İsrail (Türkiye), Filistinliler (Kürtler) ve Netanyahu (Erdoğan)
PKK (HDP), İsrail (ABD) ve içerideki belli odakların
Türkiye’yi getirmek istediği nokta tam da budur.
Türkiye’yi İsrailleştirmek,
Kürtleri Filistinlileştirmek,
Erdoğan ya da Bahçeli’yi Netanyahulaştırmak
PKK (HDP), Kürtleri Filistinlerin durumuna düşürmek,
Türkiye’yi de Filistinlileri ezen İsrail yapmak için yıllardır uğraşıyor.
Türkiye, tarihin hiçbir döneminde İsrail gibi olmadı, olmaz
da.
Ama HDP (PKK), Türkiye’yi İsrail gibi bir duruma getirmek
için uğraşıyor.
Bunu yaparken de yalnız değil. İçerideki dostlarıyla
birlikte bu zemini oluşturmaya çalışıyor.
*
Netanyahu’nun
Türkiye’deki karşılığı Erdoğan mı?
İYİ Parti genel Başkanı Meral Akşener, adeta PKK’nın bu
amacına destek verircesine (maksadı bu olmamasına rağmen), “Erdoğan’ın
İsrail’deki versiyonu olan Netanyahu” dedi.
Bunu tersinden okursak, Netanyahu’nun Türkiye’deki versiyonu
Erdoğan’a tekabül ediyor.
Ancak PKK bu kadar ileri gitmişti bugüne kadar.
İsrail (Netanyahu) bile bu kadar ileri gitmemişti.
Netanyahu’nun kızı bile Erdoğan için böyle bir şey
söyleyemezdi.
Netanyahu’nun oğlu ise, tam bunun üzerinden, yani Kürtler
üzerinden Erdoğan’a cevap vermişti.
*
Meral Akşener: “Gözümüzün önünde insanlık dramı yaşanıyor.
Siviller, kadınlar ve çocuklar insafsızca katlediliyor. Mart ayında, İsrail’de
seçimler yapıldı ve oluşan tablo, İsrail’in en uzun süreli başbakanı
Netanyahu’nun yeni hükümet kurmasına imkân vermedi. Bu gelişmeler üzerine bir
anlamda Sayın Erdoğan’ın İsrail versiyonu olan Binyamin Netanyahu, siyasi
rakiplerini baltalamak ve bu şekilde koltuğunu koruyabilmek için gözünü
kırpmadan, sivillerin ve çocukların hayatlarına kast etmekten geri durmadı.” Bu
sözleri söyledi ve daha sonra da düzeltme yoluna gitmedi.
Bu sözlerin toplumda oluşturduğu olumsuz etkiyi kırıp,
gündem değiştirmek için de Rize’ye gitti.
Rize’de İsrail dostu tepki gören Akşener, şiddetli bir
şekilde protesto edildi.
Halbuki bu sözlerini düzeltme yoluna gitseydi, Türkiye’nin
hiçbir Cumhurbaşkanının Netanyahu’ya benzetilemeyeceğini söyleseydi, … çok daha
iyi bir strateji izlemiş olacaktı.
Meral Akşener dahil, muhalefetimizin neredeyse tamamı,
Kürtleri HDP (PKK) üzerinden kazanmaya çalışarak, PKK’yı aracı yaparak, büyük
bir hata yapıyorlar ve Kürtleri de Türkiye’yi de büyük bir felakete
sürüklüyorlar.
HDP (PKK)’yi Kürtlerin geleceği yapmaya çalışıyorlar. Kendi
gelecekleri için, mevki makam hırsları için Kürtleri PKK gibi bir vampirin kucağına
atıyorlar.
*
HDP (PKK),
Kürtlerin geleceği mi felaketi mi?
PKK kurulduğu günden beri, Kürtlere felaket dışında hiç bir
şey getirmemiştir.
Bir kısım Kürtler, Kürtlerin geleceğini PKK’da görmekte ya
da görmek istemektedir.
Halbuki PKK (HDP)’nın Kürtlere verebileceği tek şey; acı,
kan ve gözyaşıdır.
Kürtlerin geleceği HDP (PKK) de değil, tam tersine HDP’den
tamamen kurtulmalarına bağlıdır.
*
Kürtleri
PKKlılaştırma, Türkiye’yi Suriyeleştirme ittifakı
2023 seçimlerine giderken, ittifaklar daha da netleşmeye
başlayacak.
HDP (PKK) ve CHP şuanda, kemikleşmiş oylarında bir düşüş
olmayacağına inanıyor ve bir alternatifleri olmadığı için de rahatlar.
Ama seçim sürecine girildiğinde bunun gerçekçi olmadığı, hem
HDP (PKK) hem CHP için barajı aşma sorunu olduğu görülecektir.
Memleket Partisi CHP’yi zorlarken, HDP’ye çıkacak
alternatifler de HDP’yi zorlayacaktır.
Bu durumda CHP ile HDP (PKK) ittifakı daha görünür ve daha
sıkı hale gelecektir.
HDP hem PKK dağ kadrosunu, hem radikal tabanını ikna etmek
için; özerklik, başkan yardımcılığı, Abdullah Öcalan’ın serbest kalması,
bakanlıklar, PKK’nın yasal hale gelip HDP’nin silahlı legal ordusu olması, …
gibi pazarlıklar yapmaya hazırlanıyor.
HDP (PKK) artık oldukça açık oynayacak.
İttifak için ya hep ya hiçi oynayacak.
*
PKK (HDP)’nın,
Atatürk ve Anıtkabir açılımı
Hatta PKK (HDP), CHP tabanına şirin gözükmek için, Atatürk
ve Anıtkabir açılımı yapmaya hazırlanıyor.
HDP’li bir grup, Anıtkabir ziyaretine hazırlanıyor.
Normal şartlar altında böyle bir ziyaret, Türkiye’nin
normalleşmesine, birlik ve beraberliğine katkı yapacak büyük ve önemli bir adım
olabilirdi.
Ama HDP’nin amacı, CHP üzerinden istediklerine (özerklik)
kavuşarak, CHP ile Türkiye’yi bölmektir.
HDP (PKK)’nin CHP ile ittifakının Türkiye’yi bölünmeye götürmek
dışında hiç bir hedefi yoktur.
PKK, Anıtkabir mesajının sonuçları üzerinde düşünüyor.
PKK şu anda bunun getirisi ve götürüsü üzerinde düşünüyor.
Özellikle İYİ Parti’yi uyarıyoruz. HDP ile bir ittifakın
içine girmemeleri için samimiyetle uyarıyoruz.
CHP için ise iş işten geçmiş durumda.
CHP, PKK (HDP) tarafından işgal edilmiş durumda.
CHP geri dönülemez bir yola girmiştir.
Bu durumda;
HDP ile seçim ittifakı demek, doğrudan PKK ile seçim
ittifakı demektir.
PKK ile seçim ittifakı ise, Suriyeleşme demektir.
HDP ile ittifak, …
Türkiye’nin Suriye gibi parçalanmasının önünü, ittifak
ortaklarının üzerinden açmaktır.
PKK’ya oy verenlerin önemli bir kısmı zaten, Türkiye’nin
Suriye gibi olmasını istiyor.
PKK’ya oy vermeyen Kürtler ise, Türkiye’nin Suriye gibi
olmaması için oy vermiyor.
PKK (HDP) ve Selahattin Demirtaş, Kürtlerin büyük
çoğunluğunun oylarını (desteğini) alsa, hiç tereddütsüz vakit kaybetmeksizin bağımsızlık
ilan eder.
Büyük isyan provasını Kobani İsyanı ile zaten yaptılar.
*
CHP’yi HDP’ye,
HDP’yi de CHP’ye vererek marjinalleştirelim
CHP’yi PKK’ya, PKK’yı da CHP’ye verelim.
HDP ne işe yarıyor ki zaten?
PKK yüzünden günde ortalama 10 Kürt çocuğu ABD (İsrail)
askeri olarak ölüyor.
HDP (PKK) ise;
Seçimleri asla kazanamayacak CHP ile 2 bakanlık pazarlığı
yapıyor.
PKK'lı Selahattin Demirtaş hapiste hikaye yazıyor.
HDP'den Kürtlerin oylarıyla seçilen Süryani Tuma Çelik tecavüzcü
çıktı.
HDP'den Kürtlerin oylarıyla seçilen Erkan Baş İşçi
Partisi'ne geçti
HDP'den Kürtlerin oylarıyla seçilen artis Barış Atay İşçi
Partisi'ne geçti
HDP'den Kürtlerin oylarıyla seçilen Ahmet Şık İşçi
Partisi'ne geçti
HDP'den Kürtlerin oylarıyla seçilen kaç Kürt var? Kürtler de
bilmiyor.
Türk Solu HDP'yi ele geçirmiş, işgal etmiş...
HDP ise CHP'yi ele geçirip işgal etme peşinde. Bunu da büyük
ölçüde başarmış.
Türk Solu HDP’yi yönetiyor, HDP ise CHP’yi yönetmeye
çalışıyor.
Türk Solu HDP üzerinden Ak Parti ve Erdoğan’ı devirmeye
çalışırken,
HDP (PKK) ise, CHP üzerinden Türkiye’yi Suriye gibi bölmeye,
parçalamaya çalışıyor.
*
Pandemi süreci
Kürtler için bir nimet oldu.
HDP (PKK), Batı illerindeki Kürtlerin desteğini alıyor ama,
Doğu ilerlindeki Kürtlerin desteğini almakta güçlük çekiyor.
Batı illerindeki Kürtler, PKK ile direk temas halinde olmadığı
için daha rahattır
Doğudaki Kürtler PKK ile direk temas halinde olduğu için,
PKK (HDP)’nn gerçek yüzünü görmektedir.
Pandemi süreci özellikle bölgedeki Kürtler için bir nimet (fırsat)
oldu.
PKK, Kürtleri sokağa çekemedi, Kürt çocuklarını dağa
gönderemedi bu süreçte.
***
Gelecek korkusu
Toplumda bir korku hakim.
Özellikle Kürtlerde bu korku daha yüksek.
Milletvekilleri, belediye başkanları, partilerin il ve ilçe
başkanları, üst düzey bürokratlar… Hemen herkeste bir korku hakim.
FETÖ eski gücüne tekrar kavuşursa,
PKK içeride tekrar güçlenirse,
Mafya ve çeteler tekrar eski güçlerine kavuşursa,
İşte bütün korkaklar buna göre pozisyon alıyor.
Çünkü; FETÖ’den, PKK’dan, mafya’dan iktidara yönelik bir ses
çıktığında, toplumun (muhalefetimizin) yarıya yakını iktidara karşı olma
refleksiyle, FETÖ, PKK ve mafyadan yana tavır alıyor. Hükümeti ve Erdoğan’ı
FETÖ, PKK ve mafya üzerinden vuruyor.
Bu muhalefet korkuları besliyor.
Muhalefetin de iktidarın da suç ve suçluya karşı hukuk ve
adalet ölçüleri içerisinde olmalıdır.
Aksi halde illegal (PKK, FETÖ, mafya) geleceğe güvenle bakar
ve korkakların korkusunu daha da arttırır.
*
Milli And
Toplumun bütün katmanlarındaki bu korkuyu gidermek için
stratejiler geliştirilmeli.
Hem FETÖ’nün hem PKK’nın hem de mafya ve çetelerin asla ve
asla eski güçlerine ve etkisine kavuşamayacağına hemen herkes ikna edilmelidir.
Asıl olanın hukukun üstünlüğü olduğuna, yasalara olan
bağlılığın her şeyin üstünde olduğuna, iktidara kim gelirse gelsin illegal
yapıların eski güçlerine kavuşamayacağına bütün toplum kesimleri inandırılmalıdır.
Bunun için Milli And üzerinde tartışılabilir.
Her Türk vatandaşı; PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C gibi bütün terör
örgütleriyle mücadele edeceğine yemin etmelidir.
Memur kanununda değişiklik yapılabilir. Memur ya da özel
sektör fark etmez, her vatandaş bütün terör örgütleriyle mücadele etmek
zorundadır.
Bütün firmaların işe alımlarında bir sözleşme
imzalatılabilir.
Siyasi partiler kanununda PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C gibi bütün
terör örgütleriyle mücadele yer almalıdır.
Milli anda imza atmayan hiç kimse,
Milli And’daki PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C gibi bütün terör
örgütleriyle mücadeleye imza atmayan hiç kimse; memur olamamalı.
Milli And’daki PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C gibi bütün terör
örgütleriyle mücadeleye imza atmayan hiç kimse; muhtar, milletvekili, belediye
başkan adayı ve Cumhurbaşkanı adayı olamamalıdır.
Bu yasal zorunluluk haline getirilmelidir.
Her vatandaş suç ve suçluyla mücadelede sorumlu olmak
zorundadır.
Hiç kimse bana dokunmayan yılan bin yaşasın deme hakkına
sahip değildir, olmamalıdır.
*
Fetullah Gülen bir
yana, İslam dini bir yana
Yıllarca İslam’a hizmet diyerek insanları kazanmaya çalışan
Fetullah Gülen ve taraftarlarının ne kadar samimiyetsiz olduğu gün geçtikçe
daha belirgin hale geliyor.
PKK (HDP), CHP gibi yapılar İslam ile kavgalı oldukları
halde, FETÖ İslam ile kavgalı herkesi destekliyor.
Erdoğan ve Ak Parti İslam ile değil, FETÖ ile kavgalı olduğu
halde, FETÖ tabanı da Fetullah Gülen’i İslam dinine tercih ediyor.
Sizin davanız İslam mı yoksa Fetullah Gülen mi?
Evet,
FETÖ ve PKK yüzünden, suçsuz olduğu halde bedel ödeyenler oluyor.
Ama,
bu insanlar hala FETÖ ve PKK'yı suçlayacaklarına, Erdoğan ve AK Parti'yi
suçluyorlar.
Garip değil mi?
Halbuki suçlu kim olursa olsun, suçunun bedelini ödemelidir.
Hem insani hem İslami olan da budur.
Adalet de budur.
***
Yeni bir (Çerkez) Ethem Vakası olarak Sedat Peker
Sedat Peker, muhalefetin yeni idolü olmuş durumda.
Adeta muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı gibi hareket
ediyor.
Nedeni ise; Türkiye Cumhuriyeti’nin en başarılı
içişleri bakanını yıpratmaya çalışması.
Muhalefet bir mafya liderine BEYİN (akıl) bağlamış
durumda.
Sedat Peker, 2. (Çerkez) Ethem Vakasıdır.
Nasıl ki Ethem, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet
İnönü'ye kızarak, Yunanistan tarafına geçip kendi ülkesine İHANET ettiyse,
Sedat Peker de BAE tarafına geçerek, Ethem gibi ülkesine İHANET etmektedir.
*
Peki Sedat Peker ne
istiyor?
Organize suç örgütü lideri mafya Sedat Peker
diyor ki:
"Ben suç işleyeceğim, beni el üstünde tutup, bana
suç işleme özgürlüğü vereceksiniz. Bana devletin gücünü kullanma hakkı
vereceksiniz. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu beni koruyacak. Ben istediğimi
devletin gücü ve desteğiyle yapacağım ve suç işlediğim halde ceza almayacağım.
Ben suç işleme özgürlüğü istiyorum." diyor. Aynen PKK’lı Selahattin
Demirtaş gibilerin istediği gibi.
Süleyman Soylu da diyor ki:
"Türkiye bir hukuk devletidir. Hiç kimsenin suç
işleme özgürlüğü yoktur. Suç işleyen bedelini öder. Kim olursa olsun."
*
FETÖ AK Parti’ye PKK
(HDP) ise CHP’ye sızdı
FETÖ önce devlete, sonra AK Parti'ye sızdı. AK
Parti'den bütün devleti kendisine vermesini istedi. Erdoğan buna direndi ve
FETÖ 15 Temmuz darbe girişiminde bulundu.
Sonuç: Türkiye Suriye gibi parçalanmaktan Erdoğan
sayesinde kurtuldu.
Erdoğan 15 Temmuz gecesi, 13 saat içerisinde vatanı
düşman işgalinden kurtardı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk, İslam Halifesi ve Osmanlı Padişahı Sultan Vahideddin Han’dan
aldığı emirle, 19 Mayıs 1919 tarihinde başladığı vatanı düşman işgalinden
kurtarma harekatını 1922 yılında, tam 4 yıl içerisinde ancak yapabildi.
Erdoğan, bir gün içerisinde, 24 saat dahi dolmadan,
vatanı Suriye gibi parçalanmaktan, dünyanın belli (ABD, İngiltere, Rusya,
Fransa) güçlerinin Türkiye’yi işgal etmesinden kurtardı.
Hala 15 Temmuz 2. Kurtuluş Savaşının önemi, bütün
toplum kesimleri tarafından tam olarak kavranabilmiş değildir.
Bunun kavranamamasının en büyük suçlusu da AK Parti
kadrolarıdır.
2. Kurtuluş Savaşının bütün toplum kesimlerine
benimsetmeyi,
PKK, FETÖ gibi terör örgütleri ve mafya çeteleriyle mücadeleyi bütün toplum kesimlerine yaymayı AK
Parti kadroları bir türlü başaramadılar.
Bütün yük; Erdoğan, Süleyman Soylu
ve birkaç kişinin omzundadır hala.
PKK da FETÖ’nün taktiklerini izliyor.
PKK (HDP) da FETÖ'nün izinde.
PKK önce CHP'ye sızdı ve CHP'yi büyük ölçüde ele
geçirdi.
Önce İstanbul il başkanlığını sonra diğer büyükşehir belediyelerini
ele geçirdi.
Şimdi CHP'den bakanlık da, başkan yardımcılığı da
valilikler de istiyor.
Sonra özerklik, sonra PKK'nın HDP'nin legal askeri
(ordu) kanadı olması...
Sıra (FETÖ gibi) bütün devleti istemeye de gelecek.
HDP, CHP’den PKK devleti istiyor.
Cemil Bayık CHP'den, PKK devleti kurmasını istiyor
aslında.
FETÖ gibi sinsice sızarak, Cumhuriyeti kuran parti
üzerinden, Cumhuriyeti parçalatmak ve yıkmak…
FETÖ neredeyse başaracaktı.
PKK başaramaz demeyelim.
Sonra PKK (HDP)’ya karşı olan Kürtler de PKK’nın
yanına geçmek zorunda kalır.
Hep birlikte (Türk, Kürt, …) felakete sürükleniriz.
Suriye’den de Filistin’den de daha beter duruma düşeriz.