İsrail'in dişine kan değdi
İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz’ın Gazze Şeridi’nde uygulanan baskıcı politikaları Batı Şeria’ya da taşımayı planladıklarına dair açıklaması bu konudaki hadsiz ideallerine doğru eylemlerini genişletecekleri anlamına geliyor. Türkiye Dışişleri Bakanlığı da bu konudaki Katz’ın ifadelerini sert bir şekilde eleştirerek, "İsrail'in uluslararası hukuka açıkça aykırı olan bu eylemlerine karşı gerekli cezai ve yaptırımların uygulanmasının kaçınılmaz hale geldiğini" vurguladı.
Evet, Katz'ın açıklamaları, İsrail’in işgal altındaki topraklarda izlediği stratejilerin bir uzantısı olarak görülebilir. Gazze Şeridi’nde 7 Ekim’den bu yana sürdürülen saldırılar bu emellerini çıplak şekilde hangi yollarla geliştirmeye çalıştıklarını ortaya koyuyor. Siviller üzerinden düşmanın direniş gücünü zayıflatmaya çalışıyorlar ve binlerce masum sivilin, kadın ve çocuğun kasıtlı olarak hedef alınmasına yol açıyor. Nereden bakarsanız bakın hiçbir savaş hukukuna uymayacak hunharca bir saldırı, katliam anlamına geliyor.
Bu yolla sivil halkı hedef alarak direniş gruplarını baskı altına almak ve teslim olmalarını sağlamak istiyorlar. Ayrıca Gazze'deki Filistinlileri sürekli olarak göçe zorlayarak belirli bölgeleri operasyon sahası ilan ediyor ve insanları sürekli oradan oraya sürüyor. Bu sürgün ve saldırı uygulamalarını Batı şeriada da yapacaklarını söylemesi konunun sadece Gazze ya da Hamas olduğu anlamına gelmiyor. Haması bahane ederek tüm bölgeye genişletmek istedikleri büyük bir savaşı hedefliyor oldukları görülebilir. Daha önce başkent ilan ettikleri Kudüs ve çevresini Batı şeriayı da tam hakimiyetle kontrol altına almak hedeflerini ortaya koyuyorlar.
İsrail’in uluslararası hukuka aykırı olan bu saldırgan politikalarını uygulamasının temel nedeni, başta ABD olmak üzere Batı ülkelerinin ve özellikle de halkı müslüman olan ülkelerin liderlerinin İsrail’e karşı hiçbir ciddi yaptırım uygulamaması ve hesap sormaması diyebiliriz. Gazze’de işlenen savaş suçlarına karşı yeterli ve etkili bir tepki verilmemesi, İsrail’in benzer suçları Batı Şeria’da da işleme niyetini, iştahını ve isteğini artırıyor.
İsrail'in nihai hedefi, Gazze Şeridi’ndeki direnişi büyük ölçüde yok etmek ve Batı Şeria’yı da ilhak etmek. Bunu başarmak için içeride herhangi bir tepki ya da direniş olmamasını istiyor. Bunun için de Filistinlileri yerlerinden ederek, belirli alanlara hapsedip kontrol altında tutmayı planlıyor. El-Fetih güçlerinin tamamen pasif davranması ve Şimon Peres’in cenazesine katılarak ağlayan Mahmud Abbas’ın tepkisizliğiyle İsrail’in alan kazanmasına sessiz kalması Filistinde daha çok zamanlar acının ve mücadelenin var olacağına işaret ediyor. Dişine kan değen İsrail kendini bitirene kadar bu saldırılarından geri durmayacağı her fırsatta ifade ediyor.