İsrail üzüldü
Seçimlerden hemen önce internette eski MOSSAD ajanı, İsrail eski Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tzipi Livni'nin bir videosu yayımlandı. Ama seçime kilitlenen Türkiye oradaki tarihi açıklamaları doğru dürüst tartışmadı.
Livni konuşmasında, Gezi olaylarını kastederek " Türkiye İsrail'den uzaklaşmanın bedelini ödüyor" dedi. Livni, "İsrail'den ayrı yol benimsemek isteyen ülkeler bedelini öder. Mısır'da Mursi ödedi, sıra Türkiye'de. Erdoğan'ı İsrail tarafına çekmek çok zor. Çünkü o güçlü bir Türkiye istiyor" diye devam etti.
Şimdi bu açıklamalar ışığında, "dershane", "Fişleme", "Seçim ittifakları", "Yolsuzluk", "Yargıya müdahale", "Ayakkabı kutuları", "İran petrolü", "Suriye tapeleri" ve seçim sonrası "2. Gezi" hazırlıklarını yeniden okumalıyız.
Bunun için işte seçim sonuçlarına en çok İsrail üzüldü diyorum. Dolayısıyla 30 Mart seçimlerinden Başbakan Erdoğan'ın tarihi bir zaferle çıkmasının içeriden daha çok dışarıdaki anlamı üzerinde yeniden düşünmeliyiz.
***
İLLERİ KİM ÇALDI?
Seçimden önceki son yazımda "Ağlamak yok ama" demiştim.
Maalesef Türkiye seçimden sonraki beş günü ağlak seçim itirazları ile geçiriyor.
CHP seçim öncesi "Yolsuzluk var" kampanyası yürüttü.
Seçimden sonra da "Hile var" başlıklı kampanya başlattı.
"Hile" olmasa tüm ülkeyi silip süpürecekmiş gibi ağlaşan CHP yönetimi, neden dönüp de kendi hezimetinin gerçek nedenini sorgulamıyor?
CHP Doğu'da ve Güneydoğu'da kelimenin tam anlamıyla sıfır çekti
İç Anadolu da epeydir kayıp zaten.
Karadeniz'de ve Akdeniz'de ise hızla erime sürecine girdi.
"Hile var" yaygarasını bir kenara koyup soralım.
Eğer sandıklar çalınmadıysa buralardaki illeri kim çaldı CHP'den?
***
ABDULLAH GÜL KONUŞTU
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Köşk seçimleri ile ilgili yıllardır sessizliğini korurken son Kuveyt gezisinde gazetecilere "Artık bu konuyu konuşmanın zamanı geldi" dedi. "Başbakan bana sürpriz yapmaz. Ben dışarıdan bağımsız olarak gelmedim. Elbette konuşacağım arkadaşlarım var" diyen Gül, paralel yapının aylardır kendi ismi üzerinden kurgulamak istediği oyunun da farkında olduğunu gösterdi.
Gül, yol arkadaşlığı ve kardeşlik hukuku ile Çankaya düğümünün çözüleceğini söyleyince, perde gerisinden plan yapanların moralinin bozulduğunu tahmin etmek zor değil.
Malum Meral Akşener ve Mansur Yavaş ismi üzerinden merkez sağ ve solu Köşk yarışına sokma planı yapanlar var. AK Parti'yi dışarıda tutan tüm denklemler Çankaya yolunda tökezler. Göreceğizu2026
***
AYM'NİN ABD SEVGİSİ
AYM Twitter kapatılınca "Özgürlüğüm kısıtlandı" diye başvuran üç kişiyi haklı bularak Twitter yasağının ifade özgürlüğüne aykırı olduğuna karar vermiş. Bireysel başvuruları bireysel olarak karara bağlamak yerine genel karar almak, Twitter'de küfür, iftira, hakaret ve yalanlara "devam" demektir. ABD şirketi Twitter, "Mağdur oluyorum" diyen vatandaşlarımızın hakkını sallamıyor.
Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerini muhatap dahi kabul etmiyor. Almanya'ya, Fransa'ya, İngiltere'ye aynı şekilde davranmıyor. Onların hukukunu koruyor ama Türkiye'yi takmıyor. AYM keşke ABD şirketi Twitter'e da "İfade özgürlüğü diyerek insan hakkı ihlallerine izin verme" diyebilseydi.
***
YA AK PARTİLİ BAŞKAN YAKSAYDI?
Seçimi kaybeden CHP'li Antalya Büyükşehir Belediyesi, belediyeye ait tesiste ıslak imzalı evrakları imha ederken suçüstü yakalandı. Antalya Büyükşehir Belediyesi'nde, bütçe ve imarla ilgili çok sayıda evrak, belediyeye ait tesislerde yakılmak üzereyken ele geçirildi. Üzerinde CHP'li Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın ıslak imzasının bulunduğu çok sayıda evrak polisin son anda yaptığı müdahale sonucu ele geçirildi. Akaydın, "Gereksiz evrakı yaktıklarını" itiraf ederken yeni Başkan Menderes Türel, yolsuzluğun boyutunun dehşet verici boyutlarda olduğunu söyledi. Ama CHP medyasından tık yok. Seçim gününden bu yana velvele yapan CHP medyası, eğer AK Partili bir belediye evrak yaksaydı tüm uluslararası kurumları Türkiye'ye müdahale etmeye çağırırdı!
***
DHKP-C REKLAMI NE İŞ?
Dün Ergenekon'da gerekçeli kararın açıklandığı saatlerde çok tuhaf bir haber dikkatimi çekti.
Dünyayı kasıp kavuran, binlerce militanı olan terör gruplarının başı hakkında bile "Ödül" koymayan ABD, durduk yere üç DHKP-C üyesi hakkında bilgi vereceklere 3'er milyon dolar ödül vereceğini duyurdu.
Daha önce ABD, Almanya ve Yunanistan'da yaşadıkları söylenen bu üç ismin başına bir anda ödül konması kafamı karıştırdı. Örgüt sanki PKK yerine ikame edilmek isteniyor. Ve bunun için örgütün isminin uluslararası kamuoyunda popülarize edilmesi isteniyor sanki.
Dünyaya, "İşte bu kadar tehlikeli bir örgüt" denilerek şimdiden DHKP-C hedefe konuluyor.
Yakında ses getirecek eylemlerin ardından da "DHKP-C yaptı" diyebilmek için PR çalışmasına benziyor bu. İnşallah yanılırızu2026