Dolar (USD)
34.56
Euro (EUR)
36.05
Gram Altın
3000.68
BIST 100
9426.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Ekim 2023

​İsrail sanatla vurulacak

Türkiye’de ve dünyada sanatçılar, soykırıma küstahça devam eden katil İsrail terör örgütüne, sanatlarıyla en büyük darbeyi vurmaya hazırlanıyor.

Müslüman Türk aydınları ve sanatkârları, tarih boyunca zalimin karşısında, mazlumun yanında durmuşlardır. Münevverlerimiz bu konuda son derece cesur ifadelerle görüşlerini dile getirmişlerdir. Mesela mütefekkir yazar Sâmiha Ayverdi, Arkamızda Dönen Dolaplar isimli eserinde bugün Siyonist İsrail Terör Örgütü’ne en büyük desteği veren ABD’ye karşı, şu zehir zemberek satırları yazmıştır: “İşte ‘insan hakları’ çatısını kendi ülkesinde kurmuş bulunan Amerika, hâlâ asırlarca evvelki gaddarlığını sürdürmekte beis görmemekte ve Afrika’dan söküp getirdiği siyahileri, kara köpek diye horlayarak en süflî, en ağır işlerde çalıştırmaktadır.”

Mehmed Âkif, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Cemil Meriç, Kemal Tahir, Attila İlhan, Ahmet Kabaklı, Sezai Karakoç, Nuri Pakdil, Erol Güngör, Mehmed Niyazi ve diğer haysiyetli bütün münevverlerimiz Batı aldatmacasına yiğitçe karşı çıkmış; başta ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya olmak üzere dünyayı sömüren emperyalist ülkelere karşı kahramanca bir tavır koymuşlardır. Nitekim şimdi eli kanlı İsrail’in en sinsi destekçileri yine bu işbirlikçi, kötülük odağı hâline gelen ülkeler!

“BABA BEN YAŞAYACAK MIYIM?”

O sahneyi galiba ömrüm boyunca unutamayacağım. Beş altı yaşlarında sevimli bir Gazzeli çocuk, yüzü gözü kan revan içinde babasına sarılmış soruyor: “Ölmeyeceğim, yaşayacağım değil mi baba?” O anda gözlerim yaşarıyor. Bu ne biçim dünya yahu! Bu ne çirkin yeryüzü! Bir karışlık boyuyla bir güruh, Siyonist İsrail terör örgütü, arkasına tarih boyunca dünyayı ve insanları sömüren dört azgın dayısını almış dünyaya meydan okuyor. Harami gibi toprak çalıyor, eşkıya gibi yol kesiyor. Ferman dinlemeden şehirleri kesip biçiyor. Ve bu iğrenç canavara, 200 civarında devlet ses çıkaramıyor. Yazıklar olsun! 2 milyonluk şehir Gazze, kurbanlık koyun gibi akıbetini bekliyor. Her gün camilere, kiliselere, hastanelere, okullara bombalar yağdıran İsrail, tarihin en vahşisi olma yolunda ilerliyor.

GAZETECİLERİMİZİN İMTİHANI

Batı basını, soykırım karşısında sessiz kalarak mesleğine ihanet ediyor. Sahtekâr Batılı gazeteciler, gerçeklere gözlerini kapatıp masum Filistinlileri suçlayan haber ve yorumlara yer veriyorlar. Eh Mehmed Âkif’in diliyle “tek dişi kalmış canavar”dan başka ne beklenir ki? Onlardan hakkaniyet, insaf ve doğruluk umamayız. Bizim gazetecilerimiz ise yiğitçe, kelle koltukta cephede çalışarak örnek tavır sergiliyor ve gerçekleri yazıyorlar. Başta gazetemiz Milat olmak üzere yazılı basın, cesur manşetlerle çıkıyor. İsrail’e ve onu destekleyen ülkelere meydan okuyor gazetecilerimiz. Bölgede bulunan televizyon muhabirlerimizi takip ediyorum. İsrail’in robot askerleri, gerçekleri yansıttığı için medyaya sert müdahalelerde bulunuyor. Tabii rezilliklerinin ortaya çıkmasını ve dünyaya duyurulmasını istemiyorlar. Her türlü tehlikeyi göze alıp bölgeye giden ve olağanüstü gazetecilik sergileyen meslektaşlarımla iftihar ediyorum. Allah hepsini kazadan, beladan ve Siyonistlerin şerrinden muhafaza eylesin.

PEKİ BASIN KURULUŞLARI!

Gazetecilerimiz öyle. Peki, ya basın kuruluşlarımız ne âlemde? Onlardan hiç katliama karşı ciddi bir tepki, önemli bir açıklama duydunuz mu? Ben şu ana kadar işitmedim. Hâlbuki Gazze’de günümüzün Hitler ve Stalin’i tarafından yapılan bombardımanlarda 17 gazeteci katledildi. Bölgede yaralanan muhabir kardeşlerimiz var. Fakat bu kurumlaşmış kurumlardan tıs yok! Üzerlerine ölü toprağı serpilmiş sanki. Ama durun hemen haksızlık (!) etmeyelim canım. Onlar da bazı terör örgütlerinin duruşmalarını yıllar boyunca izlemekten harap ve bîtap düştüler. Şimdiki kirli savaşı görecek hâlleri ve mecalleri yok! Bu gaflet affedilemez! Her şey kayıt altında. Gazeteci geçinen ve dışarıdan hortumlanan bazı kişiler, bu şerefli mesleğin yüz karası! Bu notu düşelim ama basını kirli emelleri için kullanan o gazeteci müsveddeleri zaten hep vardı. Geçmişte seçilmiş hükümetleri devirmekle, darbeleri alkışlamakla, vesayet rejimini korumakla tanınıyorlardı. Şükürler olsun ki artık boruları ötmüyor. Güçleri çok azaldı ve bunun azgınlığı içinde bazı eski püskü gazetelerde umutsuzca söylenip duruyorlar. Özetle devirleri bitti.

SANATÇILARDAN BOMBARDIMAN

Günlerdir çeşitli alanlarda mesleğini icra eden sanatçılardan İsrail’e lanet yağıyor. Yaradılış olarak nahif yapılara sahip sanat erbabı, çocuk ölümleri karşısında kendilerini tutamıyor ve en ağır biçimde İsrail’i eleştiriyorlar. Edebiyat, sinema, tiyatro, müzik ve diğer sanat dallarında vicdanlı olan sanatçılarımızın büyük çoğunluğu ortak açıklamalar yaparak veya sorulara cevap vererek Gazze’de işlenen katliamı, Filistin soykırımını, bu insanlık dışı muameleyi en güçlü şekilde reddediyorlar, Elbette bu toprağın çocuğu olan, doğarken kulağına ezan-ı Muhammedi okunan Müslüman sanatçılarımıza yakışan budur. Haksızlık karşısında susmamak, dilsiz şeytan olmamak! “Gezi ihaneti”nde rol alan provokatörlerden ise ses yok! Irkçı ve emperyalist dostlarıyla beraber yıllardır Suriye’den gelen Arap kardeşlerimize düşmanlık ettikleri için yüzleri yok, dışarı çıkamıyorlar. Onları, “Şanlı 15 Temmuz Direnişi”nde de görememiştik. Meydanlara çıkmamış, sahalara inmemiş, gaflet/ihanet uykularını bozdukları için, sela okuyan müezzinlere saldırmışlardı.

MURAT KEKİLLİ’DEN “YIKILASIN İSRAİL!”

Dünyayı dehşete salan hastane saldırısından sonra bütün insanların nefreti İsrail’e yöneldi. İsrail terör örgütüne karşı farklı inançlara sahip olsalar da vicdanlı, ahlaklı, erdemli bütün insanlar kenetlendi. Herkes İsrail’in bu gidişle dünya haritasından silinip gideceğine inanıyor. İsrail ile ABD, İngiltere ve diğer destekçileri, insanlık tarihinin utanç galerisinde birlikte aynı iğrenç fotoğrafı veriyorlar. Cesaretiyle örnek olan müzik sanatçısı Murat Kekilli’nin yürek dilini yansıtan muhteşem şarkısı, bütün dillerde söyleniyor, gönüllerde yaşıyor: “Yıkılasın İsrail!” https://www.youtube.com/watch?v=_Nij0CEz5yc

BEBEKLERİN GÖZLERİ

Anneler ve babalar, televizyon haberlerini seyredemiyor. Zira çocukları yerinde gördükleri masum Filistinli bebeklerin ve küçük çocukların büyümüş gözlerle, şaşkınca etrafa bakışı onları yaralıyor. İsrail’e bir kere daha lanet yağdırıyorlar. Merhum yiğidimiz Alperen şehidimiz Muhsin Yazıcıoğlu, konuşmasında ne demişti: “Ninnilerle uyutulması gereken bebeklerin, silahlarla susturulduğu bir dünyada susmak alçaklıktır. İsrail’in devlet terörüne karşı dünya ne yapıyor?” Kanlı terör örgütü PKK’nın elebaşı Apo için “Bebek Katili” deriz. Bu tabiri şimdi Netanyahu için de kullanmak gerek. Gazze’deki bebekleri katledenler bilmezler ki onlar da bundan sonra ömür boyu rahat edemeyeceklerdir. Uykuları her gece kâbuslarla bölünecek. Ve bir gün Akdeniz’in serin sularına kazurat gibi döküldüklerini göreceklerdir.

ÇOCUK KOLUNA YAZILAN İSİM

Vahşetin yaşandığı bu günlerde Gazze’deki anneler ve babalar, çocuklarının kollarına isimlerini yazıyorlar. Deprem şiddetinde olan bombalar yağdığında, parçalanan ve “cennet kuşu” olan yavrularını enkazdan çıkardıklarında, kollarındaki isimden onları tanıyabilsinler ve toprağa verebilsinler diye. Ve o masum çocuklar isimleri yazılırken bunu oyun sanarak gülüyorlar. Bu satırları yazarken gözlerim yaşarıyor. Bu ne vahşet Ya Rabbi! “Kahhar” ismini bu zalimlere göster Allah’ım!

SANATÇILAR İSRAİL’İ TARİHE GÖMECEK

Toprak işgalcisi ve emek hırsızı İsrail’in Gazze’ye saldırıları dünyadaki bütün sanatçılardan şiddetli tepki görüyor. Sanatçılar, “Bu vahşeti durdurun.” diyorlar. İngiltere’de aralarında tanınmış sanatçıların olduğu 2000’den fazla kişi, İsrail terör örgütünün Gazze’ye yönelik ahlaksız saldırılarına hemen son vermesini istediler. İsrail’e “Kan içmeye doymadın mı?” diye soran ünlü sanatçılar, sosyal medya hesaplarında “Filistin’in yanındayım” sözlerini paylaşıyor.

Bizim soylu, namuslu, şerefli, erdemli, faziletli, ahlaklı, vicdanlı ve imanlı sanatkârlarımız vardır. Sanatlarını iyilik yolunda, insanlığın hayrına kullanırlar. İşte o gayretli sanatkârlar, kolları çoktan sıvadı bile. Şiirlerini okuyoruz her yerde. Destanları yayılıyor dört bir yana. Gazze türküleri besteleniyor şimdiden, ilahiler söyleniyor. Bu ülkenin yerli ressamları, sergiler açacak yakında Anadolu’nun her yanında. Müzisyenlerimiz, besteleyecekleri eserlerle İsrail’in hakiki yüzünü gelecek nesillere aktaracaklar. Sinema ve tiyatro yönetmenlerimiz, senaristlerimiz, oyuncularımız, çağın derin utancını filmlere ve sahnelere taşıyacaklar. İsrail, tarihin çöplüğüne gömülüyor. Artık dünyanın hiçbir köşesinde hiçbir kişi “Ben İsrailliyim” diyemeyecek. İsrail, kötülüğün simgesi, ahlaksızlığın sembolü oldu. Boşuna mı bütün vatandaşlarını dünyanın her yerinden çağırıyor. Çünkü bütün insanlık İsrail’den ve Siyonistlerden nefret ediyor. Zaten etmeyene de insan denmez. ABD’de İsrail’i protesto eden vicdanlı Musevileri ise yürekten alkışlıyorum. Onlar, inançlarının şerefini kurtarıyorlar.

DERGİLERDE ÖZEL SAYILAR

İlim, sanat, kültür, fikir ve edebiyat dergileri, kasım sayılarında siyah kapaklarla çıkıyor. Üç günlük matemimiz, üzüntüye dönüşüyor ve bütün hayatımıza yayılıyor. Artık yazarlara, şairlere “İsrail hakkında ne yazdın?” diye sorulacak bundan böyle. Bu mezalimi hikâyesine, romanına, denemesine yansıtmayan edebiyatçıya kimse dönüp bakmayacak. Bosna soykırımını, Karabağ zulmünü, Kırım katliamını kitaplaştıran kalem erbabımız, elbette yaşadığımız ve hüzünle tanık olduğumuz bu kanlı hadiselere bigâne kalmayacaklardır.

MİLAT 13 YAŞINDA

Bunca acıyı yaşadığımız bugünlerde bizi bir nebze rahatlatan ve geleceğe dair ümitvar kılan bir güzel haber ise basın dünyamızın seçkin gazetesi Milat’ın, 12 yılını tamamlayıp 13. yaşına girmesi oldu. Yerli, millî ve insani duruşuyla takdir gören gazetemiz, “zalime hasım, mazluma umut” olma şiarıyla yola çıktı. Haktan, adaletten ve doğruluktan yana çizgisini istikrarlı biçimde sürdürdü. “Yeni Türkiye’nin Geleceği” Milat, toplumun geniş kesimleri tarafından cesur ve hakkaniyetli duruşu dolayısıyla alkışlanıyor. Kültür ve sanata en çok yer ve değer veren gazetedir Milat. Köşe yazarlarının hür olduğu, diledikleri konuyu yazdığı bu sayfalarda yazmak bir talih. Bu vesile ile Genel Yayın Yönetmenimiz Ali Adakoğlu’na teşekkür ederken ve 13. yaşımızı kutlarken, güçlü yazar kadrosu ve üretken ekibiyle basının yüz akı olmaya devam eden Milat’a hayırlı, bereketli nice yıllar diliyorum.