İşsizlik neden artıyor?
Kasım döneminde de işsizlik artmaya devam etti.
Bir yılda işsiz sayısındaki artış 602 bini buldu.
Böylece işsiz sayısı 3 milyon 96 bin kişiye çıktı.
İş bulmaktan umudunu kestiği için iş aramayanlar işsiz sayılmıyor.
Bunların sayısı da 2 milyon 500 bin.
Bu durumda işsiz sayısı gerçekte 5 milyon 500 bini geçiyor.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun(TÜİK) açıkladığı işsizlik verilerine biraz daha yakından bakalım.
İşsizlik oranı yüzde 10,7'e yükseldi.
Son 4 yılın zirvesi.
Geçen Kasım'da yüzde 9,3'tü.
Demek ki yüzde 1,4 oranında bir artış söz konusu.
Tarım dışı işsizlik oranı yüzde 12,8.
15-24 yaş aralığında işsizlik oranı yüzde 19,9.
İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 9,7, kadınlarda yüzde 13 olarak hesaplandı.
Erkeklerin yüzde 71'i, kadınların yüzde 30,5'i işgücüne katılırken, erkeklerin yüzde 64,2, kadınların yüzde 26,6'sı istihdam ediliyor.
Üniversite mezunu 709 bin gencimiz işsiz.
Lise mezunu işsiz sayısı 680 bin.
Tarım sektöründe 5 milyon 180 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışanların sayısı 20 milyon 694 bin kişi oldu.
İstihdam edilenlerin yüzde 20'sitarım, yüzde 20,4'ü sanayi, yüzde 7,6'sı inşaat, yüzde 52'si hizmet sektöründe yer aldı.
Sizi rakamlara boğduk.
Biraz da yorumlayalım.
Öncelikle şu noktanın altı çizilmeli; ekonomide en önemli makro gösterge işsizliktir.
Eğer işsizlik çift hanelerde geziniyorsa diğer veriler bir anlam ifade etmez.
Gizli işsizlerle birlikte işsizlik oranı yüzde 17,5'e ulaşıyor, hele her 5 gençten biri işsiz ve bunların büyük bir bölümü üniversite mezunu ise durum ciddi demektir.
Öte yandan tarımın milli gelire katsının yüzde 10'un altında olmasına rağmen istihdam edilenlerin yüzde 20'sinin tarımda çalışıyor görünmesi verimsizliğin ve gizli işsizliğin işaretidir.
Üzerinde durulması gereken bir diğer husus da şu:
Nüfusun ancak yarısının işgücüne katılması ve kadınların sadece dörtte birinin istihdam edilebilmesi ekonomi için ayak bağıdır
Yaşadığı durgunluk nedeniyle işsizliğin had safhada olduğu AB ülkelerinde işgücüne katılım oranının toplamda yüzde 60, kadınlarda yüzde 50'nin üzerinde olduğunu hatırlatalım.
Ki mukayese ederken yanlışa düşmeyelim.
Şunu belirtelim; bizde yüzde 51 olan işgücüne katılım oranı AB ülkelerdeki gibi yüzde 60-70'lerde olsaydı işsizlik çok daha yüksek hesaplanacaktı.
Dolayısıyla başka ülkelere bakıp teselli aramayalım.
Ayrıca Kasım 2013'te yüzde 9,3 olan işsizliğin Kasım 2014'te yüzde 10,7'e tırmanmasını Suriyelilere bağlamak da sığ bir yaklaşımdır.
Belki bir nebze etkilemiş olabilir ama esas neden düşük büyüme hızıdır.
2014 yılında yüzde 3'ün altında bir büyüme bekleniyor.
Bu tempoda bir büyüme işsizliğin çaresi olamaz.
Üstelik üretim yapımız da dışa bağımlı.
Üretimde kullanılan ara malı ve hammadde büyük ölçüde ithal.
Öyle olunca kendi işgücümüze değil yabancı ülkelerin işçisine istihdam yaratmış oluyoruz.
Son söz; büyüme hızımızı artırmadan ve üretim modelimizi değiştirmeden işsizlik sorununu halledemeyiz.