İsrail'e soykırım davası açılmalıdır
Savaş, Amerika’nın doğuşunun, genişlemesinin ve küresel hegemonyasının ayrılmaz bir parçasıdır. Ne diyordu eski başkanlardan Roosevelt; “Savaş, ABD’nin sağlık sigortasıdır. Her on senede bir dışarıda savaş yaşamaz isek bu savaşı içimizde yapmak zorunda kalabiliriz.”
Bakınız, Dünyanın en büyük altı silah üreticisinden beşi
Amerika Birleşik Devletleri'ndedir. Bunlar General
Dynamics, Northrup Gruman, Raytheon ( RTX), Boeing ve Lockheed Martin Corp.
Öyle ki ABD'nin silah ihracatı 2019'da son on yıllık dönemde
ortalama 162 milyar dolar olmuştu.
Böyle bir ülke elbette Gazze’deki yıkıma sessiz kalacak ve
oradan daha büyük bir savaşın doğmasına zemin hazırlayacaktır.
Şu ana kadar yaklaşık
yüzde 70'i kadın ve çocuk olmak üzere Filistin’de 25.000'den fazla insan
katledildi. Gazze Şeridi'ndeki binaların neredeyse yüzde 70'i yıkılmış veya
oturulamaz durumda.
Bu insanlar, bir yudum suya hasret bir şekilde moloz ve kül
yığınları içinde yaşama tutunma çabası gösteriyor.
Dünyadaki vicdan
sahibi sivil halkların protestoları ve tüm çağrıları sonuçsuz kalıyor. Netanyahu
ısrarlar Hamas'ın tamamen yok edilinceye kadar savaşın süreceğini söylüyor.
Oysa savaştığı kişiler masum çocuklar!
İsrail ordu sözcüsü
Daniel Hagari, "Gazze'ye yüzlerce ton bomba atıyoruz. Odak noktası
yıkımdır” diyor.
Aslında İsrail'in kurulduğu 1948'den bu yana kan hiç
durmadı. Peki, İsrail neden bu kadar pervasızca hareket ediyor?
BM Sekreteri geçenlerde “dünyamız bir kaos çağına giriyor”
dedi. BM gibi bir kurum olduğu sürece dünyamız kaostan kurtulur mu?
Şimdi bakınız, BM
Şartı'nın 51. maddesinin 2. paragrafına göre İsrail'in meşru müdafaa hakkı var.
Başlangıçta bu norm yalnızca bir devletin silahlı saldırısı durumunda uygulanıyordu.
Ancak El Kaide'nin
ABD'ye düzenlediği terör saldırısından(9 Eylül 2011) bu yana Hamas gibi devlet dışı
aktörlerin şiddet eylemleri de düzenleme kapsamına alınmıştı.
Bavyera İdare Mahkemesi'nden emekli yargıç Peter Vonnahme’ye göre, uluslararası
hukuk net sınırlar koyuyor. “Bir katliam
bir sonrakini haklı çıkarmaz” diyor Vonnahme.
Bu, kendisini teröristlere karşı savunan bir devletin, terör
araçlarına başvurmaması gerektiği anlamına gelir. Aksi takdirde kendisi bir
terör devleti haline gelecektir. İsrail örneğinde olduğu gibi!
Oysa bugün Gazze'de
sivil halk toplu olarak cezalandırılıyor. Evler ve kamu tesisleri yıkılıyor.
Orantısız sayıda çocuk ve kadın öldürülüyor ve açlık bir silah olarak
kullanılıyor. Bu meşru müdafaa değil, bunlar savaş suçlarıdır.
BM bu maddede neden bir düzenleme yapmıyor? Asıl oraya
odaklanmak lazım.
Biliyorsunuz Güney Afrika cesur bir tavır ortaya koyarak,
İsrail’e dava açtı. Neden İslam ülkeleri
aynı anda dava açmadı bu da çok enteresan bir durum. Güney Afrika haklı
olarak İsrail'in askeri eylemlerinin soykırım olduğunu söylüyor.
Soykırım
Sözleşmesi'nin 2. maddesine göre bunlar, "ulusal, etnik, ırksal veya
dinsel bir grubu tamamen veya kısmen yok etme niyetiyle işlenen"
eylemlerdir.
Sonra Lahey’de Amerikalı yargıç Joan Donoghue başkanlığında
bir karar alındı. Başlangıçta Mahkeme'nin Güney Afrika'nın davası üzerindeki
yargı yetkisini onayladılar ve İsrail'in davanın düşürülmesi talebini
reddettiler.
Mahkeme, Güney
Afrika'nın resmi ateşkes talebini kabul etmedi. Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı
olayında, olaylar detaylı bir şekilde incelenmeden mahkûmiyet kararı
verilirken, İsrail olayında tam tersi oldu!
Devletlerin yapması gereken BM ve Lahey’i sürekli
sıkıştırmak olmalıdır. İsrail, savaş suçlusudur ve başındaki cani mutlaka
yargılanmalıdır. Türkiye de İsrail’e karşı soykırım davası açmalıdır.