İsrail seçim sonuçları
İsrail seçimleri ne yazık ki faşist ve Siyonist Netanyahu’nun liderliğinde aşırı sağcı koalisyonun kazanmasıyla sonuçlandı. 120 sandalyelik İsrail parlamentosunun 65’ni aşırı sağcı blok kazandı. Netanyahu’nun tekrar iktidara gelişi zorbalığın teyidi demektir. Bu sonuçlar, Filistin’de İsrail sorunun devam edeceğini, kalıcı adil bir barışın şu aşamada sağlanmayacağını gösterdi.
Son yılarda İsrail
medyasında, Arap kökenli vatandaşlarının organize suça eğilimli olduğunun
algısını yaratmak için çok haberler çıkıyor. Delil olarak da ‘’yakaladıklarının
hepsinin silahlı olduğunu’’ söylüyorlar. Peki, sormak lazım MOSSAD göz
yummazsa bu silahlar Arapların eline nasıl geçebilir?
Demek ki İsrail,
sinsice belirli Filistin halkı arasında kendi silahlarının yayılmasını sağlıyor.
Peki, neden bunu yapsın? Bence Filistin halkını terörize ederek, İsrail’in
ırkçı uygulamalarını meşru göstermek için yapıyor.
Muhtemelen
önümüzdeki süreçte Netanyahu’nun iktidarı, Filistin’de çatışmayı derinleştirerek,
işgalin sınırlarını genişletmeye çalışacak. Hükümette artacak olan dini
fanatizmin popülaritesi, Batı Şeria’daki Filistinliler ile yerleşimci çeteleri
arasında çatışmaları körükleyebilir.
Batılı
liderler Netanyahu’yu tebrik ettiler
İngiltere
Başbakanı Sunak ve Fransa Cumhurbaşkanı Macron, seçimlerdeki zaferinden dolayı
Netanyahu'yu tebrik etmişlerdi. Mevcut ABD yönetimi ise, İsrail’de artan sağcı
eğilimler hakkında önce endişelerini dile getirdi sonra da Biden Netanyahu’yu arayarak
tebrik etti.
Netanyahu’nun
zihniyeti
Netanyahu’nun
fikir dünyasını daha yakından tanımak için 1993’te yazdığı ‘’A Durable Peace: Israel and its Place
Among the Nations’’ başlıklı
kitabını şu sıralar okuyorum. Oldukça faşist ve Siyonist bir çizgiye sahip
olduğu çok net anlaşılıyor. Müslümanların tarihine, değerlerine dair pozitif
tek bir cümlesini göremedim.
Arapların
şiddet eğilimli olduğunu, dünyaya terör ihraç ettiklerini yazmış. Özellikle
Filistinlilere karşı derin bir kin ve düşmanlık besliyor. ‘’Filistin
devletinin kurulması demek Yahudi devletine karşı ölümcül bir tehlike
oluşturacağını tahmin etmenin zor olmayacağını’’ ileri sürüyor.
Önemli notlar
alıyorum ilerde yeri geldikçe sizinle de paylaşacağım. Örneğin ilginç bulduğum
notlardan biri: İsrail’i kuran İngiltere’ye 51. sayfada ‘’THE BETRAYAL’’ yani
‘’İHANET’’ ile başlığıyla suçlamış. Çünkü İngiltere’nin ‘’Balfour Deklarasyonu'nda
üstlendiği vaatlere sırtını döndüğünü’’ söylüyor. ‘’İngiltere, 1922'de Ürdün'ü Yahudi Ulusal Evinden kopardığını’’ yazıyor Netanyahu. Kafaya bakın!..Ürdün’ü
Yahudilerin ulusal evi olarak görüyor.
İkinci Dünya
Savaşı sırasında Avrupa’da Yahudilere karşı uygulanan şiddeti, Siyonistler istismar
etmektedir. Zira bugün İsrail’in işlediği vahşeti eleştiren herkes, Yahudi
Düşmanlığıyla suçlanıyor. Hâlbuki Netanyahu’nun yazdığı kitaptan da anlaşıldığı
gibi, tam aksine İsrail’in insanlığa düşmanlığı söz konusudur.
Burada bütün
Yahudileri İsrail’le aynı kefeye koymamak gerektiğinin altını özellikle çizmek
isterim. Zira İsrail’in işlediği vahşeti kabul etmeyen vicdan sahibi tanıdığım
birçok Yahudi olduğunu da belirtmem lazım.
Toparlayacak
olursak, İsrail’in son seçim sonuçlarında kin, nefret, düşmanlık çıktı.
Dolayısıyla Müslümanlar için bu seçim sonuçları iyi olmamıştır ama bu bizi asla
umutsuzluğa sevk etmemelidir. Tam aksine Müslümanları önümüzdeki zorluklara
karşı amansız mücadele etmek için motive etmelidir, hazırlamalıdır.