbul Eğitim Zirvesi düzenlendi. Beş ülkeden eğitim bakanlarının ve altı kıtadan eğitim uzmanlarının görüşlerini paylaştığı önemli bir zirveydi bu.

Ana teması, eğitimde değişimi yönetmek ve Türkiye’nin eğitim yüzyılı olan zirvenin açılış konuşmalarını, Maarif Vakfı Başkanı Birol Akgün ve Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin gerçekleştirdi.

Birol Akgün, 52 ülkede edindikleri eğitim tecrübesi ve Türkiye’nin eğitim birikiminin özgün bir sentezi olan Uluslararası Maarif (IM) programından bahsetti.

IM Eğitim Modelini ilmini ve irfanını insanlığın barış ve huzuru için kullanacak erdemli insan yetiştirmeyi hedefleyen programlar bütünü olarak değerlendirdi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ise, “Eğitimde eşitlik ve adalet olmazsa olmazımızdır. Eğitimde değişim sürecini yönetirken bütün öğrencilerin eşit fırsatlara sahip olması için elimizden geleni yapmalı, adalet ve eşitlik temelli bir eğitim felsefesi inşa etmeliyiz” diyerek eğitim alanında yaşanan büyük bir eksikliğin altını çizdi.

Nedir o? Elbette Türkiye’ye özgü, buraya ait kapsamlı bir eğitim felsefesinin inşa edilmesi. Çünkü ülkemizin hala bir eğitim felsefesi yok.

Şimdi zirveden aldığım bazı notları paylaşmak istiyorum.

Demokratik Kongo Cumhuriyeti İlk, Orta ve Teknik Eğitim Bakanı Tony Mwaba Kazadi, “Kültürümüze ve değerlerimize aykırı her uygulamayı saf dışı bırakmalıyız. Etik ahlaka aykırı olanı bertaraf etmeliyiz. Bir değişimin olması için iyi bir vizyon ve güçlü bir liderlik gerekir” diyor.

Bosna Hersek Saraybosna Kantonu Eğitim Bakanı Naida Hota Muminović, ise “Geleceklerini planlamayan insanlar gelecekte acı çekmeye mahkûmdur” diyerek başlıyor sözlerine.

Sonra, “Öğrencilere önce öğrenmeyi öğretmemiz gerekiyor. Kendilerine daha iyi bir gelecek hazırlamak için bu en önemli hareket noktamız. Öğretmenlerin eğitime bakışını değiştirmeden ve bu noktaya taşımadan da bunu yapmak imkânsız” diyor.

Maryam Jaffar İsmail ise WEF Başkanı Klaus Schwab’ın uzun zamandır dillendirdiği ve hatta kapsamlı bir müfredat değişikliği olarak neredeyse tüm ülkelerde uygulanmasını istediği “eğitim 4.0” modelinden bahsetti.

“Artık endüstri 4.0’ı gibi eğitim 4.0’dan bahsetmek de mümkün. Son teknoloji ürünleri iletişime de yeni boyutlar kazandırdı. Geleneksel öğrenme metotları yerini daha başka yöntemlere bıraktı” diyerek bir bakıma WEF’in eğitim politikasına vurgu yaptı.

Burada benim en çok dikkatimi çeken Didem Kaya Bayram oldu. Didem Kaya, “Bizim teknoloji ve yapay zeka adını verdiğimiz sistemler sandığımız kadar masum olmayabilirler” diyor.

Ona göre kapsayıcı pedagojik yaklaşımlar kullanmak, müfredatı sömürgecilikten arındırmak ve yeni teknolojilere eleştirel yaklaşmak, sınıf içinde ve dışında herkes adına daha iyi bir gelecek için önemli.

Bu fikri yıllardır dile getiren birisi olarak yüzde yüz katıldığımı ifade etmeliyim.

Arber Morina, Öğrencilerin akademik başarısı, ders performansları eleştirel düşünme becerilerinin gelişmesi, duygusal hallerinin iyi olması ve öğrenme deneyimlerinin karakteri fiziksel mekânlarla yakından ilişkilidir diyerek bir yaraya parmak bastı.

Tunus Maarif Okulları Yöneticis Amy Louise Shaw Mabrouk da bu fikri destekleyen bir sunum yaptı.

Tam da bu noktada ülkemizdeki okulların fiziki anlamda da tam bir kontrol mekanizması olarak işlev gördüğünü söylemem gerekiyor.

Hapishaneyi andıran mekânlar ve hala rahat hazır-ol komutlarıyla çocukların sıraya dizilmeleri tüm aktivitelerini bir zil vasıtasıyla yapmaları, okul girişlerinde öğretmenleriyle birlikte nöbet tutmaları ve tek bir kıyafete zorlanarak tercihlerinin hiçe sayılması gibi buraya sığdıramayacağım birçok uygulamalar devam ettikçe eğitimde değişimi nasıl tesis edeceğiz?

Sanırım işe önce buradan başlamak gerekiyor.