Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

İsrail'in işi çok zor

Başlığı okuyunca, durmadan Filistinlilere saldıran ve onbinlerce insan öldüren İsrail’in görünüşte güçlü ve başarılı olduğu iddia edilebilir ve hatta bu bağlamda başlık biraz gerçeklikten uzak ve romantik görülebilir.

Fakat hemen belirtmeliyiz ki, İsrail Filistinlilere vurdukça geleceğini karartarak işlerini daha da zor hale getirmektedir. Öncelikle İsrail’in yaptıkları giderek insanlığın vicdani kapasitesinin kaldırabileceği boyutları çoktan aşmış durumdadır. İnsana yönelik İsrail’in bu yaptıklarını bir vicdan meşrulaştırmak istese bile yapması mümkün olmayacaktır. Dikkat edilirse, Batılı ülkeler İsrail’e destek olmaya devam ederlerken, halklar “insanlık” sesi vermektedirler.

Aslında bu durum İsrail’in dünya kamuoyunda halklar nezdinde daha çok etiketlenmesini birlikte getirmektedir. Zaten eskiden beri çoğalan İsrail’e ait negatif sicil bu saldırılarla birlikte açıkça hiçbir insanın asla tasvip edemeyeceği boyutlara ulaşmıştır. Belki şimdi gücü sebebiyle dünya kamuoyunda İsrail’e henüz bir yaptırım uygulanamıyor olabilir. Fakat bu hep böyle devam edeceği anlamına gelmez.

Bir kere İsrail bu saldırılar konusunda kendi içerisinde çelişkiler yaşamaktadır. Bir kısım radikal İsrail yöneticileri Filistinlileri tamamen bitirmek üzere açıklamalar yaparken, arkaplanda bunun bir insanlık suçu olduğuna dair endişelerini dile getirenler de bulunmaktadır. Bu da İsrail’in farklı boyutlarda uluslararası mahkemelerde dava edileceğini göstermektedir.

Doğrusu bu mahkemelerde belki ilk planda sonuç alınamayabilir. Fakat bu tür davaların iki önemli sonucundan bahsetmeliyiz. Birincisi, Bu davalar üzerinden tarihe bir not düşülmüş olacaktır. Tarih ise asla unutmaz. Bugün olmasa bile düşülen bu not gelecekte İsrail’in işini zorlaştıracaktır. İkincisi, Fransız Devrimi, Aydınlanma vb. süreçlerin ardından evrensel insan hakları Batı tarafından tüm insanlığı kapsadığı iddiasıyla yürürlükte olmuştur. İnsan Hakları deklerasyonlarının iş görmediği bu durumda, artık Batılı değerlerin iflası da gündeme daha yoğun gelecektir.

Zaten bu zamana değin sömürgelerle yıpranan Batı’lı değerlerin bırakın evrenselliği meşruiyeti de sorunlu hale gelecektir. Doğrusu Batı’nın bu olaylar karşısında hareketsizliği, moderniteye de ciddi bir darbe indirecektir. Artık Batılı olmayan ulusların sömürgecilğe olan itirazları daha gür sesle duyulacaktır.

Esasen modernitenin düşünümselliğine atıfta bulunarak moderniteyi tamamlanmamış bir proje olarak görüp ona ömür katmaya çalışan Habermas gibi düşünürler, yaptıkları açıklamalar ile bir yandan moderniteye darbe indirmişler diğer yandan yıllarca biriktirdikleri bilimsel karizmalarını yerle bir etmişlerdir. Habermas böyle bir açıklama yaparken, hangi insani değerlerden referans almıştır acaba?

Diğer yandan bölgede İsrail konusunda olumlu düşünen tek bir ülke yoktur. İsrail’in bölgedeki hedefleri gayet net bir şekilde bilindiğinden, bu saldırıların Gazze ile sınırlı kalmayacağı ve nihayet bir çok Arap ülkesini de tehdit ettiği açıktır. Böyle bir konjonktürün içinde İsrail’in nasıl bir gelecek inşa edeceği ciddi bir sorundur.

Üstelik tüm bu saldırılarla birlikte kendi vatandaşlarının güvenliğini de kendisi tehdit etmektedir. Bundan sonra daha güvenlikli bölgelerde yerleşim yapacaklarını açıklamasına rağmen buna vatandaşları nasıl güveneceklerdir? Dışarıdan yerleşimciyi nasıl getirecektir.

İsrail başından beri bölgede aşırı davranışlar göstermiştir. Açıkçası barışa kesinlikle yanaşmamıştır ve tavrından gelecekte de barışı arzulamak gibi bir niyetinin olmadığını deşifre etmektedir. İsrail kendi elleriyle bu duruma gelmiştir ve onun tavırlarını açıklayabilecek bir zemin bırakmamıştır.