Dolar (USD)
34.12
Euro (EUR)
38.10
Gram Altın
2876.41
BIST 100
9900.25
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Eylül 2024

​İsrail'in gasb stratejisi

Filistin’in Siyonistler tarafından işgali, topraklarının gasp edilmesi ve sivillerin gaspçılar tarafından katledilmesi 1948 yılından beri dönem dönem azalıp artan ama aslan kesintiye uğramayan bir süreç olarak devam ediyor. İsrail’in gasp stratejisine verilen cevap hemen her alanda direnişin organize edilmesinden geçiyor. Silahlı direniş cephesi, boykotlar, ekonomik, kültürel ve sosyal destekler de önemlidir. Sıkılan her bir kurşun, tuzaklanan her bomba, boykot edilen ürünler, sosyal medya paylaşımları, geliştirilen tüm teknolojiler direniş duvarını oluşturan tuğla parçaları gibidir; birlikte anlam ifade ederler.

Soykırımın ve direnişin tüm hızıyla sürdüğü günlerde TRT World ekiplerinin işgal altındaki Filistin topraklarında bir kısmı gizli çekimlerden oluşan kayıtlardan oluşan "Holy Redemption: Kutsal İşgal" belgeseli gösterime girdi. Aslıhan Eker Çakmak, Jose Carlos Soares ve Tanju Şahin’in yönetmenliğini yaptığı belgeselde işgalci İsrail’in Batı Şeria’da yürüttüğü gasp stratejisi masaya yatırılmış.

31 Temmuz 2015’te yaşanan çarpıcı bir olayı hatırlatarak başlıyor belgesel: Duma Kundaklaması. 2015 yılında Duma köyünde Dawabsheh ailesinin yaşadığı ev, Siyonist teröristler tarafından yakılmıştı. Evin babası Saad, annesi Reham ve 18 aylık bebekleri Ali yanarak can vermişlerdi. Ali’nin ağabeyi 5 yaşındaki Ahmed ise ağır yanıklarla saldırıdan kurtulmuştu. Saldırıyı gerçekleştiren Siyonist Amiram Ben-Uliel, mahkeme salonlarında pişmanlık yerine pişkinlik göstermiş, bugün bile işgalciler tarafından kahraman olarak anılan bir kişi haline gelmişti. Böylesine iğrenç saldırıyı yapanların mahkemelerinde, Filistinlilere karşı “Ali mangalda ızgara oldu” diyerek dalga geçen, yanan bebeğin fotoğraflarını bıçakların ucuna geçirip eğlenen Yahudi görüntüsü dar, radikal bir gruba değil çok ciddi bir kitleye karşılık geliyor.

Duma Kundaklaması, yerleşimci terörünün son vukuatı olmadı. 7 Ekim Aksâ Tufanı Harekâtı sonrası Batı Şeria’da Filistinlilere yönelik saldırılarda belirgin artışlar oldu. Bu suçların öncülüğünü Yahudilerin kendi içinde oluşturduğu Kahanist gruplar tarafından gerçekleştiriliyor. Bunlardan birisi olan "Hilltop Youth" adlı grup “Radikal Yahudi” olarak tarif edilen bu insanlar azınlık, dar gruplar olarak gösterilerek eylemlerinin sözde İsrail devletini bağlamadığı imajı verilse de bu yapıların arkasında mutlak devlet gücü bulunuyor. Kahanist gruplar cinayet işlediklerinde sırtları sıvazlanıyor. Filistinlilere ait arazileri işgal ettiklerinde “ileri karakol” adı altında güvenlikleri sağlanıyor, elektrik ve su ihtiyaçları karşılanıyor. Planlı, adım adım işleyen bir stratejinin piyonları olarak örgütlü hareket ediyorlar.

TRT Word ekipleri, bu terörist grupları içine sızıp haftalarca beraber vakit geçirmişler. Kayıtlar almışlar. Niyetlerini, stratejilerini belgeleyerek bir belgeselle kamuoyuna servis etmiş durumdalar. Olağanüstü ilgi çekmesi, dünya çapında haber olması gereken bu çalışma sessiz sedasız adeta geçiştirildi, görmezden gelindi. Katar’da ve Bosna Hersek’te gösterilen yapım, Al Jazeera Uluslararası Belgesel Film Festivali'nde “En İyi Belgesel ve Program Ödülü”nü kazandı. Bu daha başlangıç.

Filistin’in Siyonist Yahudilerce işgal edilmesi çok yönlü incelenmesi gereken bir durumdur. İşgalin tarihi başlı başına bir iştir. Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye’ye sürgün giden Filistinliler başlı başına bir konudur. Batı’da yer alan Filistin diasporası da çalışılmalıdır. Batı Şeria’da işgal altında olan Filistinlilerin durumu ile Kudüs’te işgal altında olan Filistinlilerin durumu, işgalin niteliği, direnişin rengi birbirinden farklıdır; müstakil çalışmalara ihtiyaç vardır. Gazze ise tek başına bir destandır. Böylesine yoğun başlıkların olduğu coğrafyaya ilişkin yapılan çalışmaların hibrit belgesel kıvamında yapılması mesajın izleyiciye daha net ve kısa yoldan ulaşması bakımından önemlidir. TRT Word’un yerleşimcilerin gasp stratejilerine ilişkin hazırladığı ve 1 saatten kısa olan bu çalışma da amacına uygun hazırlanmış önemli bir evrak ve tarihi bir tanıklıktır. TRT’nin Gazze’de yaşanan soykırımı insanlığa taşırken ödediği bedeller herkesin malumudur. Gazetecilerin alenen hedef alındığı Gazze, haberleşmenin ölümcül bir risk oluşturduğu bir coğrafyaya dönüşmüş durumdadır. Bu bölgede her şeye rağmen soykırımı haberleştirmeye devam eden TRT, her türlü övgüyü ve ödülü haketmektedir.

TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı'nın şu ifadeleri önemlidir: "İsrail tarafından Kudüs ve Batı Şeria’da Müslümanlardan gasbedilen topraklara inşa edilen bu yerleşim yerleri, egemen bir Filistin devletinin kurulmasına engel olmak niyetiyle oluşturuluyor elbette. Buralara yerleştirilen işgalci topluluklar, radikal dinci bir terör örgütü mesabesindedir. Bunlar sürekli silahlı gezen, tarlalarda çalışan Filistinlilere saldıran, tamamen keyfi şekilde etrafa ateş açan, Filistinlilerin evlerine, bahçelerine giden su borularını tahrip eden teröristlerdir. TRT ekibimiz, bu son derece tehlikeli ve karanlık topluluklardan birinin içine sızmayı ve daha önce hiçbir yerde olmayan görüntü ve bilgileri elde etmeyi başardı. Biz TRT olarak, bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da tüm imkanlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında durmaya, Filistin direnişinin sesini duyurmak için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz."

Gazze’de soykırım devam ederken, Filistinliler adına yapılan her haber, her belgesel, her fotoğraf, her mesaj kıymetlidir. Sekülerliğin en geçer akçe olduğu günümüzde, insanlığı, vicdanı ve insafı hatırlatan her çaba büyük bir saygıyı da hak etmektedir.