Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
35.99
Gram Altın
3003.35
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Mart 2022

​İsrail'in Düşmanlaştırma Politikası Yeni Değil

İsrail, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri Fas, Bahreyn ve ABD dışişleri bakanları Pazar günü İsrail'de bir araya geldi. Ancak toplantıya ev sahipliği yapan İsrail Dış İşleri Bakanı Lapid: ‘’Filistinliler de dâhil olmak üzere tüm bölge halklarına yeni bir kapı açtığını, aralarındaki ilişkileri geliştirmenin İran gibi ortak düşmanları caydırabileceğini’’ söyledi.

Bakan Lapid: ‘’ "Burada tarih yazıyoruz, ilerleme, teknoloji, dini hoşgörü, güvenlik ve istihbarat işbirliğine dayalı yeni bir bölgesel mimari inşa ediyoruz’’ dedi. Peki, bahsedilen ‘’yeni bölgesel mimari’’ bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına izin veriyor mu? Elbette hayır…Çünkü İsrail Başbakanı Naftali Bennetti bu talebi reddediyor.

İsrail’in ‘’yeni bölgesel mimari’’ olarak lanse etmeye çalıştığı zirve, aslında İsrail’in kuruluşundan günümüze kadar sürdürdüğü ‘’düşmanlaştırma politikasından’’ başka bir şey değildir. Nitekim İsrailli Bakan: ‘’ Bu yeni mimari, ortak düşmanlarımızı, en çok da, İran ve onunla birlikte hareket edenleri korkutuyor’’ dedi.

İsrail bir taraftan ‘’bölge halklarına yeni bir kapı açtığını’’ söylüyor, diğer taraftan İran’ı düşmanlaştırıyor. Peki, İran bölge halkı değil mi? Bir taraftan ‘’dini hoş görü ve barış diyor’’ diğer taraftan bağımsız Filistin devletinin kurulma talebine hayır diyor. Kısacası nereden bakarsanız bakın açıklamalar tutarsız ve çelişkilerle doludur.

İsrail, Filistin’i yok sayarak ülkesinde, Araplarla İran arasında düşmanlığı derinleştirerek bölgede, barışı tesis edemez. Gerçi İsrail’in ne böyle bir niyeti ne de böyle bir kapasitesi vardır. Geriye dönüp de İsrail’in kuruluşundan günümüze kadar yaptıklarına baktığımızda, sadece entrika, katliam, işgal, kan ve gözyaşı görürüz. İsrail’in bildiği tek şey budur.

Burada esas mesele, İsrail’in sürekli düşmanlaştırma politikasının ardındaki niyetleri görmektir. Bunun için Süleyman Seyfi Öğün’ün sürekli vurguladığı gibi: ‘’Dünya sahnesinde cereyan etmekte olan olaylara bir bütün olarak bakmak gerekir.’’ Çünkü İsrail, mevcut uluslararası sistemi oluşturanların eliyle kurulmuş ve hâlâ da onlar tarafından korunması boşuna değildir.

Bilindiği gibi İsrail, Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında verilen kararlardan doğmuştur. Bu kararların niçin, nasıl, hangi umut ve korkulardan, sevgi ve nefretlerden kaynaklandığını İsrail’in uyguladığı politikalardan çok net bir şekilde görüyoruz.

İsrail, bölge halkları arasında sürekli kargaşa çıkartmaya çalışarak Filistin meselesini sadece Hamas’ın davası olduğunu göstermeye çalışmaktadır. Hâlbuki Filistin, her Müslüman için sadece coğrafi bir alan değil, aynı zamanda onların kaderidir.

Toparlayacak olursak, İsrail’in ev sahipliğinde ABD ve dört Arap ülkesinin Dışişleri Bakanlarıyla Pazar günü gerçekleştirdiği zirvede yeni bir tutum çıkmadı. Sadece Mısır ve Körfez ülkelerini yöneten Krallar ile İsrail arasında var olan geleneksel örtük ittifak, daha aleni bir hâle gelmiş oldu.