İşsizlik azalıyor mu artıyor mu?
Ekonomik veriler rakamlarla ifade edilse de, farklı açılardan yorumlanarak pembe veya kara bir tablo çizilebiliyor.
Mesela işsizlik verilerini ele alalım; bir grup ekonomist aynı verilerden hareketle işsizliğin hafiflediğini savunurken bir kesim ise sorunun ağırlaştığını ileri sürebilir.
Türkiye İstatistik Kurumu'nun(TÜİK) 2015 Mayıs ayına ilişkin açıkladığı "İşgücü istatistikleriyle" ilgili olarak gazetelerin ekonomi sahifelerinde atılan başlıklar ve yapılan yorumlar bunun son örneğini teşkil ediyor.
İşsizlik azalıyor mu artıyor mu?
Kimine göre evet, kimine göre hayır.
Peki gerçek durum ne?
Aslında her iki taraf da doğru söylüyor.
Sorun mukayese edilen dönemlerin farklılığından kaynaklanıyor.
Bir veri bir önceki ayla kıyaslandığında olumlu değerlendirilirken, geçen yılın aynı dönemiyle karşılaştırıldığında olumsuz görülebiliyor.
Şöyle açalım:
Mayıs ayında genel işsizlik oranı Nisan ayına göre yüzde 0,3 azalarak yüzde 9,3'e inerken işsiz sayısı aynı dönemde 2 milyon 821 binden 2 milyon 789 bine düştü.
Bu verilere dayanarak işsizliğin azaldığını söylemek yanlış olmaz.
İşsizlik gerçekten geçen aya göre azaldı.
Ama mukayese geçen yılın aynı dönemiyle yapıldığı takdirde karşımıza farklı bir tablo çıkıyor.
İşsizliğin hem oran hem de mutlak değer olarak artmış olduğu anlaşılıyor.
İşte rakamlar:
İşsizlik oranı geçen yılın Mayıs ayında yüzde 8,8, işsiz sayısı da 2 milyon 551 bin kişi olarak belirlenmişti.
Bu yılın Mayıs ayında ise işsizlik oranı yüzde 0,5 artarak yüzde 9,3'e, işsiz sayısı da 238 bin kişi artarak 2 milyon 789 bin kişiye yükseldi.
Görüldüğü üzere işsizlik önceki aya göre azalmış ama geçen yılın aynı dönemine kıyasla artmış.
Peki mukayeselerde hangi dönemin esas alınması daha doğru olur?
İşsizlik mevsim şartlarından etkileniyor.
Özellikle turizm ve tarım sektöründe istihdamın yazın artması kışın azalması genel işsizlik oranını aşağı ve yukarı yönde hareketlendiriyor.
O yüzden mukayeselerin bir önceki aya göre değil de geçen yılın aynı ayına göre yapılması daha sağlıklı sonuç verecektir.
Nitekim mevsim etkilerinden arındırılmış işsizlik oranının yüzde 9,9'dan yüzde 10,2'ye çıkarak çift haneyi aşması, işsiz sayısının da 3 milyon 14 bin kişiye yükselmesi bu tespitimizi doğruluyor.
İşsizlik pek çok ülkede olduğu gibi bizim de temel sorunumuz.
Hangi pencereden bakarsak bakalım bu gerçek değişmez, sadece kendimizi avutmuş oluruz.
İstikrarlı ve sürdürülebilir hızlı bir büyüme sağlanmadan da bu sorun çözülemez.
***
Ekonomik büyüme için ise siyasi istikrar şart.
7 Haziran seçimlerinden sonra oluşan siyasi belirsizlik piyasaları tedirgin ediyor.
FED henüz faiz artırımına gitmediği haldeDolar ve Euro her gün yeni rekorlar kırıyor, TL sürekli değer kaybediyor.
Borsa düşüyor.
Merkez Bankası faizleri sabit tutsa da piyasada kredi faizleri yükseliyor.
Piyasaların rahatlaması ve büyümenin hızlanması için siyasi belirsizliğin bir an önce giderilmesi gerekiyor.