Dolar (USD)
34.74
Euro (EUR)
36.60
Gram Altın
2954.40
BIST 100
9827.23
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
02 Ekim 2024

İsrail'in gaspçı Lübnan planı

İsrail saldırganlığının yakın coğrafyamızda yayılması, ‘’Arap Baharından’’ sonra, bölge devletlerinin egemenliğini zayıflattı. ‘’Vekâlet savaşı’’ anlayışının bir dış politika ve güvenlik aracı olarak kullanılması ‘’Ortadoğu’’ coğrafyasını her zamankinden daha tehlikeli bir hâle getirdi. Bu durum, Türkiye’nin jeopolitik manzarasını derinden etkilemektedir.

Bugün İsrail’in bölgede işlediği vahşeti, 23 Eylül 2020 tarihinde ‘’İsrail’in Gaspçı Lübnan Planı’’ başlıklı yazımızda öngörmüştük. Bu nedenle bundan tam dört yıl önce öngördüğümüz yazımızı tekrar ilginize sunuyorum:

‘’Lübnan’’ ismi Aramice kökenli olup anlamı beyaz demektir. Araştırmacılar, Lübnan’a ‘’beyazlar ülkesi’’ denmesinin nedeni dağların zirvelerinde hiçbir zaman karın eksik olmamasından kaynaklandığını belirtmekteler.

Lübnan, Antik çağda yaşayan Fenikelilerden modern Lübnan devletinin kurulmasına uzanan sürece kadar birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Lübnan’ın tarihi incelendiğinde tüm bunların kültürel, siyasal ve dinsel mirasının günümüze taşınmasında önemli rol oynadığı anlaşılacaktır.

Lübnan’ın jeopolitik konumu ‘’dışta’’ tarih boyunca bölgesel ve küresel güçlerin mücadele alanı yaparken, farklı inanç, kültür ve ırklardan oluşan nüfus yapısı ise, rekabet eden güçlerin ‘’içte’’ zemin bulmasını kolaylaştırmıştır.

Bu bağlamda Prof. Dr. Meliha Altunışık’ın ‘’Lübnan’’ isimli kitabı bize nüfus yapısıyla ilgili şu bilgileri vermektedir: ‘’Sur şehrine gittiğinizde Şiiler, Sur limanına indiğinizde Hristiyanlar karşılar sizi. Kuzey Lübnan topraklarına çıktığınızda Sünniler, ardından İsmaillileri ve Alevileri görürsünüz. Zgarta bölgesinde Marunî Hıristiyanlar, Suriye sınırına doğru ilerlediğinizde Türk köyleriyle karşılaşırsınız’’

Günümüzde Lübnan’daki Sünnilerin hamiliğini Suudi Arabistan, Şiilerin İran, Ermeni ve Marunîlerin Fransa yapmaktadır. Birbirinden farklı çıkarlara sahip bu ülkelerin her biri Lübnan’ı bir tarafa çekmeye çalıştığından dolayı, ülke büyük zarar görmektedir.

Bu fırsatı değerlendirmek isteyen İsrail, Lübnan Karasularında keşfedilen zengin enerji kaynaklarına çökmeye çalışmaktadır. İsrail’in bu amacını daha önce birçok kez dile getirmiştik.

Fransa’nın Marunîlerle olan tarihsel bağlarını iyi bilen İsrail, siyasi olarak Fransa Üzerinden, diplomatik olarak da ABD üzerinden, ekonomik ve psikolojik olarak ta körfezdeki kabile şefleri üzerinden Lübnan’ı sıkıştırmak istemektedir.

Netanyahu’nun bu şeflerle Beyaz Saray’da poz vermelerinin bir nedeni de, körfezin ekonomik desteğine muhtaç olan Lübnan’a ‘’bak bunlar artık avucumdadır’’ mesajını vermektedir. Lübnan-İsrail karasularındaki ihtilafın çözülememesinin temel nedeni, İsrail, konunun sadece ABD’nin arabuluculuğunda, Lübnan ise, BM’n nezdinde müzakerelerin yapılmasını istemektedir.

12 ve 19 Şubat 2020 tarihlerinde Türkiye’nin Lübnan’la bir anlaşma yapması gerektiğini yazmıştık. Uluslararası ilişkiler alanında çalışan bazı akademisyen dostların bize gönderdikleri mesajda ‘’böyle bir anlaşmanın mümkün olamayacağını’’ belirtmişlerdi. Ancak Cihat Yaycı Paşanın ‘’Doğu Akdeniz’in Paylaşım Mücadelesi ve Türkiye’’ isimli kitabını okuyunca daha kapsayıcı önerilerin Cihat Paşa tarafından da yapıldığını gördük. O günlerde yapılan önerilerin önemi bugün daha iyi anlaşılmaktadır. Önümüzdeki süreçte İsrail, ABD’nin de desteğiyle Lübnan’a daha çok baskı yapmasını talep edecektir. İsrail, kirli plan ve ittifaklarla ‘’Beyazlar ülkesi’’ anlamına gelen ‘’Lübnan’’ halkının karasularındaki zenginliklerini gasp ederek bahtını ve ufkunu karartmak istemektedir.

Türkiye, Lübnan konusundaki önerimizi tekrar düşünmelidir. Zira Lübnan konusu hem bölge açısından hem Türkiye açısından hem de KKTC açısından hiç olmadığı kadar yeni risk ve fırsatlar dönemi anlamına gelmektedir.’’ (23 Eylül 2020 Milat)

Bugün Lübnan semalarında yükselen siyah dumanlar, ne acıdır ki ‘’Beyazlar ülkesinin’’ bahtını ve ufkunu karartmaktadır. Ancak her zaman vurguladığımız gibi bu bir kader değildir, alternatif bir gelecek kurmak her zaman mümkündür.