İsrail Paris Olimpiyat oyunlarından men edilmelidir
Bir hukuk düzeni iki temel özellik gösterir. Birincisi, uyulması zorunlu kuralları
belirlemek; ikincisi ise, uyulması
zorunlu kurallar bütününü oluşturmaktır. Kargaşayı önlemek için kurallara uymayanları,
örgütlenmiş toplumsal yapı yaptırımlar yoluyla uyulmasını sağlar.
Bu bağlamda, uluslararası hukuk da tıpkı iç hukuk gibi
uyulması zorunlu kurallar gerektirir. Teorik olarak bu kurallar kâğıt üzerinde mevcuttur.
Ancak pratikte ne yazık ki bu pek mümkün olmuyor. Kurallar güçlü devletlere
değil, sadece zayıf olanlara uygulanıyor.
Eğer bu kurallar işletilmiş olsaydı Amerika’nın Vietnam
başta olmak üzere, Afganistan’da, Irak’ta işlediği katliamların hesabı
sorulurdu. Eğer hesabı sorulsaydı bugün Amerika, PKK terör örgütünün
Suriye’deki uzantısına her türlü silah verebilir miydi? Keza İsrail,
Filistin’de insanlığa karşı suç işleyebilir miydi? Mustafa Kutlu’nun dediği
gibi: ‘’Hukukun gücü yok gücün hukuku
var.’’
Katliamı
Avrupa yapmıştır, faturası Filistinlilere kesilmiştir
Roma’dan, 1492’deki Elhamra Kararnamesine kadar, oradan
Birinci ve İkinci Dünya Savaşına varıncaya, bütün Yahudi katliamlarını
Avrupalılar işlemiştir. Hitler, bir Avrupalı değil miydi? O hâlde şu yakıcı
soruyu sormak lâzım: Neden Avrupa’nın işlediği günahın faturasını Filistinlilere
ödetiyorlar? Çünkü bugün Filistinliler zayıf!
Ölümleri
kanıksamak tehlikelidir
Filistin’de işlenen insanlık suçunun veya bu soykırım
sürecinin birer pasif izleyicisi olmamalıyız. Zira ölümleri kanıksamak en az öldürmek
kadar, zararlı, tehlikeli ve acıdır. Bu konuda her birimize düşen çok önemli
görevler vardır.
Filistin’de İsrail sorunu, bir insanlık sorunudur. Bu
sorunu insanlığın sorunu hâline getirmek için toplumlararası iletişim kurmak
son derece önemlidir. Gönüller arasında köprüler kurmak gerekir. İşadamı,
gazetecisi, köşe yazarı, akademisyeni sanatçısı, siyasetçisi kısacası herkes
diğer ülkelerde iletişimde olduğu muhataplarına İsrail’in işlediği insanlık
suçuna tepki göstermeye ikna edilmelidir. Günümüz iletişim imkânlarının
sağladığı kolaylıklarla bunları yapmak hiçte zor değildir.
Öldürmek
yerine yaşatmak
İsrail’in öldürmek ve yok etmek çabalarına karşı, yaşatmak var
etmek siyasetini geliştirmeliyiz. Savaş yerine barışı, hukuku ve ahlakı tesis
edebilmek için, öncelikle vicdanlar arasında bir mutabakat lazımdır. Bunun için
bütün vicdanlara seslenebilecek kuşatıcı bir dile ihtiyaç vardır. Çıkar odaklı
politik ahlak tanımazlığı, yenilgiye uğratmak için paylaşma ve dayanışmayı
geliştirmek gerekir.
İsrail,
tüm insanlık için büyük bir tehdittir.
Kendilerini seçkin bir millet olarak gören bu hastalıklı
zihniyet, sadece Filistinliler için değil, bütün bir insanlık için büyük bir
tehdit oluşturmaktadır. Bugün İsrail’e destek verenler gün gelecek İsrail, onların
da başına bela olacaktır. Dolayısıyla hangi renkten, dilden, dinden, kültürden
olursak olalım bu risk karşısında hepimiz eşitiz.
Filistin’de insanlığa karşı suç işleyen Netanyahu ve
kabinesi yargılanması mutlaka gerekir. Bunun için diğer ülkelerdeki halklarla
dayanışma içinde olmamız zaruridir. Somut bir öneri olarak: 26 Temmuz ile 11
Ağustos tarihleri arasında planlan ‘’2024
Paris Olimpiyat Oyunlarından’’ İsrail’in men edilmesini gündeme
getirmeliyiz. Nitekim Rusya ve Belarus’u, Ukrayna’ya sorunundan dolayı 2024
Paris Olimpiyatları’ndan men edilmişti. Niye İsrail men edilmesin? Türkiye,
böyle bir girişime öncülük edebilir. Elbette bu girişim Filistin’de yaşanan
acıları dindirmez ama İsrail için hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağını da
göstermek gerekir.